AB üyelik görüşmelerinin devamı için şartlar açıklandı

Türkiye, geçtiğimiz günlerde İsveç’in NATO’ya katılımına “AB üyelik görüşmelerine devam” şartı koyarak onay vermişti. Yaklaşık 10 gün önce gelen bu onaydan itibaren, Türkiye’nin AB’ye üyeliği ve vize serbestisi konuları yeniden gündeme geldi. Geçtiğimiz perşembe günü gerçekleşen AB Dışişleri Konseyi toplantısında da ele alınan Türkiye-AB ilişkileri konusunda en önemli problemin Kıbrıs olduğuna dikkat çekildi.

Türkiye, 1987 yılında Avrupa Birliği’nin atası olan Avrupa Ekonomik Topluluğu’na girmek için resmî başvuruda bulunmuştu.

AB, 1999 yılında Türkiye’nin üyeliğe uygun olduğuna karar vermiş, erişim görüşmeleri 2005 yılında başlamıştı.

Brüksel; 2018’de Türkiye’de insan hakları, yargı bağımsızlığı ve demokratik kurumlar gibi üyelik için asli öneme sahip unsurların kaybolduğunu öne sürerek görüşmeleri durdurma kararı aldı.

Üyelik görüşmeleri durmuş olsa da Ankara-Brüksel ilişkileri 2018’den bu yana çoğunlukla olumlu düzeyde seyretti, çeşitli konularda iş birliğine gidildi.

Devam eden süreçte, Türkiye ile Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) arasında Doğu Akdeniz’de yaşanan gerginlikler ile Kıbrıs sorunu; Ankara-Brüksel hattındaki en büyük sorunlar olarak kaldı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, İsveç’in NATO başvurusunu onaylama koşuluna bağladığı AB üyelik görüşmelerinin ardından bu sorunlar yeniden gündeme geldi.

NATO başvurusundaki Türkiye engeli kaldırılan Stockholm, Ankara’ya AB yolunda destek olacağını açıklamıştı.

AB liderleri, İsveç'in NATO üyelik süreci ile Türkiye'nin AB üyelik sürecinin ayrı süreçler  olduğunu, birlikte değerlendirilmeyeceklerini açıklamışlardı.

KİLİDİN ANAHTARI AKDENİZ’DE

20 Temmuz Perşembe günü gerçekleştirilen AB Dışişleri Konseyi toplantısında, Türkiye-AB ilişkileri değerlendirildi.

Üye ülkelerin dışişleri bakanlarının katılımıyla gerçekleşen toplantıda, Türkiye ile ortaklığın ve ilişkilerin geliştirilmesinin gerekliliğine değinildi. Türkiye, 2021’den beri ilk defa bu toplantı kapsamında resmî olarak gündeme getirildi.

AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell; Türkiye-AB ilişkilerinin karşılıklı çıkar barındırdığını, ortak çalışmaların geliştirilmesinde Kıbrıs meselesinin BM kararlarına uygun olarak çözülmesinin hayati bir öneme sahip olduğunu aktardı.

Toplantıdan sonra düzenlenen basın toplantısında konuşan Borrell; konunun çift yönlü olduğunu, Brüksel’in Ankara’dan beklentileri olduğu gibi Ankara’nın da Brüksel’den beklentileri olduğunu dile getirdi.

Borrell’in açıklamasında, “Masada birçok konu var. Türkiye, Gümrük Birliği anlaşmasının güncellenmesini istediğini söyledi. Bir de vize serbestliği var. Bunlar Türkiye'nin yakın gelecekte gündeme getirmek istediği iki önemli konu. Biz, Doğu Akdeniz'de gerginliğin kalıcı şekilde düşmesini umut ediyoruz. Ayrıca daha önce BM tarafından kabul edilen anlaşmalar uyarınca Kıbrıs müzakerelerinin yeniden başlaması için ciddi çabalar bulunuyor” ifadeleri yer aldı.

Bu ifadelerden, vize serbestisi ve Gümrük Birliği anlaşmasının yenilenmesinde ön koşulun Yunanistan ve GKRY ile olan sorunların çözülmesi gerektiği anlaşılıyor.

Kıbrıs meselesi ile ilgili Euractiv’den Aurélie Pugnet’ye konuşan GKRY’li bir resmî görevli, Kıbrıs sorununun çözümü için gerçekleştirilecek görüşmelerin “iki taraf için de kârlı” olacağını söyledi.

İsmi verilmeyen görevli, “Ankara'nın Kıbrıs sorununda atacağı yapıcı adımlar, BM öncülüğündeki müzakerelerin yeniden başlaması ve ilerlemesine paralel olarak; kademeli ve her iki tarafın da yararına olacak bir paket şeklinde Türkiye'ye yönelik çeşitli açılımları değerlendirmemizi sağlayacak ve böylece bir kazan-kazan durumu yaratacaktır” dedi.

Görevli, diyaloğun başlatılması için özel elçi atanacağını da açıkladı.

Ancak Kıbrıs sorununa çözüm bulunduğu ve Doğu Akdeniz’de Atina ile anlaşıldığı takdirde dahi, AB’nin üyelik görüşmelerine devam edip etmeyeceği bilinmiyor.

18 Temmuz’da, AB Parlamentosu’nun Dış İlişkiler Komitesi; Türkiye’nin tam üyelik başvurusunun “güncel koşullarda” diriltilemeyeceğini söylemişti.

AB’nin Türkiye raportörü Nacho Sanchez Amor, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “Üyelik görüşmelerinin yeniden başlatılması, jeopolitik pazarlıkların bir sonucu olarak değil, Türk yetkililerin temel özgürlükler ve hukukun üstünlüğü alanındaki sürekli gerilemeyi durdurmak için gerçek bir ilgi göstermesiyle gerçekleşecektir. Eğer Türk hükûmeti bu konuda samimiyse, bunu somut reformlar ve eylemlerle göstermelidir” dedi.

Komite’nin AP’de oylamaya sunacağı rapor, AB-Türkiye ilişkilerinde "paralel ve gerçekçi bir çerçeve" oluşturulması ve çıkmaza son verilmesi çağrılarında bulunuyor.

TÜRKİYE, AB’YE GİREBİLİR Mİ?

Kıbrıs sorununun çözülmesi ve Doğu Akdeniz’deki anlaşmazlıkların giderilmesi, AB yolunu kesin olarak açmıyor. Brüksel’in Türkiye’den beklediği insan haklarına saygı, hukukun üstünlüğü gibi konular ile ekonomi ve göç krizi bu konuda büyük sorunlar teşkil ediyor.

AB Konseyi, 2022’nin sonunda yayımladığı bir raporda, Türkiye’de demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğünün altının kazındığına ve bu durumun tam üyeliğin önünü kapadığına değinildi.

Aynı raporda, Brüksel; Türkiye’deki pazar ekonomisinin işleyişiyle ilgili “derin endişe” belirtiyor. Konsey ayrıca, AB-Türkiye Gümrük Birliği Anlaşması’nın uygulanmasıyla ilgili de çağrılarda bulunuyor.

Raporda, Türkiye’nin yasa dışı göçün de önünü alması gerektiğine değiniliyor. Ancak raporda bahsedilmiyor olsa da Türkiye’de bulunan geçici koruma statüsündeki kişilerin fazlalığının da AB tarafından olumsuz olarak niteleneceği açıktır. Bu, Brüksel-Ankara arasındaki göç konulu anlaşmalardan da çıkarılabilir.

Her ne kadar ikincil sorunlar olsa da en büyük problem Kıbrıs sorunu olarak geçiyor. Kıbrıs sorununun çözülmesi, piyasa ekonomisinin rayına oturtulması ve hukuki beklentilerin karşılanması hâlinde üyelik yolunda ciddi mesafe katedilmesi mümkün görünüyor.