Kuşaklar arası farklar emlak sektörünü bitirecek mi?

Dünya genelinde nüfus artış hızı Z kuşağının artmasıyla birlikte de değerlendiriliyor. Uzmanlar, kuşaklar arası çatışmaları sektörler bazında değerlendirirken, X ve Z kuşağı arasındaki görüş ve düşünce yönündeki farklılar, satın alma alışkanlıkları göz önünde bulundurarak özellikle emlak sektöründe yaşanacak muhtemel zorlukları değerlendirdi. X kuşağı evlerini satamayacak mı? Kuşaklar arası farklar emlak sektörünü bitirecek mi?

Arizona Üniversitesi’nin yaptığı yeni bir araştırmaya göre, Amerika’daki milyonlarca evin, günümüz ile 2040 arasında satılamaz hale gelebileceği ya da satıldığı zaman kıdemli yurttaş sahiplerine büyük zararlar getirebileceği sonucuna ulaşıldı. 

X kuşağı, 1965 ile 1980 arasında doğanlara denirken, milenyum nesli 1981 ile 1997 arasında doğanlara, Z Kuşağı ise 1998 ile 2015 arasında dünyaya gelenlere deniyor.

Arizona Üniversitesi Mimarlık, Şehir ve Peyzaj Planlama bölümünde şehir planlama ve gayrimenkul gelişimi profesörü olan Arthur C. Nelson, bu hafta Journal of Comparative Urban Land and Policy bülteninde yayımlanan makalesinde tahminini “Yaşlıların Büyük Açığa Satışı” şeklinde adlandırıyor.

Söz konusu araştırmanın sonuçlarına göre, 1946 ile 1964 arasında doğan ve X Kuşağı üyesi olan pek çok insanın; çocukları belli bir yaştan sonra evi terk edince veya yalnız kalınca evlerini satmakta zorlanacağı tahmin ediliyor. Sorun şu; milenyum neslinin ve Z Kuşağı’nın milyonlarca üyesinde, bu evleri satın alacak para olmayabilir veya bu kişiler o evleri istemeyebilir; şehrin kenar mahalleleri yerine yürünebilir mahallelerde daha ufak evleri tercih edebilirler.

X ve Z kuşağının alışkanlıkları ve tüketim yönelimlerine ilişkin yeni nesillerin ev alma davranışlarında meydana gelen değişimin, 2040 itibarıyla 15 milyon kadar yüksek bir sayıya çıkan ev fazlalığıyla sonuçlanabileceği tahmin ediliyor. Ev sahipleri ise evlerini aldıkları miktarın çok altında satacak; tabi satabilirlerse. Çalışma, yaşlıların çoğunun evlerini satabileceğini fakat bunun; daha ufak, uzak ve yavaş büyüyen ya da hiç büyümeyen pazarlarda özellikle zorlaşacağını söylüyor.