Türkiye'de koronavirüse karşı gıdanın önemi

Türkiye’de koronavirüs vakalarının görülmeye başlanmasının ardından hayatın her alanına yönelik tedbirler konuşulmaya başlandı. Bunların en başında da gıda geliyor..

Koronavirüs (Covid-19) dünya genelinde tüm ülkelerin adeta birinci meselesi haline gelmişken bir yandan tedavi ve karantina süreci yürütülürken diğer taraftan vatandaşların gıda güvenliğinin sağlanması için de tedbirler alınıyor.

Bugünkü köşe yazısında bu konuya değinen Ali Ekber Yıldırım konunun iki boyutu olduğuna değindi. Yıldırım, “Birincisi, koronavirüsün tarım ve gıda ürünleri ile bulaşıp bulaşmadığı. Diğer boyutu ise ülkelerin aldıkları önlemler çerçevesinde sınırların kapatılması, ulaşımın engellenmesi, bazı ülkelerde sokağa çıkma yasağına kadar varan önlemlerin tarım ve gıda üretimini, tüketimini nasıl etkileyeceğidir.

Salgının en etkili olduğu Avrupa Birliği ve Çin başta olmak üzere, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ile Dünya Sağlık Örgütü kaynaklarının tamamı, gıda tüketimi ile koronavirüsün bulaştığına dair bir kanıt olmadığı konusunda hemfikir.

Tarımsal üretim ve gıda güvenliği konusunda ise farklı görüşler var. Ancak gerçek olan şu ki, bu salgın bir kez daha tarım ve gıdanın önemini gösterdi. Daha da önemlisi kendi kendine yeterliliğin önemi bir kez daha kanıtlanmış oldu.” tespitinde bulundu

AVRUPA’DAN TARIMA DESTEK

Koronavirüsün en yaygın olduğu bölge konumuna gelen Avrupa Birliği’nde (AB) tarımsal üretim ve gıda ihtiyacının karşılanması için ek destekler gündemde. İtalya Tarım Bakanı Teresa Bellanova, Avrupa Komisyonu’ndan koronavirüs nedeniyle zor durumda kalan çiftçiler için Ortak Tarım Politikası’nın idari prosedürlerinin ertelenmesini istedi. Komisyon bu talebe olumlu yanıt verdi.

TÜRKİYE NE DURUMDA

Genel olarak, bilim Kurulu öncülüğünde süreci iyi yöneten Türkiye’nin tarım ve gıda konusunda ise Türkiye’nin virüsün başladığı Çin›den tarım ve gıda ürünü ithalatı çok sınırlı. Bu nedenle Çin kaynaklı bir sorun yaşanması beklenmiyor. AB, Türkiye’nin dış ticaretinde çok önemli bir pazar hem ithalat hem de ihracat açısından. Koronavirüsün şu anda en etkili olduğu İtalya ve İspanya birçok üründe Türkiye’nin en ciddi rakipleri. İtalya ve İspanya› dan ürün tedariki yapamayan ülkeler Türkiye›ye yöneliyor. Fakat Türkiye’nin buna hazırlıklı olduğunu söylemek mümkün değil.

TÜRKİYE’NİN TARIM POTANSİYELİ

Türkiye’nin yüzölçümü 78 milyon hektardır. Konum gereği tarıma elverişli topraklara sahip olan, Türkiye’de yapılan tarımsal faaliyetler oldukça düşüktür. Günümüz koşullarında elde edilen verilere göre 78 milyon hektar alanın 16 milyon hektar alanında bahçe bitkileri üretimi, 4 milyon hektar alanında meyve ve sebze yetiştiriciliği, 4 milyon hektar alan ise nadas alanı olarak bırakılmaktadır.

Sulu tarım yapılan alan hedefi 8,5 milyon hektar olup, toplam tarımsal üretim yapılan alanların 1/3' ü kadardır. Hedeflenen alanın 6 milyon hektarında sulu tarım yapılabiliyorken, 2,5 milyon hektarı sulamaya açılmamış durumdadır. Bu alanlar ile ilgili çalışmalar devam etmekte ve her geçen gün Türkiye’nin tarım alanları büyümektedir.

KORONAVİRÜS TÜRKİYE’DEKİ GIDA SEKTÖRÜNE NASIL BİR ETKİ YAPABİLİR?

Virüsün etkisiyle ürün tedarik zincirinde değişiklikler olacağını belirtiliyor. Özellikle büyükşehirlerde marketten alışverişten ziyade eve teslim tercih edilmeye başlanacak. Mevsimlik işçilerin çalışma ve ulaşım koşulları düşünüldüğünde bu konuda da sıkıntılar yaşanması kuvvetle muhtemel gözüküyor.

Türkiye’nin dışa bağımlı olduğu ve ithal etmek zorunda kaldığı yem hammedeleri, yağlı tohumlar ve diğer ürün ve mamullerde ithalatla ilgili Avrupa kaynaklı sorunlar yaşanabilir. Bu konuyla ilgili bir diğer sorun ise yükselen döviz fiyatlarının ithal ürünlerde fiyat artışlarına neden olacak olması.

Kısacası özelde Türkiye genelde ise dünya büyük sıkıntılarla ve felaketlerle karşı karşıya. Bu süreci atlatmak için birçok ihtiyaçtan fedakarlık edilebilirken gıdadan fedakarlık söz konusu değil. Bilhassa sağlıklı beslenmenin daha da öneminin artacağı bir döneme doğru ilerlerken. Bu bilinçle hareket ederek tarım ve gıdanın önemini daha iyi kavrayarak buna uygun üretim ve tüketim modellerinin geliştirilmesi her şey bittikten sonra en önemli meselemizden biri olmalıdır.