Çin-Taliban ilişkileri: Pekin birçok proje ve yatırım ile Afganistan'a giriyor

Çin ve Taliban arasındaki yakınlaşma, uluslararası kamuoyunda uzun zamandır takip ediliyor. Çin’in Taliban’ı resmi olarak tanıma ve uluslararası konulara dahil etme çabası, özellikle Batı tarafından tepkiyle karşılanıyor. Pekin ve Taliban arasında karşılıklı bir çıkar ilişkisi mi bulunuyor?

Baran DÖNER- barandoner@intell4.com

Çin, Afganistan’ın Taliban rejimiyle yakın siyasi ve ekonomik ilişkilerine devam eden ülkelerden biri konumunda bulunuyor. Geçtiğimiz yıl içerisinde birçok kez Çinli heyetler, Afganistan’a ziyaret düzenledi.

Afganistan’da 2021 yılında cumhuriyet rejiminin yıkılmasının ardından Çin Dışişleri Bakanı
Wang Yi, Mart 2021’de Kabil’e ziyaret düzenledi.

Çin, cumhuriyet rejiminin devrilmesinin ve ABD’nin ülkeden güçlerini çekmesinin ardından
birçok yatırım ve proje aracılığıyla Afganistan’a giriyor. Çin’in bu hamlesi, Batı destekli Afgan
hükümetinin çöküşünü resmileştirerek Taliban’ın ülkede iktidara dönmesinin önünü açıyor.

Bu gelişmelerin ardından 30 Ocak 2024’te Pekin, Afganistan’a büyükelçi atadı ve bu
hamle uluslararası kamuoyunda “Taliban resmi olarak tanınıyor” algısını oluşturdu. Bunun
üzerine Çin Dışişleri Bakanlığı, diplomatik olarak atılan bu adımın Pekin’in Taliban’ı resmi
olarak tanıdığına işaret etmediğini belirten bir bildiri yayınladı ancak Batı tarafında her şey
ortadaydı.

Pekin’in bu hareketi, uluslararası arenada hükümeti için küresel olarak tanınma mücadelesi
veren Taliban için büyük bir diplomatik kazanç olarak görülüyor. Taliban, ülkede iktidarı ele
geçirdiğinden beri özellikle kadın hak ve özgürlüklerine kısıtlamalar ve yasaklar getirdiği için
uluslararası arenada izole kalmış durumda. Batı’nın Taliban’a uyguladığı yaptırımlar da
Afgan ekonomisi üzerinde büyük bir çöküşe sebep oldu.

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, 19 Şubat Pazartesi günü Doha’da
gerçekleştirilen toplantıya Taliban’ın davet edildiğini ancak kabul edilemez şartlar nedeniyle
bunun gerçekleşmediğini söyledi. Taliban’ın şartları; Afgan sivil toplum örgütleri üyelerinin
Doha ve Katar’daki görüşmelerden dışlanması ve Taliban’ın ülkenin meşru yöneticileri olarak tanınması.

ÇİN'İN AFGANİSTAN'DAKİ DERİN ÇIKARLARI

Afganistan’da Taliban yöneticilerinin dünyanın çoğu ülkesi tarafından dışlandığı bir zamanda,
Çin ve Taliban diyaloglarını geliştiriyor.

Çinli birkaç şirket, 2023 yılında Taliban ile birçok iş anlaşması imzaladı. Bunlardan en
önemlisi, ilk yılda tahmini yatırım değeri 150 milyon dolar olan ve sonraki üç yılda 540 milyon
dolara ulaşacak 25 yıllık bir petrol çıkarma sözleşmesi.

Pekin’in Taliban ile uzun yıllardır süren pragmatik ilişkisi, başta güvenlik olmak üzere birçok
ticari faaliyetinin sonucu. Afganistan, Çin’in doğrudan komşusu ve Pekin herhangi bir
güvenlik sorunu yaşamamak için Afganistan’ı iç işlerine müdahale ederek veya uluslararası arenadan izole ederek kızdırmayı göze alamayabilir. Çin için Taliban’ın uluslararası toplumdan izole edilmesi değil başka işlerle meşgul olması gerekiyor.

Çin aynı zamanda Uygur savaşçılarının ve ailelerinin Afganistan topraklarındaki varlığından
büyük endişe duyuyor. Pekin, gizli görüşmelerde bulunarak Taliban’dan Uygur tehdidini geri
püskürtmesini kontrol altına almasını istedi.

Taliban ise Afgan topraklarının hiçbir grup veya ülkeye karşı kullanılamayacağını vurguluyor. Bu aynı zamanda Çin için bir güvence anlamına geliyor. ABD’nin Afganistan’daki fiili varlığının sona ermesi de bir başarı olarak görülüyor.

LİTYUM VE ALTIN MADENLERİ

ABD, 2021 yılında Taliban’ın iktidarı ele geçirmesinden ve Batı destekli iktidarın
devrilmesinden sonra Afganistan’ı tamamen terk etti. ABD’nin fiili olarak ülkeden
çıkmasından sonra bu boşluğu doldurabilecek iki ülke aklımıza geliyor. Çin ve Rusya.

Taliban’ın iktidara gelmesinden sonra Çinli üst düzey yetkililerin sıklıkla Afganistan’a ziyaret
gerçekleştirmesi de boşuna değil.

Afganistan’ın Gazni vilayeti Maden ve Petrol Dairesi Müdürü Mevlevi Hazret Yusuf, iki büyük
Çinli şirketin vilayetteki lityum ve altın madenlerinin işletmesine talip olduğunu açıkladı. Bu
açıklama, uluslararası kamuoyunda endişe verici olsa da şaşırtıcı değil.

Taliban yetkilileri, vilayette bulunan 25 madenin aktif olarak üretimde bulunduğunu
belirtirken, son 1 yıl içerisinde mermer, sülfür, taş kömürü ve birçok farklı değerli taşların
bulunduğu 18 yeni maden sahasının tespit edildiğini duyurdu. Ülkelerine yatırım çekmek
isteyen Taliban yetkilileri, bir anlamda Çin’e mesaj gönderdi.

Yetkililer, açıklamadan sonra Çinli iki şirketin Navur ilçesindeki lityum ve Mukur ilçesindeki
altın madenlerinin işletilmesi için kendileri ile iletişimde olduklarını bildirdi. Bu yatırımların
gerçekleşmesi Taliban için ekonomik, Çin için ekonominin yanında dış politikada prestij
anlamı taşıyor.

Afganistan lityum, altın ve diğer nadir metaller açısından dünyanın en zengin rezervlerine
sahip ülke konumunda bulunuyor ancak ülkede uzun yıllar süren çatışmalar ülkedeki birçok
ekonomik alanı olumsuz etkilediği gibi maden alanında da gelişmenin önüne geçti.

Taliban, ülkedeki ekonomik krizle mücadele etmek için yabancı yatırımcıları özellikle maden
alanlarında yatırım yapmak amacıyla ülkeye davet ederken, Çin ve Rus firmaları da
Afganistan madenlerine yatırım yapmaya en hevesli ülkeler olarak öne çıkıyor.

Çinli şirket CAPEIC, Taliban yönetimi ile Amu Nehri çevresinde petrol arama ve çıkarma
konusunda 25 yıl sürecek ve Afganistan ekonomisine büyük katkı sağlayacak bir anlaşma
için sözleşme imzaladılar.

İmza töreninde Taliban’ın Maden ve Petrol Bakan Vekili Şehabeddin Dilaver ve Çin’in Kabil
Büyükelçisi Wang Yu, bu anlaşmanın Afganistan ekonomisini ve iki ülke arasındaki ilişkileri
güçlendireceğini vurguladı.

Taliban yönetimi ayrıca kuzeydeki Badahşan vilayeti tarafından Çin’e açılan Vuhan
koridorunun aktif bir ticaret yoluna dönüşmesini istiyor ve bu konuda Pekin’den destek
bekliyor. Pekin’in ilerleyen dönemde bu konuda da önemli adımlar atması bekleniyor.

TALİBAN NE KAZANIYOR?

Batı’nın Afganistan’a uyguladığı yaptırımlar, ülke ekonomisini oldukça kötü etkiliyor. Ülkede
2024 yılında insani yardıma ihtiyaç duyan yaklaşık 24 milyon insan bulunuyor. İşsizlik ve
açlık da büyük sorunlar olarak öne çıkıyor.

Uluslararası Çalışma Örgütü, Taliban’ın iktidara gelmesinden sonra Afganistan’ın gayri safi
yurt içi hasılasında (GSYİH) yüzde 35’lik bir düşüş olduğunu açıkladı ve 2021 yılından bu
yana yaklaşık 900.000 kişi işsiz kalmış durumda.

Çeşitli krizlerle karşı karşıya kalan Taliban’ın uluslararası arenada güçlü ortaklara ihtiyacı
var. Çin, Rusya ve Hindistan ile güçlü ilişkiler kurmak isteyen Taliban yönetimi Pekin ile bir
nebze de olsa bunu başarmış görünüyor.

Taliban'ın Çin ile ilişkileri iyi durumda. Taliban, Rusya ve Hindistan’ın da yatırım amaçlı ülkeye
gelebileceğini düşünüyor. Bu konuda çok da haksız sayılmazlar.

Çin’in Afganistan Büyükelçisini resmi olarak tanıması sonrasında Çin’in Afgan işleriyle
ilgilenen özel elçisi Yue Xiaoyong, ABD’yi Afganistan’ın dondurulan 7 milyar dolarlık
denizaşırı varlıklarını iade etmeye ve uyguladığı tek taraflı yaptırımların hepsini kaldırmaya
davet etti.

Çin’in, Afganistan’ın uluslararası normları uygulaması ve kadın haklarını koruma çağrılarına
ve diğer taleplere de yanıt vermesi gerektiğini belirten Yue; bu sorunların çözümünün diyalog
kurmaktan geçtiğine inandığını söyledi. Yue aynı zamanda ABD’nin Afganistan için kurduğu
3.5 milyar dolarlık yardım fonunun ülkeyi kalkındırmak için yeterli olmadığını vurguladı.

Bu konuların Çin tarafından gündeme getirilmesi Taliban için oldukça değerli bir kazanç
olarak öne çıkıyor.

Taliban’ın, ABD’nin ve Batı’nın gerçek rakiplerinden biri olarak öne çıkan Çin ile işbirliğine ne
kadar süre devam edeceği ilişkilerin hangi yönde ilerleyeceği zaman içerisinde daha da
netleşecek.

ABD’li önemli siyasi figürler, özellikle yaklaşan başkanlık seçimlerinin Cumhuriyetçi adayı
Donald Trump’ın Çin’in Afganistan’daki etkisi konusunda oldukça endişeli olduğunu ve
başkanlık seçimlerini kazandığı takdirde bu bölgeye tekrardan ağırlık verme olasılığının
yüksek olduğunu belirtiyor.