Suriye, İsrail ile müzakere masasına oturacak mı?

BAE ve Bahreyn’in İsrail ile imzaladığı normalleşme anlaşması ile Arap dünyasında hızlı bir değişim yaşanırken pek çok Arap ülkesi de İsrail ile anlaşmayı müzakere ediyor. En fazla merak edilen ülkelerin başında ise Suriye geliyor. Uzun yıllardır savaş halinde olan iki ülkenin müzakere masasına oturup oturmayacağını ilerleyen günlerde göreceğiz. Fakat oturursalar ana gündem maddelerinden birinin Golan Tepeleri olacağı kesin.

Arap dünyasında yaşanan hızlı değişime karşı sessizliğini koruyan Şam rejimi, nihayet sessizliğini bozdu. BAE ve Bahreyn’in İsrail ile normalleşme anlaşması imzalaması ve diğer pek çok Arap ülkesinin de normalleşme sinyalleri vermesinin akabinde Suriye’nin değişen statükoya ilişkin duruşu merak konusu olmuştu. Bölgede yaşanan gelişmelerin en önemlisi, Lübnan-İsrail sınırlarını çizerek müzakerelerin ABD himayesinde nelere yol açacağının bilinmemesiydi.

Independent Türkçenin Sputnikten aktardığı haberde Şam rejimi lideri Beşar Esad’ın 6 Ekim tarihli röportajına yer verildi. Röportajda Esad, İsrail ile yeniden ilişkilerin başlaması konusunda değinmezken, “İsrail’le Şam arasında herhangi bir müzakere yok” da demedi. Esad’ın konuşması Ekim Savaşı’nın yıl dönümünde gerçekleşti. Bilindiği gibi Suriye ve İsrail, Balfour Deklarasyonu’nun imzalanması ve devletlerinin kurulmasından bu yana düşmanlıklarını sürdürdüler ve üç şiddetli savaşa girdiler (1948-1967-1973). Ekim Savaşı’ndan 47 yıl sonra, iki ülke arasındaki çatışmalar ise hiç durmadı.

Uzun süredir devam eden çatışmalar sonucunda İsrail Golan Tepeleri’nin önemli bir kısmını işgal etti. Son zamanlarda bu çatışma, Suriye iç savaşının patlak vermesinden bu yana İsrail Hava Kuvvetleri’nin Suriye'nin hem güney hem de doğusundaki saldırılarını yoğunlaştırması, aynı zamanda Suriye rejimiyle birlikte savaşan İranlı milislerin karargahlarını da vurmasıyla -ki bu başkent kırsalını vurması anlamına geliyor- belirgin bir hale geldi. İki ülke arasındaki çatışmanın zirve noktası ise 30 Ocak 2013’te Hizbullah'a giden bir füze konvoyunun ardından Şam kırsalındaki Jamraya Araştırma Merkezi’nin vurulmasıydı. Bu olayın ardından iki ülke arasında neredeyse büyük bir savaş patlak verecekti.

NE BARIŞ NE DE SAVAŞ

Uzun yıllardır birbirleriyle savaş halinde olan iki ülkenin müzakereleri ya da baş düşmanla barış dosyasının yeniden açılıp açılmayacağı söz konusu, yeniden gündeme geliyor. Suriye konusunda uzman gözlemciler Şam’ın İbrahim Anlaşması’nı imzalamamasının nedenini gelecekteki ilişkilerin kapsamlı bir şekilde değerlendirilmesiyle ilgili olduğu görüşündeler. Şam, özellikle 7 yıllık bir aranın ardından açılan büyükelçiliği ile Abu Dabi ile yeniden yenilen ilişkilerin kopmasını istemiyor.

Suriye Parlamentosu Arap ve Dış İlişkiler Komitesi'nin Başkanı Butros Morjana, birliğin dağılması ve ortadan kalkmasıyla Arap gerçekliğinin en kötü koşullardan geçtiğini söyledi. “Suud Kralı Abdullah bin Abdülaziz tarafından 2002 yılında başlatılan Arap girişiminin tek taraflı kalması nedeniyle bu hamle, yararlı bir sonuca ulaştırmadı” ifadelerini kullandı.

Bilindiği gibi Hafız Esed döneminde yapılan Madrid Anlaşması müzakerelerinin 1996 yılına kadar gelen görüşmelere dayanması oldukça dikkat çekicidir. Bu dönemde “ilkeli ve tavizsiz” şeklinde adlandırılan Suriye politikası Golan’ın bütünüyle Suriye’ye iade edilmesini içeriyordu. Bu koşul kabul edildikten sonra Suriye’nin ikincil gördüğü diğer koşullar hakkında tartışılabilirdi. Golan’ın iadesi kabul edilmezse müzakerelerin tamamı başarısız olacaktı.

ÖNCE GOLAN TEPELERİ

Buna rağmen Suriyeliler gelecekteki herhangi bir müzakere sürecinde büyük bir zorlukla karşı karşıya kalmış durumdalar. Gözlemciler, 25 Mart’ta ABD Başkanı Donald Trump’ın Golan topraklarının İsrail’e ait olduğunu belirten belgeyi imzalamasından sonra gelecekteki müzakerelere İsrail hedeflerini enjekte etmiş olduğunu göstermiş oldu. Her ne kadar BMGK 1982’den beri Golan’ı İsrail’e vermeyi reddetmiş ve bu toprakların Suriye’nin olduğunu teyit etmiş olmasa da…

Diğer yandan Suriye milletvekili Marjana, İsrail'in arzuladığı sınırlar ve talep ettiği bölgelerle yeni bir Ortadoğu oluşturulacağı fikrine katılmıyor. Marjana, İsrail’e hangi enstrümanlar verilirse verilsin Filistin için adil ve kapsamlı barışın temelinin İsrail’in 1967’de işgal ettiği topraklardan çıkması olduğu için İsrail’in barışa yanaşmayacağını, bu yüzden Arap devletleri ne kadar ilişki kursa da “barışla” ilgilenmediğini belirtti.