Trump'ın popülist siyaseti, seçim kampanyasının yasal kararlardan korunmasını sağlıyor

Eski ABD Başkanı Donald Trump, ülke tarihinde bir suçtan hüküm giyen ilk başkan olarak tarihe geçti. Kasım ayındaki seçimler yaklaşırken, New York’taki sus payı davasında kendisine yöneltilen bütün iddialardan suçlu bulunan Trump’a yönelik desteğin olağan şiddetiyle devam ettiği görüldü.

Mansur Ali Bilgiç - mansuralibilgic@intell4.com

Donald Trump, 2016 seçimleri öncesinde yetişkin film yıldızı Stormy Daniels’e sus payı verdiğine ilişkin belgeleri gizlemesi başta olmak üzere kendine yöneltilen 34 ihlalin hepsinden suçlu bulundu.

Yargıç Juan Merchan dava kararının 11 Temmuz’da, Trump’ın kasım ayındaki seçimler için adaylığının resmi olarak açıklanmasından birkaç gün önce, duyurulacağını belirtti.

Trump, dava sonucunu “yüz karası” olarak nitelendirdi ve “Asıl karar halkımız tarafından 5 Kasım’da verilecektir” dedi. Yakınları, Trump’ın “siyasi suçlu” olduğunu söyledi.

Normalde New York'ta ticari belgelerde tahrifat yapmak tek başına bir kabahat olarak kabul edilirken, Manhattan Bölge Savcılığı, Trump'ın seçim kampanyasına yasa dışı bir katkıyı gizlediği gerekçesiyle bu eylemi bir suç olarak incelemeye karar kıldı.

O dönem Trump’a yakın olan isimlerden Michael Cohen’in davada Trump aleyhine ifade vermesi, davanın kilit olaylarından biriydi. Cohen, eski Başkan’ın kendisine Daniels’a verilmesi için 130 bin dolar verdiğini ifade etmişti.

Daha önce hapis yatan ve Kongre’ye yalan söylediği bilinen Cohen’in güvenilirliği dava boyunca sorgulandı, dolayısıyla Trump’ın suçluluğunun kesinleşmesi için Cohen’in kanıt olarak sunduğu ses kayıtları ve verdiği ifadelere ek olarak yoğun miktarda delil belirlenmesi gerekti.

Savcılık, davayı “2016 seçimlerine yolsuzluk karıştırma” girişimi olarak değerlendirdi. Savcı Joshua Steinglass, 28 Mayıs'taki mütalaasında “Bu, demokrasiye yönelik bir tahribattı. ‘Yakala ve öldür’ komplosunun amacı seçmenleri manipüle etmek ve dolandırmak, koordineli bir şekilde gözlerini boyamaktı” ifadelerine yer verdi.

BAŞKANLIĞIN ÖNÜNDE ENGEL YOK

Trump her ne kadar suçlu bulunmuş olsa da belgede sahtecilik genellikle hapisle sonuçlandırılan bir suç değil.

Reuters’a göre kayıtlarda tahrifat azami olarak 1 yıldan 4 yıla kadar hapisle cezalandırılabiliyor ancak adli sicil kaydı olmayanlar için hapis cezası yaygın olarak alınan bir önlem değil. Trump’ın şiddet içermeyen bir suçtan yargılanmış olması, hapse girme ihtimalini düşürüyor.

Çok düşük olasılıkların gerçekleşmesi ve hapse girmesi durumunda bile Donald Trump’ın başkanlık yarışına girmesini, kazandığı takdirde göreve başlamasını engelleyen bir durum bulunmuyor.

ABD Anayasası’na göre bir başkanın Amerika Birleşik Devletleri’nde doğmuş, ülkede 14 yıl yaşamış, 35 yaşının üstünde bir vatandaş olmuş olması yeterli.

Adayın adli sicili, başkanlık görevine seçilmenin ya da görevi yerine getirmenin önünde herhangi bir engel oluşturmuyor. Seçimlerin gerçekleştirildiği sırada hapiste olması durumunda dahi Trump, kazanması halinde parmaklıklar ardından yemin ederek göreve başlama şansını elinde bulunduruyor.

Şu anda Trump’a en yakın ihtimaller, para cezası ya da denetimli serbestlik olarak beliriyor. Ev hapsi de dahil olmak üzere özgürlükten mahrumiyet cezaları uzak olasılıklar olarak değerlendiriliyor.

TRUMP’IN YANARTAŞI

Donald Trump, geçmiş ve görevdeki başkanlar arasında bir suçtan hüküm giyen ilk isim olarak adını Amerikan tarihine yazdırdı. Sus payı davası dışında onlarca suçtan yargılanan Trump’ın popülaritesi ve destekçileri nezdindeki karizması, beklenenin aksine artmaya devam etti.

30 Mayıs’ta suçlu bulunduğunun açıklanmasının ardından destekçileri The Donald, Truth Social gibi sosyal medya platformlarında bir araya gelerek Trump’a arka çıkmak için “isyan” ve şiddet olayları çağrısında bulundu.

Reuters’ın aktardığına göre patriots.win adresindeki The Donald adlı internet sitesinde “New York’ta kaybedecek bir şeyi olmayan birisi yargıç Merchan’ın icabına bakmalı”, “1 milyon silahlı Washington’u basarak herkesi asmalı. Başka çözüm yolu yok”, “Trump, gerekli sözleri söylerse onun için savaşmaya ve ölmeye hazır bir ordusu olduğunu zaten biliyor olmalı… O isterse silahlanırım” benzeri paylaşımlar yapıldı.

Sadece seçmenler değil, Trump kampanyasının mali sponsorları da Cumhuriyetçi Parti’nin adayına yönelik desteklerini arttırdı.

Blackstone kurucusu Stephen Schwarzman, kasino işletmecisi Miriam Adelson, risk fonu yöneticisi Bill Ackman, iş insanı Robert Bigelow, ABD’nin eski Jamaica Büyükelçisi Don Tapia, yatırımcı Shaun Maguire gibi isimler, Reuters’a konuşarak Trump’a yönelik desteklerinin devam edeceğini aktardı.

Bigelow, “utanç kaynağı” olarak nitelediği kararın sonrasında Trump’a 5 milyon dolarlık destek sağlayacağını belirtti. Tapia, 250 bin dolarlık desteğini 1 milyon dolara çıkaracağını açıkladı. Maguire da MAGA (Make America Great Again) organizasyonuna ilk bağışını kararın açıklanmasından sonra yaptığını ve 300 bin dolarlık katkıda bulunduğunu dile getirdi.

2016’dan beri “ABD’nin yerleşik siyasal elitine karşı” bir kampanya yürüttüğünü belirten Trump, destekçileri tarafından kurumsal politikanın dışından gelen, halkın dilinden anlayan bir siyasetçi olarak değerlendiriliyor.

Trump’ın bu duruşu, kendisine yöneltilen dava ve suçlamaların “siyasi motivasyonlu” olarak geri tepmesine neden oluyor. Trump’a inanan ve onu destekleyen seçmen, onun “halkın çıkarlarını korumak amacıyla siyaset elitini karşısına aldığı için durdurulmaya çalışıldığını” düşünüyor.

Dolayısıyla Donald Trump’a yöneltilen suçlamalar, ters yönlü bir etkiye sebep olarak başkan adayının seçim kampanyasına zarar vermek yerine seçmenlerinin inançlarına hitap ederek tutumlarının konsolide olmasına yol açıyor.

2020’de seçim kaybettiğinde oylamaya hile karıştırıldığını öne süren Trump, şimdi de davada adil yargılanmadığını iddia ediyor. Oluşturduğu bu mağduriyet ağı, aleyhinde alınan her kararda seçmeninin daha sert tepkiler vermesine sebep oluyor. Bu, Trump’ın elinin 5 Kasım’daki oylamalarda daha da güçlenmesine neden olma potansiyeli taşıyor.