Rubin: Pakistan'ın yaklaşan çöküşü dünyayı endişelendirmeli
Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinin ardından ekonomik darboğaza giren ülkeler arasında yer alan Pakistan, Çin'in ekonomik yardım kisvesi altındaki 'yumuşak güç politikası'nı uyguladığı ülkelerden birisi. Sri Lanka'nın çöküşünü bölge ülkelerine örnek veren uzmanlar, Pakistan ekonomisinin çöküşünün tüm dünyayı etkileyeceği görüşünde.
Rusya’nın Ukrayna’yı işgali, yalnızca Avrupa ülkelerinde değil, Asya ülkelerinde de ekonomiyi derinden sarstı. Ekonomisi doğrudan Rusya’ya bağlı olan Asya ülkeleri ilk etkinin görüldüğü bölgeler olurken gıda ithalatında doğrudan Ukrayna’ya bağlı ülkelerde de enflasyon rakamları alarm vermeye başladı.
Koronavirüs (Covid-19) pandemisinin ardından her geçen gün ekonomik bir darboğaza sürüklenen Pakistan, savaştan en çok etkilenen ülkeler arasında.
Endonezya ve Mısır’ın ardından Temmuz 2020 ile Ocak 2021 arasında kaydedilen rakamlara göre Ukrayna’dan en fazla buğday ithal eden Pakistan’da petrol fiyatları da her geçen gün artıyor.
Michael Rubin’in National Interest’te aktardığı bilgiye göre, ülkede petrol ithalatının maliyeti 2020 ila 2021 yılları arasında yüzde 85’ten fazla artarak 5 milyar dolara çıktı.
Hükümetin Mayıs 2022’de 800’den fazla lüks ürünün ithalatını yasaklamasına rağmen Pakistan’da Haziran 2022’de ilk çeyrek rakamlarına göre ticaret açığı bir önceki yıla göre yüzde 57 oranında artarak 50 milyar dolara yaklaştı.
Orta sınıfın her geçen gün eridiği Pakistan’da, haziran ayı enflasyon oranı yüzde 20’nin üzerine çıkarak en yüksek seviyeyi gördü.
IMF’nin Pakistan’a yönelik sübvansiyonlarını durdurması ülke ekonomisindeki krizi derinleştirirken hem doğal gaz hem de elektrik fiyatları dünya ortalamasının üzerinde artış gösterdi.
Ülkede gıda güvensizliği en üst seviyeye ulaşırken Pakistan Devlet Bankası verilerine göre, “İç talebi karşılamak için yemeklik yağ ve yağlı tohum küspesi ithalatına bağımlılık son yirmi yılda artıyor: 2000'de yüzde 77'den ithalattan elde edilirken 2020'de bu rakam yüzde 86’ya yükseldi.”
Nüfus artış hızı nedeniyle artan ithalat ihtiyacı hükümeti zorlamaya devam ediyor. Soya fasülyesi ve palmiye yağı üretimi yapan firmalar projelerini sürdürmekte güçlük çekiyor.
Pakistan para birimi rupi, geçtiğimiz yıla oranla yüzde 30 değer kaybetti ve ABD dolarına karşı değer kaybetmeye de devam ediyor. Rupinin değer kaybetmesi, orta sınıfın erimesini hızlandırırken ülkedeki varlıklı kişiler gayrimenkul üzerinden paralarını katlamayı başarıyor.
Citigroup'un gelişen piyasalar bölümü eski baş stratejisti Yusuf Nazar, Pakistan'ın döviz rezervlerinin şubat ayından bu yana yarı yarıya azalarak sadece 6,3 milyar dolara düştüğünü tahmin ediyor. Diğer tüm ülkelerden daha fazla IMF desteği alan Pakistan’da yetkililerin reformları uygulamaktaki isteksiz tavrı ülke ekonomisinin adım adım krize sürüklenmesine neden oldu.
IMF, Pakistan’ın reform vaatlerine güvenmediği için yardımları askıya alırken İslamabad'ın Mali Eylem Görev Gücü (FATF) tarafından talep edilen reformları gerçekleştirme konusundaki isteksizliği, Pakistan ekonomisinin ne kadar kırılgan temeller üzerine bina edildiğini bir kez daha gözler önüne serdi.
Pakistan’ın reformları uygulamakta yetersiz kalması, tedarik zincirindeki aksamalar, verilerin korunması ve fikri mülkiyet hakları konusundaki endişeler, Pakistanlı liberallerin ABD ile durdurulan Ticaret ve Yatırım Çerçeve Anlaşmasını yeniden canlandırma çabalarına da darbe vurdu.
Pakistan’lı liderlerin reformları uygulamakta isteksiz davranmasının nedeninin Çin’in vaatlerine inanmaları olarak yorumlayan Rubin, Pekin yönetiminin Pakistan Ekonomik Koridoru'nu (CPEC) kullanarak İslamabad yönetimini köleleştirmeye çalıştığını iddia etti.
CPEC, Pakistan'da büyümeyi teşvik etmek yerine İslamabad için bir sorumluluk haline geldi. Çinli bağımsız elektrik üreticilerine verilen garantiler, ülkede uzun süreli elektrik kesintileri yaşanmasına rağmen hükümetin kasasını boşlatmaya devam ediyor.
Son dört yılda Çin’den en fazla hibe ve yardım alan ülkelerden birisi olan Pakistan, CPEC proje uygulamalarının tamamını da hayata geçiremedi.
Pakistan’a bir uyarı da Dünya Bankası’ndan geldi. “Makroekonomik istikrarsızlık” ile karşı karşıya kalınabileceği uyarısı yapan Dünya Bankası, toplumsal istikrarsızlık yaşanabileceğini iddia etti.
Özel sektörün yeterli istihdamı sağlayamadığı Pakistan’da, ülkede artan huzursuzluğu tetikleyerek, çöküşün ipuçlarını veriyor.
Sri Lanka’nın yaşadığı ekonomik krizin bölgedeki diğer ülkeler için örnek olması gerektiğine vurgu yapan Rubin, “Pakistan’ın çöküşü dünyayı endişelendirmeli” dedi.
Pakistan’da hükümetlerin başarısızlığının bir kabus senaryosunu da beraberinde getirebileceğine dikkat çeken Rubin, şiddet, aşırılıklar ve yoksulluk nedeniyle Afganistan sınırındaki birçok bölgede hakimiyetini kaybetmek üzere olan İslamabad’ın dünya için tehdit oluşturabileceğine dikkat çekti.
İran, Hindistan ve ABD Pakistan’ın sahip olduğu nükleer cephanelikten endişe duyarken, askeri personelin de ekonomik sebeplerle mücadeleye girmesi halinde, varlıklı ailelerin kendi statükolarını güvence altında tutmak amacıyla korumaya çalıştıkları balonu kısa sürede patlatabilir.