Nijerya'nın toplumsal, siyasi ve ekonomik yapısı
Nijerya, kuruluşu 1995’lere dayanan ve 2003 yılında Nijerya’nın kuzeybatısındaki Yobe eyaletinde ilk şiddet eylemlerini gerçekleştiren Boko Haram terör örgütünün saldırılarıyla sarsılmaktadır. Yerel dilde “Batılı tarzda eğitim günahtır” anlamına Boko Haram kanlı şiddet eylemlerine 2009’da ülkenin kuzeydoğusunda başladı.
Hükümet yetkililerinin yaptığı açıklamalara göre, bugünü kadar gerçekleştirilen saldırılarda 30 binden fazla insanın öldürülmüş ve yüz binlerce insanın evlerini terk etmek zorunda kalmış. En son bir cenaze merasiminde gerçekleştirilen saldırıda 65 kişi yaşamını yitirdi.
IŞID’e bağlı olduğunu açıklayan örgüt “IŞID’in Batı Afrika kolu” olarak biliniyor. Nijerya’nın kuzeydoğusunda ele geçirdiği bölgede halifeliğini ilan eden örgüt Çad, Nijer ve Kamerun’da terör faaliyetleri gerçekleştirmekte.
Nijerya’nın Toplumsal, Siyasi ve Ekonomik Yapısı
Afrika kıtasında 54 adet diplomatik olarak tanınmış bağımsız devlet ve 3 adet sınırlı olarak tanınmış devlet bunmaktadır. 1960 yılında beri bağımsız olan Nijerya 190 milyon nüfusu ile Afrika kıtasının en kalabalık ülkesidir. 1851’lerde İngilizler, Nijerya’nın Lagos kentinde hakimiyet kurdu 1861 yılında Lagos “Kraliyet Sömürgesi” olarak İngiltere'ye dahil edildi. Zamanla Nijerya’nın diğer bazı bölümleri de İngiliz hakimiyetine geçti ve ülke 1960’a kadar sömürge olarak kaldı.
Resmi rakamlara göre, 190 milyon civarında olan nüfusun aslında 200 milyona yakın olduğu dile getirilmekte. Oldukça genç nüfusa sahip olan ülkede, nüfusun %60’ını 24 yaş altı bireyler oluşturuyor ve yıllık %2,1 nüfus artış oranıyla 2050 yılında nüfusun 400 milyon civarında olacağı ön görülmektedir.
Nijerya çok farklı etnik unsurların bir arada yaşadığı bir ülkedir. Resmi dilin İngilizce olduğu Nijerya’da farklı etnik unsurlardan ötürü İngilizce dışında 500’e yakın yerel dil mevcuttur. En kalabalık etnik grup %90’ı Müslüman olan %21,2 oranla Hausalardır. İkinci sırada %50’si Müslüman olan %21 oranla Yorubalardır. Üçüncü sırada tamamına yakını Hıristiyan olan %18 oranla İbolar gelmekte. %92’si Müslüman olan %11,2 oranla Fulaniler, tamamı Müslüman olan %4,2 oranla Kanurlar etnik kökenlerin çoğunluğunu oluşturan gruplardır. Bu etnik grupların dışında farklı dine mensup toplamı %1’i geçmeyen 200 üzerinde etnik grup vardır. Devletin anayasasında resmi dinine dair bir madde yer almazken toplumun %51 yoğun olarak Kuzey Nijerya’da yaşan Müslümanlar ve %33’ü Nijerya’nın Güneyinde yaşayan Hıristiyanlardan oluşur. Toplumun %16 kesimi ise yerel dinlere bağlı animistlerdir.
Ülke kuzeyden Nijer, kuzeydoğudan Çad, doğudan Kamerun, güneyden Atlas Okyanusu, batıdan Benin’le çevrilidir. Bulunduğu konum itibariyle tropikal iklimin etkisinde olan ülke, topraklarının %37'si tarım alanı, %23'ü otlak, % 16'sı ormanlık ve çalılıktır. Nijerya yeraltı kaynakları bakımın zengindir. Ayrıca Afrika kıtasının en önemli petrol ve doğalgaz tedarikçilerinden ve dünyada petrol-doğal gaz rezervleri bakımından da 8.—9. sıradadır.
Nijerya ABD tipi başkanlık sistemi ile yönetilmektedir. Fakat ülkede iktidar değişimleri 1966’dan 1999’a kadar darbelerle gerçekleşmiştir. Birçok kanlı darbeye sahne olan ülkede 3 kuzey eyaletin bağımsızlık istemesiyle iç savaşlar yaşanmıştı. 1999 yılında seçimle ilk sivil yönetimin gelmesiyle ülke bir nebzede olsa istikrarlı günler yaşamaya başladı ve son dönemlerde istikrar artarak devam etmekte.
Nijerya devlet başkanlığı seçimleri, senato, temsilciler meclisi ve vali seçimleri her 4 yılda bir yapılıyor. 36 eyaletli olan ülkede, her eyaletten toplam 3 ve başkentten bir senatör seçilerek oluşturulan Senato toplam 109 üyelidir. Temsilciler Meclisi ise 360 üyeden oluşmaktadır. Her iki parlementonun üyelerinin seçiminde dar bölge basit çoğunluk sistemi uygulanmaktadır. Her eyalet kendine ait bir yasama organına sahiptir.
Ülke, ABD benzeri başkanlık sistemi ile yönetilmektedir. Yürütme yetkisi, halk tarafından dört yıllığına doğrudan seçilen Devlet Başkanı'na verilmiştir. Devlet Başkanı tarafından Meclis’in üst kanadı olan Senato’ya önerilen Bakan adayları, öncelikle Senato tarafından incelenmekte ve onaylandıktan sonra Devlet Başkanı tarafından Bakan olarak atanmaktadırlar. Parlamentoda hükümet programı okunması ve güven oylaması yapılmamaktadır.
Ülkede yaşanan en önemli iç sorun, yıllardır darbelerle değişen iktidarlardan ötürü, uygulanan baskıcı politikaların sonucunda siyasi istikrarsızlığın oluşmasıdır. Federal sisteme geçen ülkede sistemin tam oturmayışıda siyasi istikrasızlığın yaşanmasındaki bir diğer etkendir. Ülkedeki ikinci iç problem ise, Hıristiyan azınlığın ülke yönetiminde daha etkin olma ve Müslüman çoğunluğu baskı altına alma çabasından kaynaklanan sosyal problemdir. Hıristiyanlar Nijerya'daki oranlarını olduğundan daha çok göstererek yönetimde Müslümanlardan daha fazla söz sahibi olmak istemektedirler. Bu konuda Nijerya Hıristiyanları Avrupa ülkelerinden de destek görmektedirler. Hıristiyanların tutumu ülkede zaman zaman çeşitli karışıklıkların ve olayların yaşanmasına yol açmaktadır. Bir diğer iç problem de zaman zaman ortaya çıkan, etnik ve kabilecilik anlayışına dayanan çatışmalardır.
Son 10 yıldır ticaret fazlası veren Nijerya’nın ekonomisi 376 milyar dolar ile dünyanın en büyük 31. ekonomisidir. Ekonomik büyüklük olarak Afrika kıtasının en büyük ekonomisine sahip olan Nijerya’yı ikinci sırada Güney Afrika izlemektedir. Bununla birlikte uzmanlar, Nijerya'nın Güney Afrika'dan üç kat fazla nüfusa sahip olduğuna dikkat çekerek bu ülkenin ekonomisinin iyi performans göstermediğini vurguluyor. 1960’lı yıllara kadar Nijerya ekonomisi tarıma dayalıydı, bu yıllarda tarım GSYİH’in %50’sini oluşturuyordu. 1960’dan sonra ülkede petrol ve gaz yataklarının bulunmasıyla birlikte, petrol ve gaz ihracat gelirlerinin %95’ini ve GSYİH’nın %35’ini oluşturmaktadır.
Nijerya hükümeti özellikle son yıllarda kamu harcamaları, özelleştirme gibi konularda etkinlik sağlanması yönünde çalışmalar yapmaktadır. Ülke genelinde bir refah artışının sağlanması adına iş ortamında gelişme, gelir dağılımında adalet hususlarına önem verilmeye başlamıştır. Bunun yanı sıra hükümet özel sektörü teşvik etmek amacıyla kredi imkânları ve vergi muafiyetleri gibi bazı avantajlı imkânlar sunmaktadır
Nijerya ekonomisi genel olarak petrol ve tarım üretiminden oluşmaktadır. Petrolün yoğun etkisi ve süregelen reformlarla birlikte Nijerya IMF verilerine göre Afrika’nın en hızlı büyüyen ikinci ekonomisi haline gelmiştir. Ancak sosyal refah konusundaki ilerleme, GSMH büyümesinin çok gerisinde kalmaktadır. Fakirlikle mücadele ve yeni iş imkânları oluşturma oranları, nüfus artış hızının gerisinde kalmaktadır. Diğer yandan ekonomisinin sıkı bir şekilde petrole bağlı olması, petrol fiyatlarındaki dalgalanmalar dolayısıyla kırılgan bir ekonomik yapı arzetmektedir.
Nijerya hükümeti, petrol fiyatlarındaki yaşanan dalgalanmalardan ötürü ekonomisinde yaşanan kırılmaları önlemek adına yer altı kaynaklarından kalay, demir, kömür, çelik alaşımında kullanılan niobium, kurşun, çinko gibi çok sayıda maden ve minerallere yönelmiştir.
Petrol İhraç Eden Ülkeler Birliğinin (OPEC) rakamlarına göre, Nijerya'da tespit edilmiş ham petrol rezervleri 37 milyar varil, doğalgaz rezervleri ise 5,2 trilyon metreküp civarında. Bu da Nijerya'yı dünyada en çok petrol rezervine sahip 8'inci, doğalgaz rezervlerinde ise 9'uncu ülke yapıyor. Ülkedeki zengin petrol ve gaz rezervlerine rağmen petro-kimya ürünlerinin üretimi çok düşüktür. Ham petrolü başka ülkelere sattıktan sonra 200 milyonluk Nijerya nüfusunun işlenmiş petrol ürünleri ihtiyacı dışarıdan ithal ediliyor. Ülkede bulunan 4 rafinerinin tam kapasiteyle çalışmamasının sıkıntısının yaşandığı ülkede enerji üretimi açısından da sıkıntılar yaşanmakta.
Boko Haram’ın ortaya çıkışı ve ideolojisi
“Boko Haram” ifadesi örgütün etkin olduğu bölgede konuşulan Hausa dilinde “Batılı eğitim haramdır” anlamına gelmektedir. Nijerya Savunma Enformasyon Direktörlüğünün verdiği bilgilere göre Boko Haram’ın kökeni 1995’te Abubakah Lawan tarafından kurulan “Ehlü’s-Sünne ve’l-Cemaati’l-Hicre”ye kadar gitmektedir. Daha sonra örgüt isim değiştirerek sırası ile Nijerya Talibanı, Yusufiye ve Boko Haram adlarını almıştır. İslam çerçevesinden bakıldığında örgütün yürütmüş olduğu faaliyetler İslama uygunluk göstermemektedir. İlk kanlı eylem 2003 yılında Nijerya’nın kuzeybatısındaki Yobe kentinde kendilerine “Nijerya talibanı” adını veren bir grup genç tarafından gerçekleştirilmiştir.
Boko Haram’ın kuruluşundaki kilit nokta Kanama isyanıdır. Bu dönemde örgütün kurucusu Muhammed Yusuf’ın Kanama isyanı ile ilişkisi olduğu ileri sürülmüştür fakat bu iddia tartışmalı konulardandır. İsyan Nijerya devleti tarafından bastırıldıktan sonra sağ kalanların Muhammed Yusuf’a katıldığı ileri sürülmüştür. İsyanın kendisine ilişkilendirilmesinden endişelenen Yusuf bu isyan sırasında Suudi Arabistan’a geçmiştir. Yusuf Suudi Arabistan’dan döndükten sonra görüşlerini yaymaya devam etmiş, gençler arasında taraftar toplamıştır. Yusuf’un bölgede etkili bir kanaat önderine dönüşmesi nedeniyle bazı yerel siyasetçiler Yusuf ile yakın ilişki kurmuştur. Özellikle Borno valisi 2007 yerel seçimlerinde Yusuf’un desteğini almak için onunla ilişkilerini güçlendirdiği ve hatta finansal destek sağladığı iddia edilmiştir. Yusuf’un etkisi, bölgedeki siyasetçi ve bürokratlarla kurduğu ilişki ileride Boko Haram’a dönüşecek olan “Yusufiye” hareketinin palazlanmasına imkân sunmuştur. Bu bağlamda örgütün ortaya çıkış evreleri şu şekilde ifade edilebilir: Muhammed Yusuf 1970’lerin sonundan itibaren Nijerya’nın kuzeyinde ortaya çıkan İzala’nın Selefi fikirlerinden etkilenerek gruba dahil olmuş ancak süreç içerisinde daha aşırı görüşleri benimsemiş, Nijerya talibanı gibi gruplarla ilişki kurumuş ya da söylem düzeyinde benzeşmiştir. Yusuf’un geliştirdiği söylemler bazı gençlerin ilgisini çekmiş ve Yusufiye diler bir ekol oluşmuştur. Yusufiye ekolünün ideolojisi İzala yöneticileri içinde rahatsızlığa neden olmuş ve İzala şeyhleri Yusuf’u ikna etmeye çalışmıştır fakat başarılı olamamışlardır. Bu dönem içerisinde Yusufiye ekolü ile İzala Selefleri arasında mescitlerin hakimiyeti üzerinden bir tartışma çıkmış ve en nihayetinde Yusufiye ekolünün taraftarları İzala camilerinden büyük oranda atılmıştır. Bu keskin kopuş Boko Haram örgütü müstakil olarak teşekkül etmeye başlamıştır. 2009 yılında Nijerya güvenlik birimleri örgütün lider kadrosuna yönelik aşırı şiddet içeren operasyonlar gerçekleştirmiştir. Operasyonlar sırasında başta örgütün kurucusu Muhammed Yusuf olmak üzere 700 kişi öldürülmüştür. Fakat örgüt kısa bir süre içerisinde toparlanmış 2010 yılında gerçekleştirdiği hapishane baskınıyla kendi üyeleri de dahil yüzlerce kişinin serbest kalmasına sebep olmuştur. Operasyonlar sonrasında örgüt üyelerinin sahil kesimlerinden küresel terör örgütleriyle temasa geçmesiyle gerçekleştirilen eylemler benzeşmiştir.
Boko Haram’ın temel dini ve siyasi ideolojisi Selefiliğin “şeriat” ve “cihat” merkezli yorumu çerçevesinde inşa edilmiştir. 4 temelli olan ideoloji şu şekildedir, 1. Sekülerizim, demokrasi ve partilerin din dışı sayıldığı “tağut” kavramı 2. Batılı eğitim ve Batılılaşma karşıtlığı 3. İslam dışı hükümetler için çalışmanın haram olduğu 4. Kendilerine yönelik Haricilik iddialarını reddetmek temel söylemlerini oluşturmaktadır. Örgüt özellikle insan eliyle inşa edilmiş devlet sistemine, anayasaya karşıdır ve bu bağlamda bu kurumlarda görev halinde bulunan bütün bireylerin Allah’a şirk koştuğunu ileri sürmektedir. Bundan ötürüdür ki devlet örgütün birinci hedefi konumundadır. Örgüt özellikle kendisine karşı söylem geliştiren Müslüman din adamlarını hedef almakta bunun dışında üst düzey korumaya sahip birçok devlet kurumuna ve bankalara saldırılar gerçekleştirmektedir Bankalara yapılan saldırılarda örgütün şu ana kadar milyonlarca Nijerya Nairası çaldığı tahmin ediliyor. Yapılan şiddet eylemlerine rağmen Nijerya hükümetinin çalışmaları yetersiz kalmaktadır. Örgütü dağıtmak için bazı girişimler gerçekleştiren Nijerya Ordusu 2014 yılında yerel halkın yardımıyla örgütün kalesi olarak bilinen Maiduguri’ye operasyon düzenledi, fakat gerçekleştirilen operasyon ters tepti. Boko Haram’ın yaptığı karşı atakta birçok Müslüman ve Hıristiyan sivil hayatını kaybetti.
Saldırı taktiğini değiştiren örgüt önceleri okulları basıp erkek öğrencileri öldürüyordu. Daha sonraki saldırılarında ise kız öğrencileri kaçırmaya başladılar. En büyük saldırı Nisan 2014’te yaşandı. Militanlar, ülkenin kuzeydoğusundaki Borno’daki bir yatılı okulu basarak, final sınavlarına hazırlanmakta olan 200'den fazla kız öğrenciyi kaçırmıştı. Halen kaçırılan kız öğrencilerin birçoğu bulunamadı.
Boko Haram örgütsel yapısı
Terör Örgütünün kurucusu olan Muhammed Yusuf tarafından yapılandırılan örgüt şu şekilde kademelere ayrılmıştı. Örgütün en üst yönetiminde “Emiru’l-Amm” ve iki yardımcısı “Naibu Emiri’l-Amm” bulunmakta, örgüt yönetimi aşağıya doğru hiyerarşik olarak yayılmaktaydı. Bunların altında örgütün en üst karar mekanizması olarak tanımlanan “Şura Konseyi” ve onun dışında alınan kararların örgüt içerisinde uygulanmaya alındığı “Uygulama Konseyi” yer almakta, her eyalette bir “emir” örgütün bütün işlerinden sorumlu tutulmaktaydı. Yusuf öldürüldükten sonra örgütün başına geçen yardımcısı Ebu Bekir Şekau bu yönetim şemasını sürdürmüştür. Fakat emir komuta zincirinin kopuk olmasından ötürü hücreler daha bağımsız harekât etmeye başlamıştır.
Örgüte genellikle ülke durumdan hoşnutsuz olan, işsiz gençler, “almajirai” ismi verilen medrese öğrencileri ya da fakir ailelerin çocukları katılmaktadır. Nijerya ve Nijerya’ya sınır ülkelerdeki Müslüman ülkelerden çocukların yatılı olarak dini eğitim aldığı sisteme almajirai adı verilmektedir ve bu kimselerin örgütün adam devşirmede sıkça başvurduğu kaynaklardan olduğu ifade edilmektedir. Örgüte katılanların büyük çoğunluğu Nijerya’dan olmakla birlikte Kamerun, Çad, Nijer ve Sudan’dan da örgütten katılanlar bulunmaktadır.
Yusuf’un ölümünden sonra örgütün para kaynakları daha kompleks bir hal almıştır. Örgütün finans kaynaklarına ilişkin olarak küresel terör örgütlerinden para aldığı ve küresel terörün bölgedeki temsilcisi olduğu belirtilmiştir. Örgütün küresel ve bölgesel terör örgütleriyle girmiş olduğu finansal ve lojistik ilişkiler hala aydınlatılmaya muhtaçtır. Şu ana kadar edinilen izlenimlere göre, örgütün ana para kaynağı banka soygunlarıdır. Banka soygunu dışında adam kaçırma ve gasp yöntemleriyle finansal gelire sahip olduğu bilinmektedir fakat niteliği ve boyutu tartışma konusudur. Bu nedenle örgütün finansal kaynakları hala tam olarak aydınlatılamamıştır. Örgütün hedeflediği kitlelerin Müslüman hedefler olması örgüt içerisinde bölünmelere yol açmıştır. Bu bağlamda temel düşmanın Batılılar olduğunu söyleyen bir grup örgütten ayrılmış ve “Ensaru”yu kurmuştur. Boko Haram’dan ayrılan militanların kurduğu Ensaru, Boko Haram’ın tersine masum güvenlik güçleri mensuplarına saldırılmasını da ilkesel olarak reddetmektedir. Boko Haram daha yerel iddialara vurgu yaparken Ensaru kendisini bütün Batı Afrika’daki Müslümanların koruyucusu olarak nitelemektedir. Söz konusu örgüt temel olarak yabancıların hedef alınması stratejisini benimsemiştir.
Yaşanan ayrılmalar ve finansal sıkıntılardan ötürü örgüt zayıflamaya başladığı 2015 yılı itibarıyla DEAŞ’a biat ederek güç devşirmek istemiştir. Nitekim 7 Mart 2015 tarihinde Boko Haram lideri Ebu Beşir Şekau DEAŞ’ın sözde halifesi Ebu Bekir Bağdadi’ye bağlı olduğunu duyurmuştur. DEAŞ sözcüsü ise Şekau’nun “biat etme”sini memnuniyetle karşıladıklarını açıklamıştır. Boko Haram küresel terör örgütü listelerine alınmasa da gerçekleştirmiş olduğu eylemler küresel terör mahiyetindedir. Afrika'nın birçok bölgesinde farklı terör örgütleriyle birlikte eylemler gerçekleştirmesi buna örnek teşkil edecek durumdadır.
Örgütün gerçekleştirdiği saldırılar
Boko Haram terör örgütü 2009 yılında itibaren birçok saldırı gerçekleştirmiştir. Gerçekleştirilen saldırıların ardından Nijerya Güvenlik Güçleri örgüte yönelik sert operasyonlar gerçekleştirmiştir fakat gerçekleştirilen operasyonlar örgütü durdurmaya yetmemiş aksine örgüt hedef ağını genişletmiştir. Güvenlik güçlerine, devlet adamlarına, sivil halka, camilere, okullara, kiliselere vb. yönelik bombalı, silahlı intihar saldırıları gerçekleştirmiştir.
Örgüt 2011 yılında seçimleri kazanarak Nijerya devlet başkanı seçilen Goodluck Jonathan’ın yemin töreni sırasında başkent Abuja ve Nijerya’nın diğer kentlerinde çok sayıda bombalı eylem gerçekleştirmiştir. 2011 yılı ağustos ayında Birleşmiş Milletler ’in (BM) başkent Abuja’daki binasını hedef alan örgüt bundan sonra yabancı misyonlara da saldırmaya başlamıştır. 2011 yılı aralık ayında kiliseleri hedef alarak çok sayıda insanın ölümüne neden olmuştur. 2012 yılında örgütün kiliselere yönelik saldırılarının arttığı görülürken Boko Haram’ın Hristiyanlara yönelik eylemler gerçekleştiren bir terör örgütü olduğu yorumu yapılmış olsa da aslında örgüt yapısal olarak kendisinden olmayan tüm halka karşı din ayrımı gözetmeksizin saldırılar gerçekleştirmiştir. Fakat saldırıların %80’ine yakını Müslüman halka yönelik gerçekleştirilmektedir. Ancak örgütün gerek 2012’de yaptığı diğer saldırılara gerekse 2013’teki eylemlerinin listesine bakıldığında camileri de hedef aldığı, saldırılarının büyük bölümünün Müslümanların yaşadığı bölgelerde yoğunlaştığı görülmektedir. Örneğin 2013 yılı ağustos ayında örgütün Maiduguri’deki bir camide gerçekleştirdiği bir saldırı nedeniyle 56 sivil hayatını kaybetmiştir.
Örgüt 2014 ve 2015 yıllarında cami, kilise, banka, okul, pazar yeri, ev, otobüs durağı, askeri üs ve polis karakollarını silah, bomba ve intihar saldırısı gibi yöntemlerle hedef almıştır. Özellikle 2015-2016 yılında örgüt saldırılarını artırırken Nijerya ve bölge ülkelerinin güvenlik birimlerinin operasyonları artmış, Boko Haram zayıflamaya başlamıştır. 2015 yılı ocak ayında Kamerun’un Nijerya sınırına yakın kuzey bölgesindeki Waza kentinde Boko Haram unsurları bir otobüse saldırmış, 11 kişi hayatını kaybetmiş ve 11 kişi de yaralanmıştır.
2015 yılının ikinci yarısında örgütün eylemlerinde bir azalma gözlemlenirken 2016 yılı başından itibaren örgüt saldırılarını tekrar yoğunlaştırmıştır. 2016 yılı itibarıyla Nijerya güvenlik birimlerinin örgüte yönelik operasyonlarının artması nedeniyle örgütün ifade edilen eylem türleri içinde intihar ve bombalı araç saldırılarının sayısının arttığı, intihar eylemcileri içinde ise kadın eylemcilerin bir hayli fazla olduğu görülmüştür. Nijerya güvenlik birimleri 2016 yılı Kasım ayında Boko Haram’ın kümelendiği son nokta olan Sambisa Ormanı’ndan temizlendiğini duyursa da örgüt mensuplarının intihar saldırıları devam etmiştir.
Boko Haram, İslam dünyasının yaşadığı derin krizler sırasında teşekkül eden cihatçı ideolojiyi benimseyen bir grubun Nijerya’nın kuzeyindeki kültürel, siyasi, toplumsal, ekonomik ve dini krizden beslenerek oluşturduğu bir terör örgütüdür. Geçtiğimiz günlerde gerçekleştirdiği saldırılara hız veren terör örgütü Nijerya’nın kuzeydoğusunda gerçekleştirdiği saldırılarda 23 kişi yaşamını yitirdi. Ulusal basındaki haberlere göre, örgüt üyeleri, Borno eyaletine bağlı Nganzai köyünde cenazeden dönenlere rastgele ateş açtı. Saldırıda 23 kişi yaşamını yitirdi, çok sayıda kişi yaralandı. Yetkililer, ölü sayısının yükselmesinden endişe edildiğini dile getirdi.