Avrupa siyasetinde son yıllarda tansiyon düşmüyor...

2022 Avrupa için kırılmalar yılı oldu. Rusya-Ukrayna, Kosova-Sırbistan ve Polonya-Avrupa arasında yaşanan gerilimler; Avrupa’da barışçıl ortamın ortadan kalktığına, birliğin zedelendiğine ilişkin sinyaller veriyor.

Bu gerilimler arasında en büyük ve çarpıcı olanı hiç şüphesiz Rusya-Ukrayna arasındaki çatışma.

Geçtiğimiz şubat ayında başlayan bu işgal 42 binden fazla cana mâl olurken, 350 milyar dolarlık mal kaybına ve 14 milyon kişinin yerinden edilmesine yol açtı.

Etkileri gıda ve enerji krizleri sebebiyle sadece iki ülke arasında veya Avrupa’da kalmayan bu savaş, bütün dünyayı ekonomik olarak derinden etkiledi.

Ukrayna’nın işgali, Moskova’ya uygulanan yaptırımlar ve Kremlin’in uyguladığı karşı yaptırımlar sonrası Avrupa ve Rusya’nın arası açıldı. Avrupa ülkelerinde Rusya’ya olan kamuoyu desteği de söndü.

Bu süreçte Batı ile daha fazla entegre olmak isteyen Kiev’in, AB ve NATO’ya girme emelleri de işgal sebebiyle zedelendi. İşgali meşrulaştırırken kullanılan temel ifadelerden biri de zaten “NATO genişlemesi” idi.

Savaş, Rusya’nın Avrupa sistemine SSCB’den ayrıldıktan sonraki süreçte entegre olamadığını, kendi düzenini sürdürdüğünün bir ispatı oldu. Batı’dan uzaklaşan Rusya, etki alanında gördüğü Ukrayna’nın da entegrasyonuna engel olmaya çalışıyor. Bu engelleme hâli aynı zamanda Avrupa’nın Ukrayna’yı kendine entegre ederek bütünleşmesine de engel olmuş oldu.

KOSOVA VE SIRBİSTAN

2022’de Kosova’nın Kosovalı Sırp azınlıklara getirmek istediği bir plaka uygulamasından kaynaklanan bu gerilim, Sırp azınlıklarda büyük tepkilere yol açtı. Toplu iş bırakmalar ve barikatlar derken, Sırbistan devleti de olaya dâhil oldu.

Yükselen gerilim savaşın sınırına kadar geldi. İki taraf da birbirini tansiyonu yükseltmek ve anlaşmaya yanaşmamakla suçlarken, durumun hızlıca bir “cehenneme” dönüşebileceğini ve güç kullanmaktan çekinmeyeceklerini belirttiler.

Yaşanan olaylarla ilgili Kosova’daki NATO Gücü (KFOR) hazır ve nazır olduğunu, yaşanacak herhangi bir olumsuz gelişmeye karşı tetikte olacaklarını söyledi.

Hâlihazırda beş AB üyesi ülke tarafından bağımsızlığı tanınmayan Kosova, AB’ye girmek için uğraşta olan ülkelerden bir tanesi.

Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in açıklamalarına göre, Batı Balkan ülkeleri Ukrayna’nın işgalinden ötürü AB’ye dâhil edilmek isteniyor. Ancak bunun gerçekleşmesi için önce Kosova ile Sırbistan arasındaki 25 yıllık gerilimin çözülerek Batı Balkanlar’da anlaşmazlıkların bitmesi gerekiyor.

 POLONYA VE AVRUPA BİRLİĞİ

Tarihî olarak Rusya’ya karşı derin çekinceleri ve tedirginlikleri bulunan Polonya, Rusya’nın emperyal politikalarına karşı sığınacak güvenli bir liman arıyor.

Her şeyden önce kendi savunma harcamalarını arttıran ve arasının iyi olduğu ABD ile ilişkileri geliştirmeye devam ederken, Rusya’ya karşı keskin önlemler almayı da ihmal etmiyor.

“Emperyal Rusya Makinesi”ne karşı AB’den de benzer bir tutum bekleyen ancak Brüksel tarafından beklentileri karşılanamayan Polonya, doğal olarak AB ülkelerine tepkili bir tavır sergiliyor.

Polonya Savunma Bakanı Yardımcısı Marcin Ociepa’nın Polonya ile Rusya arasında gelecek on yılda bir savaş çıkacağını öngörmesi de Varşova’nın Rusya imajını açıklar nitelikte. 

Polonya’nın AB ile yaşadığı iç işleri ve ulusal egemenlik tartışmaları da son dönemde yeni bir boyuta tırmandı. Devlet Başkanı Andrzej Duda liderliğindeki Varşova, yasaları yaparken Brüksel’e takılmak istemediğini yer yer birkaç kez açıkça belli etmişti.

Buna ek olarak yine son dönemde sıkça konuşulan “Polexit” (Polonya’nın AB’den ayrılması) fikri de Polonya’nın millî güvenlik arayışında kat etmeye hazır olduğu mesafeyi gözler önüne seriyor.

KARADAĞ VE SLOVENYA ARASINDAKİ UFAK ÇAPLI GERGİNLİK

Podgoritsa’ya bir ziyaret sırasında Karadağ Meclis Başkanı Danijela Đurović ile ortak bir basın toplantısında konuşan Slovenya Dışişleri Bakanı Tanja Fajon, Karadağ’ı Avrupa Birliği müzakereleriyle ilgili uyardı.

Fajon, Karadağ Anayasa Mahkemesi üyelerinin seçilememesinin AB müzakerelerinde sorun oluşturabileceğini, üyelerin seçiminin AB için öncelik olduğunu ve 23 Ocak’a kadar olumlu bir haber almak istediğini belirtti. 

Đurović, üyelerle temasa geçeceğini ve sorunun en kısa sürede çözüleceğini ifade etti.

Karadağ’da hakimsizlik sorununun beş aydır devam ediyor olması ve üyeleri olmadığı sürece mahkemenin çalışamıyor olması büyük sorun oluşturdu.