Pakistan, İran'a füze saldırısı başlattı: "Terör noktalarını hedef alıyoruz"

Pakistan, İran’ın Sistan-Belucistan bölgesindeki terör hedeflerine yönelik füze saldırısı başlattığını duyurdu. İran, 16 Ocak Salı günü Pakistan’da militan grup Ceyş el-Adl’a ait olduğunu açıkladığı bazı noktaları vurmuştu.

İran medyası, Pakistan’ın düzenlediği füze saldırılarında üç kadın ve dört çocuğun hayatını kaybettiğini duyurdu. 

Pakistan Dışişleri Bakanlığı tarafından saldırıların doğrulandığı açıklamada, “Teröristlerin saklandığı yerlere yönelik istihbarata dayalı operasyon sırasında çok sayıda teröristin öldürüldüğü” belirtildi. İran ve Pakistan, uzun yıllardır birbirlerini şiddet yanlısı militanları barındırmakla suçluyor.

Tahran’ı “yasa dışı eylemlerinin ciddi sonuçları olacağı” konusunda uyaran İslamabad, büyükelçisini geri çağırdığı açıklamıştı.

Pakistan Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler kullanıldı:

Son birkaç yıldır İran ile yürüttüğümüz temaslarda, Tahran yönetimine Pakistan kökenli teröristlerin İran'daki kontrolsüz alanlarda sahip oldukları güvenli sığınaklar ve barınaklarla ilgili ciddi endişeleri sürekli olarak paylaştık. Pakistan, bu teröristlerin varlığına ve faaliyetlerine ilişkin somut kanıtlar içeren çok sayıda dosyayı da paylaştı.

Ciddi endişelerimiz konusunda harekete geçilmemesi nedeniyle, Sarmacharlar masum Pakistanlıların kanını dökmeye devam etti. Bu sabahki eylem, Sarmacharların büyük çaplı terörist faaliyetlerde bulunacağına dair güvenilir istihbarat ışığında gerçekleştirildi.

Dışişleri Bakanlığı ayrıca, “Bu eylem Pakistan'ın ulusal güvenliğini tüm tehditlere karşı koruma ve savunma konusundaki sarsılmaz kararlılığının bir göstergesidir” dedi.

İslamabad, İran'ın, "egemenliğine ve toprak bütünlüğüne tamamen saygı duyduğunu" ve "bugünkü eylemin tek amacının Pakistan'ın kendi güvenliği ve ulusal çıkarları olduğunu, bunların da her şeyden önemli olduğunu ve bunlardan asla ödün verilemeyeceğini" vurguladı.

CEYŞ EL ADL: ADALET ORDUSU

Ceyş el Adl ya da “Adalet ve eşitlik ordusu”, İran hükümetine muhalif bir yol izleyen silahlı militan grup. Örgüt kendisini İran’ın Sistan-Beluçistan eyaletinde “Sünni halklarının savunucu” olarak nitelendiriyor.

İran, Cundullah (Allah'ın Askerleri) olarak bilinen militan grubun lideri Abdülmalik Rigi'yi 2009 yılında İran Devrim Muhafızlarına bombalı saldırı düzenlemek ve İngiltere ile ABD'nin ajanı olmak suçlamalarıyla tutukladı. Rigi, bu suçlamaların ardından 2010’da da asılarak idam edildi.

O dönemde İran’da görev yapan eski bir Pakistanlı diplomat olan Muhammed Abbasi, Pakistan’ın Rigi’nin tutuklamasında önemli bir rol oynadığını belirtti.

ABD’nin istihbaratına göre Ceyş el Adl'in birçok patlama ve saldırıda önemli rolü bulunuyor. 2005 yılında İran'da eski Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad'a düzenlenen saldırı da bunlardan birisi olarak öne çıkıyor.

Ceyş el Adl tarafından üstlenilen operasyonlar genelde Sistan-Beluçistan eyaletinde gerçekleştirildi.

İRAN NEDEN PAKİSTAN’A SALDIRI DÜZENLEDİ?

İran Devrim Muhafızları, ilk olarak Irak ve Suriye’de bulunan hedeflere saldırı düzenledi. Bir gün sonra ise Pakistan’daki noktalara balistik füze yolladı.

BBC’ye açıklamalarda bulunan eski bakan ve dış politika uzmanı Müşahid Hüseyin Sayed, bu saldırının Pakistan için bir sürpriz olduğunu vurguladı.

Sayed, “Şahsi kanaatimce, bu onların derin devletinin - İran Devrim Muhafızları'nın - gizli operasyonu gibi duruyor ve daha geniş bir bakış açısını gerektiriyor” ifadelerini kullandı.

Eski bakan, saldırının ikili anlaşmaların ve uluslararası protokollerin ihlali olduğunu söyledi ve "Gazze'de bir soykırım yaşandığını" hatırlatarak, böyle bir dönemde İslami birlik ruhunun baltalandığının altını çizdi.

İran’ın öfkesini İsrail’e yöneltmek yerine Müslüman ülkelere çevirmesi, birçok çevrede ikiyüzlülük ve talihsizlik olarak yorumlanıyor.

İRAN-PAKİSTAN GERİLİMLERİ

İran, 1947 yılında Pakistan'ın bağımsızlığını tanıyan ve İslamabad yönetiminin yurt dışındaki ilk büyükelçiliğine ev sahipliği yapan ilk ülke konumunda bulunuyor. Her iki ülke de Soğuk Savaş sırasında işbirliği yaptı ve jeopolitik olarak geniş ölçüde aynı çizgide yer aldı.

Pakistan ve Hindistan arasında Ağustos-Eylül 1965 arasında yaşanan 1965 Hint-Pakistan Savaşı sırasında Tahran, İslamabad'ı destekledi ancak 1979’daki İran Devrimi ve Suudi Arabistan'dan devşirilen Vahabi İslamcılığın Pakistan'daki artan etkisi (Afganistan'daki çatışmaların da etkisiyle) İran ve Pakistan arasında güvensizlik yaşanmasına neden oldu.

İran'ın Hindistan ile artan işbirliği ve Pakistan'ın ABD ile yürüttüğü stratejik ittifakı, iki ülkenin arasındaki ilişkilerin daha da zayıflamasına neden oldu.

BBC’ye konuşan İslamabad Stratejik Araştırmalar Enstitüsü'nde araştırma görevlisi Arhama Siddiqa, “Pakistan toprak bütünlüğünden ödün veremez ama aynı zamanda başka bir cephe açmak da istemiyor. Hindistan ve Afganistan ile ilişkiler sorunlu. İslamabad başka bir komşusunun iyi niyetini kaybetmeyi göze alamaz” ifadelerini kullandı.

Pakistan, ülke içindeki Sünni ve Şii nüfus arasında yaratabileceğini düşündüğü mezhepsel bir bölgesel çatışmaya katılmanın tehlikesini gördü ancak İran ve Suudi Arabistan arasındaki son yakınlaşma bu tür baskıları azalttı.