Rusya-Ukrayna Savaşı’nın ikinci yıl dönümü: Moskova ilerleyişini sürdürüyor

Rusya-Ukrayna Savaşı’nın ikinci yıl dönümüne yaklaşılırken, son dönemde yaşanan gelişmeler nedeniyle uluslararası kamuoyunun odağı yeniden buraya yönelmiş durumda. ABD’deki başkanlık seçimlerini Trump’ın önde götürmesi, Rusya’da muhalif lider Navalny’nin şüpheli ölümü ve Avrupa ülkelerinin savunma harcamalarında yaşanan artış nedeniyle Ukrayna savaşının geleceği ile ilgili çeşitli değerlendirmeler yapılıyor. 

Hüseyin Can TOPKAYA

huseyincantopkaya@intell4.com

ABD’de yeniden başkan olma ihtimali her geçen gün artan Donald Trump, savaşın başından bu yana Joe Biden yönetimine çeşitli suçlamalarda bulunuyor. Trump, başkanlığı devam etseydi Ukrayna savaşının yaşanmayacağını söylüyor. Eski ABD Başkanı, yeniden seçilmesi halinde Rusya ile Ukrayna arasında iki yıldır devam eden savaşın sonlanacağını öne sürüyor.

Donald Trump’ın geçtiğimiz haftalarda yaptığı açıklamalar, uluslararası kamuoyunun odağını Gazze’den Ukrayna’ya yöneltmesini beraberinde getirdi. Güney Carolina’daki kampanya mitinginde konuşan Trump, başkanlığı döneminde bir NATO ülkesinin liderinin “Faturamızı ödeyemezsek ve Rusya bize saldırırsa ne yaparsınız?” diye sorduğunu, ona yanıt olarak, “Sizi korumaya gelmeyiz. Hatta Rusya’nın dilediğini yapması için onları teşvik ederim” dediğini söyledi.

Trump, başkanlık yaptığı dönemde, “NATO üyeliğinin faturası” olarak üye ülkelerin gayrisafi yurt içi hasılalarının yüzde 2’si kadar savunma harcaması yapma vaatlerini yerine getirme çağrısında bulunuyordu.

Donald Trump’ın açıklamaları sonrası Avrupa ülkelerinde ciddi bir tartışma başladı. Rusya’nın Ukrayna’da zafere ulaşması halinde sıranın kendilerine geleceğini düşünen Avrupa ülkeleri, Trump’ın açıklamalarının ardından güvenlik stratejilerini gözden geçirme kararı aldı. 

Donald Trump yönetimindeki ABD’nin NATO’dan çıkma ihtimali, Batı ülkelerini Rusya’ya karşı yeni önlemler almaya itiyor. Başta İngiltere ve Almanya olmak üzere birçok Batı ülkesi, askeri harcamalarını artırma ve yeni silahlar geliştirme yoluna gidiyor. 

BATI DESTEKLERİNİ AZALTIYOR, RUSYA YENİ TOPRAKLAR ELE GEÇİRİYOR

Savaşın ikinci yıl dönümü yaklaşırken, Batı ülkelerinde Ukrayna’ya yönelik askeri ve siyasi desteğe ciddi itirazlar gelmeye devam ediyor. Hollanda’da başbakanlık seçimlerini kazanan aşırı sağcı Geert Wilders, Slovakya’da başbakan olan Robert Fico, Almanya’da aşırı sağcı Almanya İçin Alternatif (AfD) partisi, Macaristan’da Viktor Orban hükümeti ve Avrupa’daki diğer bazı aşırı sağcı partiler Ukrayna’ya yönelik desteğe itiraz ediyor.

Ukrayna’ya yönelik desteğe itiraz gerekçesi olarak ise artan enflasyon oranları, önlenemeyen göçmen sorunu, demografik problemler ve Rusya karşısında Kiev’in zafer ihtimalinin oldukça düşük olması gösteriliyor. 

ABD’de Joe Biden yönetimi de Ukrayna’ya yönelik 61 milyar dolarlık destek paketi için hem Kongre’de hem de Temsilciler Meclisi’nde çeşitli sorunlarla karşı karşıya kalıyor.

Kiel Dünya Ekonomisi Enstitüsü, savaşın başından bu yana Kiev’e Avrupa Birliği kurumlarından yaklaşık 92 milyar dolar, ABD’den ise 73 milyar dolar askeri, finansal ve insani yardım gönderildiğini belirtiyor.

Diğer taraftan Batı ülkelerinin Ukrayna’ya yönelik tank, hava savunma sistemleri, uzun menzilli top ve insansız hava aracı (İHA) tedariki devam ediyor.

ABD ve Batı’dan gelen desteklere rağmen Ukrayna cephe hattında Rusya karşısında kazanımlar elde edemiyor.

Luhansk, Donetsk, Mariupol ve Melitopol gibi bölgelerde kontrolü sağlayan Rusya; son dönemde Avdiyivka ve Bahmut gibi şehirlerde de üstünlüğü ele geçirdi. Ukrayna topraklarının yüzde 18’inde kontrolü elinde bulunduran Rusya’nın, önümüzdeki dönemde Orikhiv ve Kupiansk gibi bölgelere de askeri saldırılar başlatabileceği belirtiliyor.

Ukrayna lideri Volodimir Zelenski’nin ise son dönemde ordu ve istihbarat ile çeşitli sorunlar yaşadığı iddiaları gündemde. Geçtiğimiz haftalarda Genel Kurmay Başkanı Valeriy Zalujnıy’ı görevden alan Zelenski, Kara Kuvvetleri Komutanı Aleksandr Sırskiy’yi atadı.

Zalujnıy’in Zelenski’den savaşı sonlandırmasını istediği, ordunun Rusya karşısında kazanma ihtimalinin çok düşük olduğunu söylediği ve bu nedenle görevden alındığı yönünde iddialar gündeme geldi. 

Zelenski yönetimi, Ukrayna topraklarının tamamından geri çekilene dek Rusya ile savaşın devam edeceğini söylüyor. Ancak Ukrayna askeri birliklerinin geçtiğimiz günlerde Avdiyivka’dan geri çekilmesinin ardından ordudan ve pek çok siyasiden olumsuz mesajlar geliyor. 

5 Kasım’daki başkanlık seçimlerini Donald Trump’ın kazanması durumunda, ABD’nin Ukrayna’ya yönelik askeri ve ekonomik desteği azaltmasına kesin gözüyle bakılıyor. Zelenski yönetimi ise Batı ülkelerinin bugün kendilerini desteklememesi durumunda, yarın sıranın kendilerine geleceğini söylüyor.

RUSYA VE UKRAYNA’YI HANGİ ÜLKELER DESTEKLİYOR?

Ukrayna’nın komşusu Belarus, savaşın başından bu yana Moskova’ya destek veriyor. Aleksandr Lukaşenko yönetimi, Rus birliklerinin Ukrayna’ya ulaşması için topraklarını ve hava sahasını Moskova’ya açmış durumda. 

Öte yandan İran ise Rusya’ya “Şahit” insansız hava araçlarını (İHA) tedarik ederek Ukrayna savaşında Moskova’dan yana pozisyon alıyor. Bu İHA’ların ise sahada hava savunma sistemlerinden kaçtığı ve hedef vurmada etkili olduğu belirtiliyor.

Türkiye savaşın başından bu yana her iki taraf arasında denge politikası izliyor. Batı’nın Rusya’ya yönelik ekonomik yaptırımlarına katılmayan Ankara; Moskova ile siyasi, ekonomik ve askeri ilişkilerini koruyor. Her iki taraf arasında tahıl koridoru ve esir takası gibi konularda ara buluculuk rolü oynayan Ankara hükümeti, savaşın sonlanmasını ve bölgenin istikrara kavuşmasını istiyor.

Diğer yandan Çin de iki taraf arasında taraf tutmaktan kaçınıyor. Rusya’yı kınamayan ve Moskova’ya askeri destek vermeyen Pekin hükümeti, zaman zaman savaşın sonlanması için çeşitli önerilerde bulunuyor. Pekin, Rusya’dan petrol satın almayı da sürdürüyor. 

Ukrayna ise Batı ülkeleri içinde en büyük desteği İngiltere’den görüyor. İngiliz askeri ve siyasi yetkililer, Rusya’ya karşı savaşında sonuna dek Ukrayna’nın arkasında olacaklarını söylüyor. Londra, Challenger 2 tanklarını göndererek Ukrayna ordusunun sahada kazanımlar elde etmesini istiyor. İngiltere, savaşı kazanana dek Kiev’e yönelik yardımın devam etmesi gerektiğini belirtiyor.

Savaşın başlangıcında Rusya karşısında ılımlı olmakla eleştirilen Almanya ve Fransa ise Avrupa Ordusu kavramını tartışmaya açıyor. Rusya’nın Batı’ya doğru yayılmasından ve ABD’nin NATO’dan ayrılmasından endişelenen Berlin ve Paris; Avrupa’nın askeri anlamda stratejik özerkliğini savunuyor.

Ukrayna’ya İngiltere’nin ardından çok destek veren bir diğer Batı ülkesi ise Polonya. Varşova hükümeti özellikle Mateusz Morawiecki’nin başbakanlığı döneminde Rusya karşısında çok sert söylemlerde bulundu ve Ukrayna’yı her alanda destekledi. Donald Tusk ile birlikte Polonya’nın Ukrayna’ya yönelik askeri ve ekonomik desteği sürüyor. 

Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşın kısa bir süre içerisinde sonlanması düşük bir ihtimal olarak görülüyor. ABD’deki başkanlık seçimlerinin nasıl sonuçlanacağı, savaşın geleceğini önemli oranda etkileyecek.

Bu süreçte belirleyi olacak bir diğer etken ise Rus ordusunun sahada yeni şehirler ele geçirip geçirmeyeceği. Rusya ile Ukrayna halklarının bir olduğunu savunan Vladimir Putin, savaşı uzun bir süreye yaymayı planlıyor. Ukrayna ve Batı ülkelerini önümüzdeki dönemde zorlu bir süreç bekliyor.