İklim değişikliği için güncel eylem planları 1.5 derecelik hedefin çok altında kalıyor

Birleşmiş Milletler’in (BM) araştırmalarına göre dünya ülkelerinin iklim değişikliğine karşı çabaları yetersiz. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin (UNFCCC) raporu, devletlerin eylem planlarının 2030 ve 2050 hedeflerinin sağlanması konusunda uygun olmadığını gösteriyor.

UNFCCC’nin 14 Kasım’da yayımladığı raporda, Paris Antlaşması’nda belirlenen 1.5 santigrat derecelik hedefe güncel tempoda ulaşılamayacağı belirtiliyor.

Hükûmetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC), 1.5 santigrat derecelik hedefe erişilmesi için emisyon seviyelerinin 2019 seviyeleriyle kıyaslandığında 2030 yılına kadar yüzde 43 oranında düşmesi gerektiğini açıkladı.

Ülkelerin son vaatlerini yerine getirmeleri durumunda 2010 seviyelerine kıyasla emisyonlar 2030 yılına kadar yüzde 8.8 oranında bir artış gösterecek. Bu oran geçtiğimiz yılın tahmini olan yüzde 10.6 ile kıyaslandığında marjinal bir düşüşe işaret etmesine rağmen yeterli değil.

Küresel emisyonların 2020’li yıllarda zirve değerini göreceğini aktaran rapor, değerlerin en üst seviyesine olabildiğince erken ulaşılması için hükûmetlerin vaatlerindeki koşullu unsurların yerine getirilmesi gerektiğini belirtiyor.

Emisyon değerlerinin doruğa ulaşması emisyon seviyelerinin artırılacağına değil, yükselmeye devam eden emisyon seviyelerinin 2020’li yıllarda durdurulacağı anlamına geliyor. IPCC’nin 2022 yılında yaptığı bir açıklamaya göre eğer dünya ülkeleri zirve değere 2025 yılında ulaşılamamış olursa küresel sıcaklık artışını 1.5 derecenin altında tutmak imkansızlaşacak.

BİLİNEN ŞEKLİYLE İNSAN YAŞAMI TEHLİKEDE

Artışın bu seviyelerde gerçekleşmesi olumsuz etkileri beraberinde getirecek. Bu etkiler arasında sıcaklık temelli ölümlerin yükselmesi de yer alıyor.

Lancet tarafından gerçekleştirilen bir araştırma, küresel ısınmanın yüzyıl sonuna kadar 2 santigrat derece kadar yükselmesi halinde aşırı sıcaklık kaynaklı ölümlerin 2050’ye kadar yüzde 370 artacağını öngörüyor. Rapor, güncel artışın 3 santigrat dereceye yakın olduğunu da aktarıyor.

Artışın 2 derece düzeyinde seyretmesi durumunda iş kayıpları da yarı yarıya artacak ve 2041-2060 yılları arasında 520 milyonu aşkın insanın orta veya ağır düzeyde gıda güvensizliğine düşmesine yol açacak.

Küresel ısınmanın artışıyla kıyı bölgelerinin sular altında kalması ile gerçekleşecek yaşam alanı kaybının yanı sıra su ya da sivrisinek aracılığıyla bulaşan bakteri ve virüslerin de habitatları, dolayısıyla yayılma alanları genişleyecek. Aynı zamanda sıcaklıkların artması ve iklimlerin değişmesi de bulaşıcı hastalık taşıyan hayvan ve böceklerin daha geniş alanlara yayılması anlamını taşıdığından kara üzerinden bulaşan hastalıkların da yaygınlaşacağı öngörülüyor.

Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) hesaplamalarına göre, iklim değişikliğinin yıllık bedeli 2030 yılına kadar 2 ila 4 milyar dolar bandına ulaşmış olacak. Ekim ayında yayımlanan makaleye göre sıtma, yetersiz beslenme, ishal gibi iklim değişikliğinin sonuçları olarak artacak sorunların 2030 ile 2050 arasında yıllık ek 250 bin insanın ölümüne yol açması bekleniyor.

İklim değişikliğine karşı alınması planlanan önlemlerin yerine getirilmiyor olması nedeniyle toplumsal sağlık ciddi tehlikeye altında kalıyor. Gelişmekte olan ülkelerin çoğunluğunun sağlık altyapısı bu gelecekle yüzleşmeye yetersizken ve aşırı sıcaklar günümüzde dahi can almayı sürdürüyorken iklim eylemlerinin hızlandırılması gerekiyor.

BM İklim Konferansları (COP) bu konuda hükûmetlerin ortak eylemi için uygun bir platform oluşturuyor olsa da gelişmiş ülkelerin emisyonları azaltmak için zamanları azalıyor.