Pasifikte güç kayması: Yeni Zelanda bölgedeki rolünü yeniden değerlendiriyor
Pasifik ülkelerine en fazla yardımı yapan Yeni Zelanda’nın bölgedeki angajmanı, Çin’in artan etkisi ile azalıyor. Pekin’e karşı sert tavır almadığı için eleştirilen Başbakan Ardern ise karşılıklı çıkarlar doğrultusunda Çin ile çalışmanın gerekliliğini vurguladı.
Yeni Zelanda Başbakanı Jacinda Ardern, BBC’ye verdiği özel röportajda Çin ile ikili ilişkilerini değerlendirdi. Çin’in bölgedeki iddialı tavrının farkında olduğunu belirten Ardern, Yeni Zelanda’nın “doğal karşılıklı çıkar” alanlarında Çin ile çalışmasının gerekli olduğunu söyledi.
Ardern, Çin ile Solomon Adaları arasındaki güvenlik anlaşmasının hayal kırıklığı yarattığını vurgulayarak, “Avustralya ve Yeni Zelanda, son zamanlarda yaşanan karışıklıklar sırasında Solomonların destek çağrısına kulak verdi. Ayrıca, herhangi bir ihtiyaç olması durumunda yardım ve destek için orada olduğumuzu vurguladık. Çin ile böyle bir anlaşma yapılmasını gerektirecek bir boşluk var mıydı?” ifadelerini kullandı. Ayrıca hâlihazırda Pacific Island Forum üyeleri tarafından imzalanan ve “Bikewata” adı verilen bir anlaşmanın var olduğunu hatırlattı.
Diğer yandan, Çin’in Pasifik’teki etkisini önlemek için Avustralya, ABD ve İngiltere arasında yapılan AUKUS anlaşmasına henüz katılmayı düşünmediklerini belirtti. İttifaka katılmanın Yeni Zelanda’nın yararına olacağını bildiğini söyleyen Ardern, “ABD’den bölgemizin ekonomik yapısıyla ilgilenmesini istedik. Bu sadece savunma ve güvenlik düzenlemeleriyle ilgili olmayacak. Aynı zamanda bölgenin bir bütün olarak refahıyla ilgili olmalı ve bu bölgede ABD’den bir yanıt görmeye başlıyorsunuz” şeklinde konuştu.
“ÇİN BİZİM İÇİN ÇOK ÖNEMLİ BİR TİCARET ORTAĞI”
Yeni Zelanda, bölgedeki diğer güçlerin aksine Çin’e karşı daha sert bir tavır almadığı için eleştiriliyor. Başbakan Ardern ise iki ülke arasındaki ilişkiyi savunarak, “Çin bizim için çok önemli bir ticaret ortağı. Aynı zamanda bizim için olgun bir ilişki. Birlikte çalışabileceğimiz alanlar olduğunda bunu yapacağız. Ancak her zaman hemfikir olmayacağımız alanlar her zaman olacaktır. Pozisyonumuz konusunda çok açık ve netiz” dedi.
Çin medyası Global Times’da yayınlanan bir haberde, Çin ve Yeni Zelanda arasındaki Serbest Ticaret Anlaşmasının (FTA) Yükseltme Protokolünün uygulamaya konulduğu kaydedildi. 7 Nisan tarihli haberde, “Yalnızca ikili ekonomik ve ticari iş birliğinin daha da genişletilmesine yardımcı olmakla kalmayacak, aynı zamanda bölgesel ve küresel düzeyde olumlu bir ivme kazandıracak” ifadeleri yer aldı.
Böylelikle iki ülke arasındaki ticaretin kapsamı genişletilerek kolaylaştırılacak. Buna örnek olarak Çin, 10 yıl boyunca Yeni Zelanda'dan ithal edilen 12 kereste ve kağıt ürününe yönelik tarifeleri kaldırmayı kabul ederken, Yeni Zelanda'nın Çin'e yaptığı tüm süt ürünleri ihracatı 2024 yılına kadar gümrük vergisinden muaf tutulacak.
Başbakan Ardern, geçen yıl mayıs ayında düzenlenen Çin Ticaret Zirvesi’nde yaptığı bir açıklamasında Çin’in Uygur Türklerine yönelik politikaları konusunda, “Çin ile Yeni Zelanda’nın üzerinde anlaşamayacağı birçok konu olduğunu kabul etmeliyiz” ifadelerini kullanmıştı. Pekin yönetiminin Uygurlara karşı şiddeti konusunda tepkisiz kalmakla suçlanan Ardern, Sincan’da yaşananların Çin’in iç meselesi olduğunu ve Yeni Zelanda’nın karışmaması gerektiğini söylediği için eleştirilmişti.
Geçen hafta çarşamba günü Yeni Zelanda Yüksek Mahkemesi’nin verdiği karar da insan hakları aktivistleri tarafından tepki topladı. Mahkeme, tüm itirazlara rağmen 2009 yılında Şangay’da genç bir kadını öldürmekle suçlanan Kyung Yup Kim’in Çin’e iadesine karar verdi. Soruşturması süren Kim’in Çin’e gönderilmesi halinde Yeni Zelanda’nın Çin’e ilk mahkum iadesi olacak.
Yeni Zelanda, 2011 yılında ilk iade talebini aldıktan sonra, Kim'i Çin'e iade etmeyi reddetmişti. Ancak hükümet 2015 yılında fikrini değiştirdi ve Pekin'den adil yargılama güvencesi alındığı belirtti. Yeni Zelanda’daki avukatlar ise Kim’in Çin’de şiddet ve baskı görebileceği konusunda endişeli olduklarını dile getirdi.
YENİ ZELANDA BÖLGEDE DENGE ARIYOR
Yeni Zelanda Savunma Bakanı Peeni Henare, Başbakan Ardern ve hükümete yönelik Çin eleştirilerine yanıt olarak, Pasifik ülkelerine “doğru sinyalleri” gönderme gereğini vurguladı.
Uzmanlar, Çin tehdidine karşı aşırı tepki vermenin Yeni Zelanda'nın bölgedeki etkisine zarar verebileceğini belirtiyor. Canterbury Üniversitesi'nden Steven Ratuva, “Bir tehlike var çünkü bu, askeri gerilimin tırmandığı bir durum yaratıyor. Bu akıllı siyaset yapma meselesi, çünkü bazen başka bir gücün bölgeye girmesini engellemeye çalıştığınızda, aslında sorunu tırmandırıyorsunuz” şeklinde Yeni Zelanda’nın politikasını yorumladı.
Diğer yandan, Çin’in Pasifik ülkeleriyle ilişkisini geliştirmesinin de Yeni Zelanda’nın Pekin’e göz yummasında etkili olduğu düşünülüyor. Lowy Enstitüsü'ne göre Çin, 2006 ve 2020 yılları arasında Pasifik ülkelerine yaklaşık 3 milyar dolar yardım sağladı ve şu anda Pasifik için en büyük ihracat pazarı konumunda.
Pasifik'teki güç dinamiği Çin'in artan varlığıyla önemli ölçüde değişti. Yeni Zelanda uzun yıllardır Pasifik ülkelerine en fazla yardımı sağlayan ülke ve dış yardımının yüzde 60’ı bölgeye gidiyor. Ancak yine de bölgedeki angajmanının azaldığı belirtiliyor.
Pasifik uzmanları ise Yeni Zelanda’nın bölgedeki gücünü sürdürmesi için Çin ile rekabet etmemesi ve bölgede daha bağımsız bir yaklaşım benimsemesi gerektiği üzerinde duruyor.