Donald Trump yeniden başkan seçilirse dünyayı neler bekliyor?

ABD’de 5 Kasım’daki başkanlık seçimleri öncesi Donald Trump’a yönelik desteğin her geçen gün arttığı görülüyor. Trump, Cumhuriyetçi seçmenin adayının kim olacağının belirlendiği eyalet ön seçimlerinin ilkinin gerçekleştirildiği lowa’da açık ara farkla kazandı. Peki, Donald Trump’ın yeniden başkanlık koltuğuna oturması durumunda ABD’yi ve dünyayı neler bekliyor?

Hüseyin Can TOPKAYA

huseyincantopkaya@intell4.com

ABD’de 5 Kasım’da yapılacak başkanlık seçimlerinde adayları belirlemek için ön seçimler başladı. Cumhuriyetçi seçmenin adayının kim olacağının belirlendiği eyalet ön seçimlerinin ilki lowa’da gerçekleştirildi. 

Giriş anketleri verileri, Trump’ın beyaz evanjelistlerden ve katı muhafazakar seçmenlerden güçlü bir destek aldığını gösteriyor. Amerikan CBS kanalına göre, Trump oyların yüzde 51’ini, Florida Valisi Ron DeSantis ise yüzde 21’ini aldı. Nikki Haley’in ise oyların yüzde 19’unu alacağı tahmin ediliyor.

Trump’ın erkek, kadın, yaşlı ve genç seçmelerin oyunu aldığı ve bu gruplar üzerinde 2016 yılındaki performansını geliştirdiği belirtiliyor.

ABD’de gerçekleştirilen anketler, Donald Trump’a yönelik desteğin her geçen gün arttığını gözler önüne seriyor. Wall Street Journal’ın anketinde, Biden’ın başkanlığı dönemindeki en düşük onay oranına sahip olduğu ortaya çıkmıştı. 

WSJ’nin geçtiğimiz ay gerçekleştirdiği anket sonuçlarına göre, Trump yüzde 47, Biden ise yüzde 43 oy alıyor. 

Trump’ın karşısında Demokratların adayının 81 yaşındaki Joe Biden’ın olmasına kesin gözüyle bakılıyor. Biden başkanlık süresi boyunca yaptığı gaflar ve yaşadığı hafıza kayıpları nedeniyle birçok kez sosyal medyada alay konusu oldu.  

Biden, Afganistan’da Taliban’ın iktidara yeniden gelişinden, Rusya-Ukrayna Savaşı’nın yaklaşık iki yıldır devam etmesinden, İsrail’in Gazze’ye yönelik orantısız saldırıları ve işlediği insanlık suçlarından sorumlu tutuluyor.

Biden döneminde ABD’nin uzun yıllardır müttefiki olan Suudi Arabistan, BAE ve diğer Körfez ülkeleri Rusya ve Çin ile yakınlaştı. Orta Asya’da Çin’e karşı bazı ittifak arayışları içerisine giren Biden; Avrupa’daki ve Körfez’deki müttefiklerinin Pekin ile ekonomik ilişkilerini geliştirmesinin önüne geçemedi. 

Suriye’nin kuzeyinde terör örgütü PKK/PYD’ye yönelik askeri desteğini sürdüren, Yunanistan’daki adaları sürekli silahlandıran, Türkiye’yi F-35 programından çıkartan ve F-16 alımında çeşitli zorluklar çıkartan Biden yönetimi; Ankara ile ilişkilerinde de birçok sorunla karşı karşıya kaldı.

Biden yönetimi, Kuzey ve Orta Afrika’da artan Amerikan karşıtlığına karşı strateji geliştiremedi. Burkina Faso, Mali ve Nijer gibi ülkelerde Amerika karşıtı siyasi darbelerin gerçekleşmesi; Biden yönetiminin Afrika politikasının başarısızlığını gözler önüne serdi. 

Ekonomist Ergin Yıldızoğlu, Cumhuriyet Gazetesi’nde kaleme aldığı makalede, Biden'ın başkanlığı döneminde ABD’de kent altyapılarının çürüdüğüne, evsiz sayısının arttığına, ortalama yaşam beklentisinin düştüğüne, uyuşturucu krizinin derinleştiğine ve dinci akımların güçlendiğine dikkat çekiyor.

Joe Biden’ın oğlu Hunter Biden’ın Kaliforniya’da dokuz vergi suçlamasıyla itham edilmesi ise ABD’de en çok tartışılan konular arasında yer alıyor. 

Joe Biden’ın başarısız politikaları ve ilerleyen yaşı, Trump’a yönelik desteğin artmasında önemli bir rol oynuyor. Donald Trump ise son haftalarda yaptığı açıklamalarda, yeniden seçilmesi durumunda başkanlığı döneminde neler olacağıyla ilgili önemli mesajlar veriyor.

SEÇİLİRSEM BİZİ SÖMÜREN NATO’YA BAĞLILIK GÖSTERMEYECEĞİM

Donald Trump, başkanlığı döneminde NATO üyelerinin ittifaka verdikleri mali taahhütleri yerine getirmemelerini sık sık şikayet ediyordu. 2017 ile 2021 yılları arasında görevde bulunan Trump, NATO’daki müttefikleriyle ticaret ve savunma anlaşmaları konusunda birçok kez karşı karşıya geldi.

Trump, NATO’nun ABD’ye geri ödeme borcu olduğunu ve ittifaktaki ülkelerin sorumluluklarının mali kısmını yerine getirmediğini birçok kez dile getirdi. 

Geçtiğimiz günlerde Fox News sunucusu Bret Baier, Trump’a, “İkinci döneminizde NATO’ya bağlı kalacak mısınız?” şeklinde soru yöneltti. “Bize düzgün davranıp davranmadıklarına bağlı” şeklinde yanıt veren Trump, “Bakın, NATO ülkemizden faydalandı. Avrupa ülkeleri… önce ticaret konusunda ve sonra da askeri koruma hususunda bizden faydalandı” dedi.

Avrupa Birliği’nin iç pazarından sorumlu Fransız komisyon üyesi Thierry Breton, geçtiğimiz günlerde eski ABD Başkanı ile ilgili birtakım iddialarda bulundu. Breton’a göre Trump, Ocak 2020’de Davos’ta gerçekleştirilen Dünya Ekonomik Forumu’nda, “Bu arada NATO öldü ve biz ayrılacağız. NATO’dan çekileceğiz” ifadelerini kullandı. 

Breton ayrıca Trump’ın, “Bana 400 milyar dolar borcunuz var çünkü siz Almanlar savunma için ödemeniz gerekeni ödemediniz” dediğini aktardı.

Donald Trump, dış politikayla ilgili tüm gelişmelere ilk olarak ekonomik açıdan bakıyor. ‘Önce Amerika’ stratejisini benimseyen ve bunu her fırsatta dile getiren Trump, NATO ve Avrupa Birliği’nin Washington’a ekonomik olarak yük olduğunu düşünüyor.

Donald Trump’ın yeniden başkan seçilmesi durumunda, ABD-NATO ilişkilerinde çeşitli sorunların ortaya çıkmasına kesin gözüyle bakılıyor.

Rusya-Ukrayna savaşında NATO ülkelerinin Kiev’e yönelik askeri ve ekonomik yardımı devam ediyor. Biden döneminde NATO, Doğu Avrupa’daki nüfuzunu artırma ve bölgeye yayılma stratejisini izledi. NATO, Romanya ve Bulgaristan üzerinden Karadeniz’de de alan açmaya çalıştı. Trump’ın yeniden başkan olması durumunda NATO’nun Doğu Avrupa’daki faaliyetlerinin yavaşlayacağını söylemek mümkün.

Joe Biden döneminde ABD’nin Yunanistan’a yönelik silah sevkiyatı 4 yıl boyunca aralıksız devam etti. Donald Trump’ın başkan olması durumunda, ABD’nin Yunanistan’daki askeri faaliyetlerini azaltacağı öngörülüyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile başkanlık döneminde iyi ilişkiler kuran Trump’ın, Yunanistan’da askeri tatbikatlar gerçekleştirerek Türkiye’yi karşısına almaması bekleniyor.

TRUMP RUSYA-UKRAYNA SAVAŞI’NI BİTİRECEĞİNİ SÖYLÜYOR

Rusya ile Ukrayna arasındaki savaş 24 Şubat 2022’den bu yana devam ediyor. İki ülkenin iki yıla yakın bir zamandır savaşmasında ABD ve NATO’nun bölgedeki politikalarının önemli bir rolü olduğu düşünülüyor.

Biden döneminde Kiev’in NATO üyeliğinin gündeme gelmesi sonrası bunu bir ‘kırmızı çizgi’ olarak gören Rusya; Ukrayna’ya savaş açmıştı. Biden hükümeti savaşın başlangıcından bu yana Ukrayna’yı askeri, siyasi ve ekonomik olarak destekliyor. Bu süreçte birçok kez Kongre’den Ukrayna’ya yardım paketleri geçirildi. 

ABD ve NATO ülkelerinin tüm desteğine rağmen Ukrayna’nın Rusya karşısında bir türlü başarı elde edememesi, Biden’a yönelik eleştirilerin yoğunlaşmasına yol açıyor. ABD ve Batı medyasında son dönemde Ukrayna’nın savaşı kaybettiği ile ilgili analizlere yer veriliyor. 

Biden hükümeti ise en son 61 milyar dolarlık yardım paketini Kongre’den geçirememişti. Avrupa’da Hollanda ve Slovakya gibi ülkelerden de Ukrayna’ya yönelik yardımlar konusunda itiraz sesleri yükseliyor.

Donald Trump ise savaşın başlangıcından bu yana Biden hükümetine suçlamalarda bulunuyor. Rusya-Ukrayna Savaşı’nın Joe Biden yüzünden çıktığını söyleyen Trump, başkanlık koltuğuna oturması durumunda bu krizin çözüleceğini öne sürüyor. Ukrayna’ya yönelik ekonomik yardım paketlerine ciddi şekilde itiraz eden Trump, Kiev’in başarısızlığı nedeniyle tüm desteğin boşa gittiğini düşünüyor. 

Donald Trump’ın yeniden başkanlık koltuğuna oturması durumunda, Rusya-Ukrayna Savaşı ile ilgili Biden’ın tüm politikalarını terk etmesi bekleniyor. Trump’ın, Biden döneminde açıklanan ekonomik yardım paketlerini azaltacağı öngörülüyor. Bu durum ise Rusya karşısında Ukrayna’yı ateşkes istemeye zorlayabilir. 

Trump’ın önceliğini Doğu Avrupa’dan daha çok Orta ve Güney Asya’ya çevirmesi bekleniyor. Başkanlığı döneminde Quad ve AUKUS ile Asya’da ittifak ilişkilerine öncelik veren Trump; yeniden koltuğa oturması durumunda, bölgede Çin’i çevreleme stratejisini yeniden uygulayabilir. Trump'ın özellikle Tayvan ile siyasi ve askeri ilişkilere yoğunluk vermesi bekleniyor.

DONALD TRUMP SONRASINDA İSRAİL-HAMAS HATTINDA NELER OLABİLİR?

Donald Trump, başkanlık koltuğunda oturduğu dönemde Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıdığını açıklayarak Arap ve İslam ülkelerinden tepki görmüştü. Yemen’deki Husilere yönelik savaşında Körfez ülkelerini destekleyen Trump, İsrail ile Arap ülkelerini barıştırmak için de ara buluculuk girişimlerinde bulunmuştu.

Donald Trump’ın ara buluculuğunda imzalanan Abraham Anlaşması sonrası İsrail, tarihinde ilk kez Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn ile diplomatik ilişki kurmuştu. Trump’ın Orta Doğu’da İsrail’i Arap ülkeleriyle barıştırma girişimi, bölgede İran’a karşı önemli bir ittifak kurma arayışı olarak değerlendirilmişti. 

Joe Biden’ın Ocak 2021’de göreve gelir gelmez ilk adımı, Husilere yönelik savaşta Körfez’e yapılan askeri yardımı durdurmak oldu. Biden döneminde Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn gibi ülkeler, İran ile ilişkilerini normalleştirme yoluna gitti. 

Biden, Körfez ülkelerinin Çin ve Rusya ile yakınlaşmasının ve ekonomik ilişkilerini geliştirmesinin de önüne geçemedi. Biden ile Körfez ülkeleri arasında petrol fiyatları konusundaki anlaşmazlıklar uzun süre uluslararası kamuoyunda tartışıldı. 

Biden, İsrail ile Hamas arasında 7 Ekim’den bu yana devam eden çatışmalarda izlediği politika nedeniyle de eleştiriliyor. İsrail’in Gazze’ye yönelik orantısız güç kullanımında ve bölgede işlediği insanlık suçlarında Biden yönetiminin de rolü olduğu biliniyor. 

Biden yönetiminin desteklediği İsrail’e, dünyanın birçok noktasından tepki sesleri yükseliyor. Biden'ın Orta Doğu politikalarını eleştiren Donald Trump, başkanlık koltuğuna dönmesi halinde Gazze’de sorunun çözüleceğini söylüyor.

Trump’ın, yeniden başkan olması durumunda, Orta Doğu’da Arap ülkeleriyle İsrail’i barıştırma girişimini sürdürmesi bekleniyor. İran’ı bölgenin güvenliği için en büyük tehdit olarak gören Trump’ın, ilk önceliğinin Suudi Arabistan-İsrail ilişkilerini normalleştirmek için girişimlerde bulunmak olacağını söylemek mümkün.

Trump’ın başkan olması durumunda Gazze’deki savaş ile ilgili Biden’dan farklı bir politika izlemesine kesin gözüyle bakılıyor. Ancak Netanyahu hükümetinin 2025’e kadar görevde kalıp kalmayacağı bilinmiyor.

Gazze’deki işgal ve işlenen insanlık suçları, hakkındaki yolsuzluk davaları, ülkenin çeşitli yerlerinde gerçekleştirilen protesto gösterileri, uluslararası kamuoyundan gelen tepkiler ve Uluslararası Adalet Divanı’nda devam eden yargı süreci, Netanyahu hükümetinin gidici olduğunu gösteriyor. Aşırı sağcı Netanyahu’nun gitmesi durumunda ise Gazze’deki savaşın kısa bir sürede sonlanması bekleniyor.

AVRUPA BİRLİĞİ VE TÜRKİYE İLE İLİŞKİLER 

Donald Trump 2017-2021 yılları arasında kendi başkanlığı döneminde Avrupa Birliği ile birçok sorun yaşamıştı. Trump, Almanya’yı Rusya’ya enerji ve doğal gaz konusunda bağımlı olmakla suçlamış, dönemin Başbakanı Angela Merkel ile tartışmıştı.

Trump döneminde AB ülkeleri içerisinde ABD’den duyulan rahatsızlık dile getirilmeye başlanmış ve ‘Avrupa Ordusu’ kavramı gündeme gelmişti. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, 2018 yılında, “NATO’nun beyin ölümü gerçekleşti” cümlesiyle sert bir mesaj vermiş ve Avrupa’nın ABD’den bağımsız olması gerektiğini söylemişti.

Önce Amerika’ stratejisini uygulayan Trump, Avrupa’ya yönelik ekonomik harcamaların fazlalığını eleştirmişti. Trump’ın, Ocak 2025’de başkanlığa oturması durumunda aynı stratejiyi sürdürmesi bekleniyor. 

Avrupa Birliği ülkeleri de kendilerini şimdiden Trump’ın geri dönüşüne hazırlıyor. Belçika Başbakanı De Croo, 5 Kasım’daki seçimleri Trump'ın kazanması durumunda Avrupa’nın “yalnız kalmaktan korkmaması gerektiğine” dikkat çekiyor. 

Trump’ın dönmesi durumunda Batı’da Avrupa Ordusu kavramının ciddi bir şekilde tartışılması bekleniyor. Avrupa Birliği’nin özellikle doğuda Gürcistan, Ukrayna, Moldova ve Bosna Hersek’in üyeliği için çalışmalarını yoğunlaştıracağını söylemek mümkün.

Öte yandan Donald Trump’ın başkanlığı döneminde Türkiye ile ilişkilerde Cumhurbaşkanı Erdoğan ile iyi bir iletişim kurduğu biliniyor. Biden döneminde ABD’nin Suriye’nin kuzeyinde terör örgütü PKK/PYD’ye yönelik desteği artmıştı.

Türkiye-ABD ilişkilerinde en büyük sorunlar; Suriye ve Irak’ın kuzeyinde terör örgütü PKK/PYD’ye verilen destek, F-35’lerin alımı, Yunanistan’a yönelik silah sevkiyatı ve Doğu Akdeniz meselesi olarak öne çıkıyor. Donald Trump’ın seçilmesi durumunda, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile sorunların çözümü konusunda iletişimini yoğunlaştırması bekleniyor. 

Donald Trump'ın ülke içinde ise ilk olarak yabancıları ve göçmenleri sınır dışı etmesi bekleniyor. Trump, Meksika sınırında önlemleri artırmayı ve kaçak girişleri önlemeyi istiyor.