The end of road for Benjamin Netanyahu

İsrail’de 2’inci kez yapılan seçimlerde de sonuç alınmamasının ardından 2 Mart 2020 tarihinde tekrardan seçimlere gidilmesi kararı alınmıştı. Hükümet krizi devam ederken 21 Kasım’da İsrail Başsavcısı Avichai Mandelblit’in, Başbakan Binyamin Netanyahu’nun yargılanması yönünde açıklamada bulunması yeni bir siyasi belirsizliği yol açtı.

2016 yılında polisin, Netanyahu hakkındaki iddialarla ilgili soruşturmaya başlaması İsrail siyasetinde ilk defa görevdeki bir başkanın yargı önüne çıkarılmasının yolunu açmıştı. Polisin ilk adımı atması ve Başsavcı Mandelbilit’in başkanın yargılanabileceği yönünde açıklamalarda bulunması 3’üncü defa seçimlere gidecek olan İsrail’de ne gibi siyasi değişimlere neden olacaktır? Netanyahu’nun önderliğindeki Likud partisinde yaşanabilecek değişimler nelerdir?

 İsrail Başsavcısı Avichai Mandelblit

 

NETANYAHU’NUN SİYASİ ÇIKMAZI “YOLUN SONU KODES”

Yirmi beş yıldan uzun süredir aktif siyasetçi olan ve İsrail’de Siyonist-sağ ideolojisinin bayrağını taşıyan Netanyahu’nun siyasi kariyeri bir dönüm noktası ile karşı karşıya. Yargılanması yönündeki kararlara siyasi kariyeri tehlikeye giren Netanyahu, hakkında açılan beş soruşturma dosyasından üçü nedeniyle mahkeme karşısına çıkacak. Netanyahu, rüşvet, görevi kötüye kullanma ve yolsuzluk suçlamalarıyla yargılanacak.

Yolsuzluk, görevi kötüye kullanma ve rüşvet soruşturması kapsamında Netanyahu’ya yönlendirilen suçlamaların dosyasında, “Bezeq” isimli telekomünikasyon şirketinin sahibi Shaul Elovitch, İsrailli Hollywood film yapımcısı Arnon Milchan, Avustralyalı milyarder James Packer ve Yedioth Ahronoth gazetesinin sahibi Arnon Mozes’in de isimleri geçiyor. Suçlamalar arasında en dikkat çekeni ise Netanyahu’nun “Bezeq” adlı telekomünikasyon şirketinin bünyesinde barındırdığı “Walla News” adlı internet sitesinde, kendisi ve ailesi lehine haberler yapılması karşılığında şirkete 276 milyon dolar değerinde mali imtiyaz sağlamasıdır. Diğer taraftan rüşvet ve görevi kötüye kullanma kapsamında ele alınan dosyada ise Netenyahu’nun siyasi fayda karşılığında hediye adı altında İsrailli Hollywood film yapımcısı Arnon Milchan ve Avustralyalı milyarder James Packer’dan 283 bin dolar değerinde şampanya, puro, mücevher ve uçak bileti aldığı iddia ediliyor. Ayrıca, Arnon Mozes’in sahip olduğu gazetenin yayın politikasının Likud partisinin lehine olacak şekilde değiştirmesi karşılığında, gazetenin rakibi olan İsrael Hayom gazetesinin rekabet gücünü azaltmaya yönelik yasal düzenlemelerin hükümet tarafından geçirilmesi konusunda anlaşıldığı sunulan dosyada yer alıyor. 

“Bezeq” isimli telekomünikasyon şirketinin sahibi Shaul Elovitch

 

YARGILAMADAN KAÇMANIN YOLLARI

Yargılama sürecinde Netanyahu suçlu bulunursa 10 yıla varan hapis cezasına çarptırılacak. Netanyahu siyasi kariyerini bitirecek bu tür bir sonuçla karşı karşıya kalmamak için yargılamalardan kaçmak adına manevralar yaptı. Hakim karşısına çıkmamak için Netanyahu’nun önünde iki seçenek bulunuyor. Bunlardan birisi meclise dokunulmazlık talebiyle başvurmak. Fakat İsrail’de yapılan iki seçim sonucunda hükümetin kurulamamasından dolayı dokunulmazlık talebinin sonuca bağlanacağı İçişleri Komisyonu oluşturulamıyor. Bu durumda da Netanyahu’nun baş vurabileceği tek bir seçenek mevcut. O da 2 Mart 2020’de yapılacak seçimlerde çoğunluğu elde ederek dokunulmazlık talebini onaylamak.

Yapılan kamuoyu araştırmalarına göre Netanyahu’nun önderliğindeki Likud partisinin 2020’dea yapılacak olan seçimlerde çoğunluğu elde edebileceği ön görülmüyor. Nitekim 9 Nisan 2019’da yapılan seçimlerde Likud 120 sandalyelik İsrail parlamentosu Knesset’te 35 sandalye alırken 17 Eylül 2019’da yapılan seçimlerde de 32 sandalye alabilmişti. Dolayısıyla Netanyahu’nun yargılama yolunu kapatmaya yönelik tüm umutları suya düşmüş oluyor. Zira Netanyahu, son iki seçimlerde çoğunluğu sağlayamadı aksine koalisyon hükümetini de kurmayı başaramadı. Bu durum, Netanyahu’nun seçimlerde koalisyon kurabilecek çoğunluğu elde ederek dokunulmazlığa erişme ihtimalini de zayıflatıyor

Diğer taraftan 21 Kasım’da Likud’un önderliğindeki Netanyahu’nun yargılanmasının önünün açılması Likud içerisinde lider değişimi taleplerinin de artmasına sebep oldu.

NETANYAHU’YA MUHALİF OLAN İSİMLER

Netanyahu hakkındaki suçlamalar ve ülkedeki siyasi tıkanıklık, İsrail sağ-siyonist siyasetin en büyük parçasını oluşturan Likud partisinde de yeni lider arayışlarına yol açtı.

21 Kasım’da Netanyahu için yargılama yolunun görünmesiyle birlikte partideki liderlik için ilk meydan okuma Netanyahu’nun siyasete kazandırdığı Gideon Sa’ar’dan geldi. Bir diğer meydan okuma ise “Kingmaker” (iktidarı belirleyen) lakabı ile anılan Evimiz İsrail (Yisrael Beitein) partisinin lideri ve 2016-2018 yılları arasında Savunma Bakanlığı görevini yürütmüş olan Avigdor Lieberman’dan geldi.

1. Gideon Sa’ar

İsrail siyasetindekini milliyetçi tavırlarıyla sağlamlaştıran eski avukat-gazeteci Sa'ar, 2005 yılında 2005 yılında İsrail’in Gazze’den çekilmesine ve bağımsız Filistin devleti fikrine kökten karşı olmasıyla dikkat çekiyor. Netanyahu’ya yönelik yargılama sürecinin başlamasıyla birlikte başkanın parti ile ilişkisinin kesileceğini düşünen Sa'ar, Netanyahu’nun 2 Mart 2020 seçimleri öncesinde parti liderliğinden istifa etmesi gerektiği yönünde bir çıkış yaptı. Sa'ar’ı bu yöne iten neden ise yargılanma sürecinin başlamasıyla birlikte Likud’un 2 Mart seçimlerinde ciddi oranda kayıp yaşayacak olması ve iktidarda olmaya alışkın Likud partisi yöneticilerinin seçimlerde rakip Mavi Beyaz Hareketi karşısında bir hezimete uğramamak adına muhtemel bir lider/kan değişikliğine gidilmesi gerektiği inancı, Sa’ar’ı Netanyahu’nun yerini alma noktasında harekete geçiren sebeplerin arasında sayılabilir.

Gideon Sa’ar

 

Netanyahu’ya karşı sesini yükselten Sa’ar, 21 Aralık’ta gerçekleştirilecek ve Likud’un liderinin belirleneceği parti içi seçimler öncesinde geçmişte İsrail uçak sanayiinde işçi lideri olan ve Likud’a binlerce işçinin üye olmasını sağlayan Merkez Komite Başkanı Haim Katz gibi kritik bir ismi yanına çekti. Katz’ın Sa’ar’a destek sağlamasının dışında Netanyahu’nun 2 Mart seçimlerinde bir önceki seçimlere göre daha iyi bir sonuç elde etmesinin mümkün olmadığını gösteren anket sonuçları ve yapılan kamuoyu araştırmalarında İsraillilerin yüzde 50’sinden fazlasının Netanyahu’nun yargılama süreci nedeniyle başbakanlık koltuğundan istifa etmesi gerektiği görüşünde olması da Sa’ar’ın elini güçlendiren diğer faktörlerdir.

Sa’ar’ın destek görmesinin ve parti içerisindeki bu değişim motivasyonunun farkında olan Netanyahu, kendisine karşı yükselen muhalefeti engellemek amacıyla, parti içi başkanlık seçimlerinde etkili olabilecek 100 ismi ihraç ettirdiği iddia ediliyor.

2. “Kingmaker” Avigdor Lieberman

Avigdor Lieberman, Netanyahu’ya karşı yükselen bir diğer muhalefet bayrağını taşıyor. İsrail Evimiz partisini 1999 yılında kuran Lieberman, 1999 genel seçimlerinde İsrail parlamentosundan 4 koltuk kazandı. 2001-2002 yılları arasında Ariel Sharon yönetiminde Ulusal Altyapı Bakanlığı yapan Lieberman, 2003-2004 yılları arasında da Ulaştırma Bakanlığı yaptı.

2009 seçimlerinde gerçekleştirilen genel seçimlerde 15 koltuk kazanan Evimiz İsrail partisi, Likud’un kurduğu hükümete ortak oldu. Bunun neticesinde de 31 Mart 2009’da Lieberman Dışişleri Bakanlığı görevine getirildi. Fakat aynı yıl kara para aklama, rüşvet ve görevi kötüye kullanma suçlamalarıyla karşı karşıya kaldı. Tüm bu suçlamalar doğrulanırsa görevinden istifa edeceğini duyuran Lieberman, 2012 yılında Dışişleri Bakanlığı ve Başkan yardımcılığı görevlerinden istifa etti.

Evimiz İsrail (Yisrael Beitein) partisinin lideri “Kingmaker” Avigdor Lieberman

 

2013 yılında tüm suçlamalardan beraat eden Lieberman’a görevleri iade edildi. 2015 yılına kadar görevde olan Lieberman, koalisyon hükümetinden çıkmasının sonucunda tekrardan görevlerinden istifa ettiğini duyurdu.

Avigdor Lieberman, 2016 yılında tekrardan Netanyahu’nun önderliğindeki Likud ile koalisyon hükümeti kurma kararı aldı. İki parti arasında anlaşmaya dayalı olarak gerçekleştirilen koalisyonda, Lieberman Savunma Bakanlığı görevine getirildi. Fakar Lieberman’ın bu göre getirilmesi, açık sözlü konuşmalarından ve Filistinlilerle barışa karşı olmasının İsrail diplomasisine zarar verebilecek olmasından ötürü merkeziyetçiler tarafından tepkiyle karşılandı.

Lieberman 2016 yılında devir aldığı Savunma Bakanlığı görevini 2018 yılında Netanyahu’nun Hamas ile tekrardan ateşkes kararı almasının ardından bıraktı.

İSRAİL SİYASETİNDE NELER OLUR?

3’üncü defa sandığa gitme kararı alan İsrail’de siyasi belirsizlik devam ediyor. 9 Nisan 2019’da erken genel seçimlere giden İsrail’de Netanyahu’nun önderliğindeki Likud 120 sandalyelik parlamentondan 35 sandalye kazanırken Netanyahu’nun en büyük rakibi ve Benny Gantz önderliğinde 21 Şubat 2019’da kurulan Mavi ve Beyaz partisi de 35 sandalye almayı başardı.

Netanyahu’nun geçici başbakanlık yaptığı İsrail’de, tek başına hükümet kuracak çoğunluğa ulaşamayan ve sırasıyla hükümet kurma yetkisini alan iki büyük partinin liderinin (Netanyahu ve Benny Gantz) koalisyon görüşmelerinin başarısızlığa uğraması, hükümetsiz kalan ülkede 17 Eylül 2019’da ikinci kez sandığa gidilmesi anlamına gelecek şekilde yeniden erken seçim kararı alınmasına yol açtı. İlk seçimlerden sonra gerçekleştirilen koalisyon görüşmelerinin başarısızlığa uğramasının başlıca nedeni Liberman’ın Haredi (Ultra-Ortodoks) Yahudilere yönelik zorunlu askerlik muafiyetlerine son vermekte ısrar etmesidir.

İkinci defa 17 Eylül’de kurulan sandıklardan çıkan sonuçlarda Likud-Mavi ve Beyaz partilerinin sandalye sayılarında düşüş yaşandı. Likud 32 sandalye alırken Mavi ve Beyaz partisi ise 33 sandalye alabildi. Bu seçimlerde sürpriz çıkışı ise Evimiz İsrail partisi yaptı. 9 Nisan seçimlerinde 5 sandalye alan Kingmaker, 17 Eylül seçimlerinde 8 sandalye aldı ve ülke siyasetinin kaderinde söz sahibi oldu. Fakat ikinci seçimlerin sonunda da koalisyon hükümeti kurulamadı ve İsrail 2 Mart 2020 yılında üçüncü defa seçimlere gitme kararı aldı.

İsrail art arda üçüncü kez sandık başına giderken, Evimiz İsrail Partisi lideri “Kingmaker” Avigdor Lieberman, 17 Eylül seçimleri sonrası koalisyon görüşmelerinde sadece sağ partileri içine alan ve dar kapsamlı bir koalisyon hükümetinde yer almayacağında ısrar etti.  Böylelikle, Netanyahu’nun Likud’u ile aynı safta yer alan küçük Ultra-Ortodoks (aşırı dindar Yahudiler tarafından desteklenen) Şas ve Birleşik Tevrat partileri Lieberman tarafından oyun dışına itilmiş oldu.

Likud tarafında yer alan Şas ve Birleşik Tevrat partileri, yargılama sürecinin etkisiyle Netanyahu’ya yönelik olumsuz refleks geliştirmesi, siyaset sahnesinde henüz bir yılını doldurmamış olan Mavi Beyaz Hareketi’nin İsrail siyaseti içerisinde yakaladığı ivmeyi hızlandırabilir.  Zira Mavi Beyaz Hareketi, kurulduğu ilk günden beri sağ siyasetin karşısında ciddi bir muhalefet bloğu oluşturmayı başardı.

Benny Gantz’ın Likud ile koalisyon gerçekleştirmemesinin nedeni, Netanyahu’nun dokunulmazlık garantisi talebi olmuştu. Gantz’ın Netanyahu ile bir koalisyon hükümeti kurmaktan kaçınması, iyice zayıflayan Likud liderine önümüzdeki seçimlerle son darbeyi vurabileceği düşüncesinden ileri geliyor. Siyasi partisini kullanarak kendini koruma altına almaya çalışan Netanyahu, böylelikle Mavi Beyaz Hareketi’ne İsrail’in politik atmosferinde istemeden de olsa alan açmaya devam ediyor.

İsrail siyasetinde daha önceleri yargılanan ve hapis cezasına çarptırılan pek çok lider mevcut. Eski İsrail başbakanlarından Ehud Olmert, Kudüs belediye başkanı olduğu dönemde rüşvet suçundan dolayı 2014’te altı yıllık hapis cezasına çarptırılmış ve cezasının 16 ayını cezaevinde geçirmişti. İçişleri Bakanı Aryeh Deri de rüşvet aldığı gerekçesiyle hakim karşısına çıkmış ve 3 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı. Bu örnekler ışığında, Netanyahu’nun seçimlerde kendisine dokunulmazlık sağlayacak çoğunluğu elde edememesi, dolayısıyla yargılanmasının önüne geçememesi, hem siyasi kariyerinin büyük darbe yemesine ve partisinin rakipleri karşısında güç kaybetmesine hem de kriz içindeki İsrail siyasetinde dengelerin temelden değişmesine kapı aralayabilir.