Taliban heyeti İran’da
Geçtiğimiz günlerde ABD ile müzakere sürecini sonlandıran Taliban heyeti, Moskova’nın ardından İran’a gitti. Peki İran-Taliban ilişkileri geçmişten günümüze hangi süreçlerden geçti? İran, Taliban üzerinden neyi planlıyor?
İran haber kanalı Press TV’nin yaptığı bir habere göre, Katar’ın başkenti Doha’da yer alan Taliban’ın siyasi ofisinden yetkililer, İran’ın başkenti Tahran’a giderek Dışişleri yetkilileri ile bir görüşme gerçekleştirdi. Görüşmede, ABD-Taliban arasındaki müzakerelerin sonlandırılması, Taliban’ın hükümet ile yürüttüğü görüşmeler gibi konular ele alındı. ABD ile müzakerelerin durmasının ardından Moskova’ya giden Taliban heyeti, bu süreçte ikinci ziyaretini İran’a gerçekleştirdi ve son dönemde yaşanan gelişmeler hakkında bilgi verdi.
ABD Başkanı Donald Trump geçtiğimiz günlerde sosyal medya üzerinden yaptığı açıklama ile Taliban ile yürütülen müzakere sürecinin sonlandığını duyurmuştu. Afganistan’ın başkenti Kabil’de yaşanan bir saldırıda bir Amerikan askerinin hayatını kaybetmesini gerekçe gösteren ve bu saldırıdan Taliban’ı sorumlu tutan Trump, “Taliban ile imzalanması beklenen anlaşmanın çıkmaza girdiğini ve müzakerelerin öldüğünü” belirtmişti. Ayrıca Camp David’de Afganistan Cumhurbaşkanı Eşref Gani ve Taliban Başkanları ile yapacağı görüşmeyi iptal ettiğini duyuran Trump, 11 Eylül’ün yıl dönümünde, “Taliban her ne sebeple olursa olsun eğer ülkemize geri gelirse, onların olduğu yere gider ve ABD’nin daha önce hiç kullanmadığı kadar güç kullanırız. Nükleer güçten bahsetmiyorum bile” şeklinde çok sert açıklamalarda bulunmuştu. Bu gelişmeler yaşanırken, Taliban sözcüsü, Afganistan hükümeti ile müzakerelerin devam edeceğini ve 23 Eylül’de bir görüşme gerçekleştireceklerini açıklamıştı.
İran-Taliban ilişkileri
İran ile Taliban arasındaki ilişkilerin tarihine baktığımızda, dönemin koşullarına göre yürütlen politikaların da farklı bir hale geldiğini görmekteyiz. Sovyet işgali döneminde Afganistan ile ilgilenmeyen ve Irak ile girdiği savaşa yoğunlaşan İran, Sovyetlerin bölgeden çekilmesi ve 1994 yılında Taliban’ın oluşması ile Afganistan’da yaşanan meseleler ile yakından ilgilenmeye başladı. Taliban’a ideolojik düşman olarak bakan İran, 1990’lı yılların ortalarından itibaren Taliban ile birçok konuda sorunlar yaşadı. Afganistan ile 600 kilometre sınırı bulunması, bölgede yaşanan uyuşturucu ve silah kaçakçılığı, her geçen gün büyüyen mülteci sorunları, sınırdaki güvenliğin yetersiz hale gelmesi, Taliban’ın ideolojisi ve faaliyetleri ile oluşturmuş olduğu tehdit gibi faktörler nedeniyle İran, Taliban ile mücadele etmek zorunda kaldı. Taliban’ı terörist bir grup olarak tanıyan İran, Taliban’a karşı Hazara, Tacik ve Türklerden oluşan Kuzey İttifakını destekledi. Fakat İran’ın desteğine rağmen Kuzey İttifakının Taliban ile mücadelede başarısız olması, Taliban’ın gün geçtikçe etki alanını genişletmesi ve yeni bölgeler ele geçirmesi İran’ı daha çok endişelendirmeye başladı. Ülkenin kuzeyinde bulunan Mezar-ı Şerif şehrinin Taliban tarafından 1998 yılında ele geçirilmesi ve Taliban militanlarının bu şehirdeki İran Konsolosluğu’nu basarak 9 İranlı diplomatı öldürmesi sonrası İran yönetimi ile Taliban savaşın kıyısından döndü.
ABD’de gerçekleştirilen 11 Eylül 2001 saldırıları ve ardından gerçekleşen ABD’nin Afganistan işgali ise ilişkilerin farklı bir yöne doğru evrilmesine sebep oldu. ABD’deki saldırıların Taliban tarafından üstlenilmesi sonrasında ABD, Afganistan’ı işgal etti. İran, Taliban’a ideolojik düşman ve terörist bir grup olarak bakarken, ABD’yi ise ebedi ve geleneksel düşmanı olarak görüyordu. Tahran yönetimi ABD’nin Afganistan işgali karşısında kendisini ikilem içerisinde buldu. Taliban’ın İran’daki Beluçları yönetime karşı ayaklandırmaya çalışması, Suudi Arabistan’ın İran’a karşı Taliban’ı desteklemesi, 600 kilometrelik sınırın güvensiz hale gelmesi ve mülteci faaliyetlerinin artması, bölgede yaşanan birtakım kanun dışı gelişmeler sebebiyle İran, bu işgal karşısında sessiz kalmayı tercih etti. Dönemin İran Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi, ABD’nin Afganistan işgalini kınarken, BM’nin kararına saygı duyacaklarını duyurdu. İşgalin gerçekleşmesinin ardından Afganistan’ın istikrarını isteyen ve bu çizgide politik hareketlerde bulunan İran, müttefiki olarak gördüğü Hazara ve Tacikleri desteklemeyi sürdürdü. Afganistan’ın yeniden inşası için Tokyo’da düzenenlen Konferans’ta 650 milyon dolarlık yardım taahhüdünde bulunan İran, bu dönemİ ABD ile gerginlik yaşamadan sürdürdü.
2001 işgalinin ardından birkaç yıl geçtikten sonra ABD’nin bölgede kalıcı olmaya çalıştığını gören İran, komşu ülkesinde ABD’nin her geçen gün varlığını artırmasını kendi ulusal çıkar ve menfaatleri için bir tehdit olarak görmeye başladı. ABD’nin bölgedeki varlığını ve faaliyetlerini sabote etmeye başlayan İran, Taliban’a olan yaklaşımını da değiştirdi. Taliban ile birtakım görüşmeler gerçekleştirmeye başlayan İran, 2014 Afganistan seçimlerinin ardından girişimlerini artırdı. İran ile olumlu ilişkiler geliştiren Hamid Karzai’nin yerine Eşref Gani’nin seçilmesi ve Eşref Gani’nin de görevin başına gelir gelmez ABD ile ilişkileri stratejik ortaklık boyutuna getireceğini duyurması İran’ın bu girişimlerinin artmasına başlıca sebep oldu. Bir diğer yakınlaşma sebebi ise IŞİD’in Afganistan’da ve özellikle İran-Afganistan sınırında varlığını artırması ve İran için büyük risk oluşturması oldu.
İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Genel Sekreteri Ali Şemhani 26 Aralık 2018 tarihinde gerçekleştirdiği Kabil ziyaretinde, ülkesinin Taliban ile görüştünü kabul etti ve bu görüşmelerin ileri dönemde de süreceğini söyledi. Böylelikle ilk kez İran-Taliban görüşmeleri yetkili bir ağız tarafından teyit edilmiş oldu. Bu durum İran’ın Afganistan’daki etki alanını genişletmek ve ABD’nin bölgedeki faaliyetlerine karşı yeni girişimler başlatmak istediği şeklinde değerlendirildi.
ABD Başkanı Donald Trump 2018 yılının temmuz ayında, Taliban ile savaşı durdurmak amacıyla bir müzakere süreci başlattı. 23 Temmuz 2018’de Katar’ın başkenti Doha’da bir araya gelen ABD ve Taliban yetkilileri, görüşmeleri Ağustos ve Eylül aylarında da sürdürdü. 17 Aralık 2018 tarihinde ise ABD’nin Afganistan özel temsilcisi Zelmay Halilzad, Birleşik Arap Emirlikleri’nin başkenti Abu Dabi’de Taliban yetkilileri ile bir görüşme gerçekleştirdi. Bu görüşmeler sonrası ABD’nin Afganistan’dan çekileceği iddiaları sık sık gündeme gelmeye başlarken, İran ile Taliban arasındaki görüşmeler de devam etti. 30 Aralık 2018 tarihinde Taliban heyetinin Tahran’a gitmesi sonrası, İran’ın, ABD’nin bölgeden çekilmesinin ardından nüfuz alanını artıracağı konuşulmaya başlandı.
İran neyi hedefliyor?
Günümüze gelindiğinde ise ABD Başkanı Trump’ın Taliban ile müzakere süreçlerinin sonlandırıldığını duyurması ve Taliban heyetinin Tahran’a giderek durum hakkında bilgi vermesi, İran’ın bölgedeki varlığını ve Afganistan üzerindeki etki alanını ilerleyen dönemlerde ilerleteceğini gösteriyor. Afganistan’ın İran’a komşu olması, bölgede ABD’nin askerlerinin ve askeri üslerinin bulunması, ABD’nin kendisi için ulusal güvenlik riski oluşturması, sınırlardaki olumsuz gelişmelerin devam etmesi, Suudi Arabistan ve beraberindeki Körfez ülkelerinin Afganistan üzerinden İran karşıtı politikalarını sürdürmesi İran’ın Afganistan üzerinde daha fazla eylemde bulunmasını zorunlu kılıyor. Ekonomik alanda ABD ile krizler yaşayan ve Hürmüz Boğazı üzerinde birçok ülke ile anlaşamayan İran’ın, herhangi bir savaş olasılığı karşısında Afganistan üzerinden gelecek saldırları önlemek için Taliban ile iş birliğini artırmaya çalıştığı düşünülüyor. Taliban ile ideolojik düşman olmasına rağmen, siyasi ve askeri çıkarları doğrultusunda ABD’ye karşı ortak hareket etmek zorunda kalan İran’ın, ilerideki dönemde hangi adımları atacağı merakla bekleniyor.
ABD ile müzakereleri sonlandıran Taliban ise İran ile yeni iletişim kanalları kurarak ABD’ye karşı göz dağı vermek istiyor. Afgan hükümeti ile görüşmelerini sürdüren Taliban, komşu İran ile de iyi ilişkiler kurarak bölgedeki hâkimiyetini güçlendirmeyi ve kalıcı kılmayı hedefliyor. 2001 işgalinden öncesine göre Afganistan’da daha çok bölgeyi kontrolü altında tutan Taliban’ın, yeniden hükümet olmak için bu girişimlerini ileride daha da artırması bekleniyor. ABD’nin herhangi bir askeri müdahelesine karşı alternatif tedbirler almaya çalışan Taliban’ın, İran ile görüşmelerini ilerideki dönemde sürdürmesi öngörülüyor.