İran-İsrail savaşı ticareti, petrol fiyatlarını ve enflasyonu nasıl etkileyecek?

Uzmanlar, İran-İsrail krizinin ortasında altın ve petrol fiyatlarının yükseleceği, ABD Hazine tahvili getirileri ve hisse senetlerinin düşeceği konusunda uyarıyor. İki ülke arasındaki herhangi bir gerilim ham petrol fiyatlarına doğrudan yansıyor ve dolayısıyla enflasyonu olumsuz yönde etkiliyor. Orta Doğu'da çatışmalar ne kadar uzun sürerse turizm, ticaret, yatırım ve diğer finansal kanallar da bir o kadar etkileniyor.

İran'ın 14 Nisan günü erken saatlerde İsrail'e saldırmasının ardından Orta Doğu çatışmaları gittikçe tırmanmaya başladı.

Ekonomistler, yeni çatışmalar meydana geldikçe şok dalgasının küresel piyasalara yansıyacağına dair korkular taşıyor.

Orta Doğu'da kötüleşen durumun ekonomik sonuçlarına ilişkin ilk endişeler, bölgenin küresel petrol ve gaz üretimini büyük ölçüde etkilemesi nedeniyle muhtemelen enerji piyasalarına yansıyacak. 

İstihbarat Platformu Statista'nın verilerine göre, Orta Doğu'daki petrol üretimi 2022'de günde yaklaşık 30,7 milyon varil olarak gerçekleşti ve bu da küresel toplamın yüzde 31,3'ünü oluşturdu.

Ancak küresel enerji, finans piyasaları ve ticarette hayati bir faktör olan Orta Doğu gerilimi yalnızca bölge için değil, aynı zamanda küresel ekonomi için de geniş etkileri bulunuyor.

Örneğin, artan çatışmanın küresel enflasyonu artırmasının, ABD Merkez Bankası'nın faiz indirimi gündemine yeni belirsizlikler ve zorluklar getirmesi bekleniyor.

"PETROL VE GAZ FİYATLARI ETKİLENECEK"

İran ile İsrail arasında olası bir savaşın en önemli etkisinin petrol ve gaz fiyatları üzerinde olacağı biliniyor.

Uzmanlar, iki ülke arasındaki herhangi bir gerilimin ham petrol fiyatlarında artışa yol açabileceğine ve bunun da enflasyonu yukarı çekebileceğine inanıyor.

North Carolina Eyalet Üniversitesi  Profesörü Michael Walden, Today News'e yaptığı demeçte, "Petrol ve gaz fiyatlarındaki herhangi bir dalgalanma etkisi, ülkelerin bir sonraki hamlelerine ve zaten şiddetlenen bir savaşın zemininde daha fazla misilleme isteyip istemediklerine bağlı" dedi.

Petrolden değerli metallere, para birimlerinden hisse senetlerine ve hatta yeni enerjiye kadar neredeyse çoğu sektör bu çatışmalardan etkilendi.

İran'ın İsrail'e saldırısının ardından Avustralya, Japonya, Hong Kong, Singapur ve Güney Kore borsaları düşüş yaşadı.

Tokyo, Singapur, Mumbai, Taipei ve Manila da en az yüzde 1 düşüş görülürken, Hong Kong, Seul, Sidney ve Wellington'da da kayıplar yaşandı.

Şangay, Çin'in 12 Nisan günü yeni piyasa düzenleme önlemlerini açıklamasının ardından yüzde 1'den fazla yükseldi. Analistler bunun şirketin uzun vadeli performansına yardımcı olabileceğini belirtiyor.

Küreselleşme çağında Orta Doğu'daki durumun tek tek ülkelerin sınırlarını aşarak küresel bir sorun haline geldiği söylenebilir.

Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü 14 Nisan günü yaptığı açıklamada, Çin'in uluslararası topluma, özellikle de etkili ülkelere, bölgesel barış ve istikrarın korunmasında yapıcı bir rol oynamaya çağrıda bulunduğunu söyledi.

Bölgenin refahı, yalnızca küresel ekonomik istikrar ve kalkınma için değil, Çin ekonomisi için de büyük önem taşıyor.

Orta Doğu bölgesi, Çin için önemli bir petrol ve gaz kaynağı ve Çin'in enerji kaynağı  güvenliğinin sağlanmasında hayati bir rol oynuyor.

Bölgede gerçekleşen çatışmanın devam etmesi veya tırmanması, Çin'in enerji ithalat maliyetleri üzerinde daha fazla baskı oluşturabilir. Bu da daha yüksek üretim maliyetlerine yol açabilir ve potansiyel olarak ihracatının rekabet gücünü etkileyebilir.

Dahası, Çin'in dış ticaret ortamı, halihazırda ABD ve Avrupa'nın yanı sıra küresel jeopolitik gerilimlerin baskısı altında olduğu bir dönemin içinde yer alıyor.

"ORTA DOĞU ÇIKMAZI PİYASALARI OLUMSUZ ETKİLİYOR"

Orta Doğu'da tırmanan çatışma Çin'in ticaret ortamını daha da karmaşık hale getirmeye hazırlanıyor.

Çin ile Orta Doğu ülkeleri arasında derinleşen ekonomik bağlar iki tarafın da ticaret hacmini artırdı. Bölge, Çin için hızla büyüyen bir ticaret pazarı haline gelirken Pekin, Arap ülkeleri için en büyük ticaret ortağı konumunda yer almaya başladı.

Çin Maliye Bakanlığı'nın gümrük verilerine göre, Pekin-Orta Doğu ticareti 2017'den 2022 yılına kadar neredeyse iki katına çıktı. Toplam ticaret hacmi 262,5 milyar dolardan 507,2 milyar dolara yükseldi.

Bu kapsamda Çin'in, Orta Doğu geriliminden ticaretine kadar Pekin ürünlerine olan talebi ve lojistik zorlukları etkileyebilecek potansiyel şoklara hazırlıklı olması gerekebilir.

Ancak bu Çin'in dış ticaretinin karşılaştığı ilk zorluk değil. 120'den fazla ülkenin en büyük ticaret ortağı olan Çin, yeni sorunlara uyum sağlama ve bunların üstesinden gelme gücüne yeteneğine sahip olduğuna inanıyor.

Gümrük verilerine göre, bu yılın ilk çeyreğinde Çin'in mallardaki dış ticareti, yuan bazında yıllık yüzde 5 arttı ve hem ölçek hem de büyüme oranında yeni rekorlar kırıldı.

Karmaşık dış ortam, küresel ekonomik belirsizlik ve ABD'nin Çin üretimi üzerindeki baskısının ortasında Pekin’in, ticaretinin büyümesini zorlaştırıyor bu da Çin'in küreselleşme yönündeki sürekli çabalarının altını çiziyor. 

Ekonomistler, Çinli şirketlerin küresel olarak genişlemesini engelleyen çeşitli zorluklar ve baskılar olsa da, Çin'in üretimdeki genişleme hızı azalmayacağını, aksine ilerlemeye devam edeceğini söylüyor.

Bu çaba aynı zamanda Çin'in dış ticaretinde ve yatırımında da sürekli atılımlar ve dönüşümler gerektiriyor.

"KÜRESEL EKONOMİDEKİ BELİRSİZLİK ARTIYOR"

Özetle, Orta Doğu'daki durum küresel ekonomilere zorluk teşkil ediyor ve bölgesel barışa dair istikrarın sürmesine engel oluyor. Çin'in ayrıca, küresel ekonomideki belirsizliklerle başa çıkabilmek amacıyla rekabet gücünü artırmak ve dayanıklılık oluşturmak için ekonomisinin yapısal dönüşümünü hızlandırması gerekiyor.

En büyük petrol tüketicilerinden ve ithalatçılarından biri olan Hindistan’ın İsrail'le olan ticaretinin sekteye uğraması petrol arzını tehlikeye atabilir.

Çatışma ne kadar uzun sürerse turizm, ticaret, yatırım ve diğer finansal kanallar da o kadar etkileniyor. İsrail-İran çatışması mevcut ekonomik kırılganlıkları şiddetlendirerek stagflasyonist baskı riskini artırıyor. 

Analistler ayrıca petrol fiyatının ileriye dönük gidişatı açısından önemli bir konunun da Hürmüz Boğazı üzerinden yapılan nakliyenin etkilenip etkilenmeyeceği konusu olduğunu söyledi.

Hürmüz Boğazı çok önemli bir lojistik rotası ve dünyadaki toplam petrol arzının yaklaşık yüzde 20'si buradan geçiyor.

Ekonomistler, küresel borsalar ve ekonomiler için belirsiz ve zor günlerin yaklaştığını öngörüyor.