Meydan olayları ve Ukrayna-Rusya savaşı
Meydan olayları ile gerilen Rusya-Ukrayna ilişkileri, Yanukoviç'in devrilmesi sonrası tırmandı. Şiddetli çatışmalar sonrası iş savaşa dönüşen restleşme, binlerce can kaybına yol açtı. Gelinen noktada batılı ülkeler donuk bir siyaset seyrederken, Rusya kararlı duruşunu sürdürüyor.
Ukrayna'da Rusya yanlısı yönetimin kararları sonrası Avrupa Birliği (AB) taraftarlarının meydanlara dökülmesi, şiddetli sokak çatışmalarına dönüştü. Protesto göstericilerinden bazılarının güvenlik güçleri tarafından açılan ateş sonucu hayatını kaybetmesi ile tırmanan gerilim, dönemin Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç'in Rusya'ya sığınmasıyla devam etti. Rusya yanlısı ayrılıkçı milislerin de olaylara müdahil olmasıyla, çatışmalar iç savaşa neden oldu. Ukrayna'da yönetim değişikliğini sağlayan, Kiev yönetiminin bazı bölgelerdeki kontrolü kaybetmesine sebep olan olaylara ilişkin kriz hala güncelliğini koruyor.
VİKTOR YANUKOVİÇ KİMDİR?
Krizin baş aktörü olan dönemin Devlet Başkanı Yanukoviç, 1950 yılında Donetsk'in Yenakiieve şehrinde Polonya ve Belarus kökenli bir baba ile Rus kökenli bir annenin çocuğu olarak doğdu. Genç yaşta anne ve babasını kaybetti. Bu dönemde Polonya'nın başkenti Varşova'daki babaannesinin yanına bulundu ve eğitim gördü. 1980 yılında Ukrayna'daki Donetsk Milli Teknik Üniversitesi'nden mekanik mühendisliği lisans derecesiyle mezun oldu ve özel bir şirkette yöneticilik görevlerinde bulundu. Yanukoviç, Ağustos 1996'da Donetsk Vali Yardımcısı olurken, temsilci vali ünvanıyla görevini yürüttü. 2002-2004 yılları arasında başbakanlık yaptı. Bu süreçte Bölgeler Partisi lideri seçildi. 2004'te Ukrayna Cumhurbaşkanlığı seçimini kazansa da rakibi Viktor Yuşçenko'nun itirazları ve iddiaları üzerine seçim iptal edildi. 2005 yılında yenilenen seçimi kaybeden Yanukoviç, Mart 2006'da yapılan seçimi kazanarak Başbakan oldu. Moskova'ya yakın olmayı tercih eden Yanukoviç ve batı yanlısı Yuşçenko arasındaki çekişme, "2007 Ukrayna Krizi"nin ortaya çıkmasına sebebiyet verdi ve erken seçim kararı alındı. Yanukoviç, 2010'daki Cumhurbaşkanlığı seçiminde, Ukrayna Cumhurbaşkanı seçildi.
2013 KRİZİ VE NEDENLERİ
Cumhurbaşkanlığı sürecinde batılı ülkelerle ilişkilere isteksiz yaklaşan Yanukoviç, Kasım 2013'te Ukrayna'nın AB'ye uyum süreci çerçevesinde yıllardır yürüttüğü müzakereleri bir kenara koyarak "Ortaklık ve Serbest Ticaret Anlaşması"nı imzalamadı. Karar büyük bir tepkiyle karşılandı ve başkent Kiev'de AB yanlısı gösteriler düzenlendi. Yanukoviç, muhalefetin AB ile anlaşma çağrısını reddetti. Aralık 2013'te Rusya ile Ukrayna arasında devlet tahvillerinin satışına yönelik anlaşma sağlandı ve doğal gaz fiyatı düşürüldü. Atılan adımlar barışçıl gösterileri sürdüren protestocular üzerinde biraz olsun etki etse de, Tatyana Çornovol isimli gazetecinin kimliği belirsiz kişiler tarafından saldırıya uğraması tepkileri artırdı. Muhalefet saldırının hükümet eliyle yaptırıldığını savundu.
MEYDAN OLAYLARI
Yanukoviç yönetimi gösterilere son vermek için katı önlemler aldı. Bu kapsamda hazırlanan ve göstericilere sert müdahaleyi ön gören yasa yürürlüğe konuldu. Bu girişim protesto gösterilerinin yeni güvenlik yasalarına karşı hareketlenmesine neden oldu. Gelişmeleri takiben Kiev'deki Bağımsızlık Meydanı'nda ayaklanan halka güvenlik güçleri sert karşılık verdi. Yaşananlar neticesinde polisin açtığı ateşle bazı göstericilerin hayatını kaybetmesi, gösterilerin şiddetlenmesine ve Ukrayna geneline yayılmasına sebep oldu. Aşırı milliyetçi Sağ Sektör üyelerinin alanlara inmesi, barışçıl gösterilere zarar verirken şiddet dalgasını büyüttü. Artan can kayıpları nedeniyle Ukrayna Parlamentosu olağanüstü oturum düzenledi ve Yanukoviç'in liderliğinin sona erdiğini ilan etti. Ülkeden kaçarak Rusya'ya sığınan Yanukoviç, yaşananları "darbe" olarak niteledi. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'de yaşananların "darbe" olduğunu belirterek gerektiği takdirde askeri güç kullanılacağını ifade etti. Yanukoviç'in görevden alınmasının ardından oluşturulan geçici hükümetin başına Arseniy Yatsenyuk getirildi. Daha sonra yapılan seçimlerde iş adamı ve siyasetçi Petro Poroşenko, Cumhurbaşkanı seçildi.
GÖSTERİCİLER ARASINDA KİMLER VAR?
Gösterilere katılanlar başkent Kiev ve Ukrayna'nın Rusça konuşulan doğu bölgelerine kıyasla, AB'ye daha yakın duran batı bölgelerindendi. Nitekim doğu bölgelerinden Ukraynalılar da gösterilere destek verdi. Protestolarda Ukraynalı eski Dünya Ağır Sıklet Boks Şampiyonu ve muhalif Yumruk Hareketi Lideri Vitali Kliçko ön saflardaydı. Ülkenin en büyük ikinci siyasi oluşumu konumundaki muhalif Anavatan Partisi'nin lideri Arseniy Yatsenyuk ve hapisteki eski başbakan Yulya Timoşenko taraftarları sahadaydı. Ayrıca aşırı milliyetçi Sağ Sektör, Özgürlük ve Kardeşlik grupları gösterilere destek verdi. Aşırı milliyetçi gruplar özellikle barışçıl göstericiler ile güvenlik güçleri arasındaki çatışmalardaki rolleri nedeniyle, meydan protestocularının tepkisini çekti. Bazı kesimler tarafından gösterilerdeki can kayıplarının sorumluları olarak görüldü.
KIRIM'IN İLHAKI
Yanukoviç'in ardından oluşturulan batı yanlısı geçici hükümet, Ukrayna'nın doğusu ve Kırım'daki hareketleri tetikledi. Kırım Özerk Cumhuriyeti'nde Rusya yanlısı gösteriler başladı. Üzerinde herhangi bir ülkeye ait sembol bulunmayan asker üniformalı silahlı kişiler, Kırım'daki hükümet binalarına baskınlar yaptı ve kontrolü ele geçirdi. Kırım Parlamentosu bu kişilerin baskısı altında referandum yapma kararı aldı. Rusya destekli olduğu belirtilen hareketler ve Rusya'nın Kırım'ı ilhakını sağlayacak referanduma yerli halk olan Tatarlar ve Ukraynalılar katılmadı. Bu şartlar altında 18 Mart 2014'te gerçekleştirilen referandumla Rusya'ya göre Kırım halkının yüzde 97'si Moskova'nın bölgelerini ilhak etmesine "evet" dedi. Uluslararası toplumun tanımadığı referandum sonrası batılı ülkeler Rusya'ya karşı yaptırım ve kısıtlama kararı aldı. Batılı devletlerin kararlarını önemsemeyen Moskova yönetimi, Kırım'a askeri güçlerini yerleştirdi. Bölgedeki Tatar ve Ukraynalı siyasiler ile halkın bir bölümü Kırım'ı terk etmek zorunda kaldı.
DONETSK VE LUHANSK KRİZİ
Kırım'ın yanı sıra Ukrayna'nın doğusunda Rus kökenli nüfusun yoğun olarak yaşadığı Donetsk ve Luhansk bölgelerinde ortaya çıkan ayrılıkçı gruplar, elde ettikleri ağır silahlarla Kiev yönetimine bağlı birliklere saldırdı. Ukrayna yönetimi bu grupların Rusya tarafından desteklendiğini savundu. Bu süreçte hükümet binalarını ve askeri bölgeleri ele geçiren ayrılıkçılar, sözde halk oylaması ile Donetsk Halk Cumhuriyeti ve Lugansk Halk Cumhuriyeti adında iki ayrı sözde yönetim oluşturdu. Rus ordusuna bağlı zırhlı birlikler Rusya-Ukrayna sınırını geçerek Donbas'a kadar ilerledi. Ayrılıkçılar ve Ukrayna ordusuna bağlı güçler arasında şiddetli çatışmalar yaşandı. Ağır kayıplar verildi, stratejik öneme sahip bazı noktalarda ayrılıkçılar kontrolü ele geçirdi. Enerji kaynakları bakımından önemle olan Donbas, Rusya yanlısı ayrılıkçıların denetimine geçti. Moskova yönetimi bu durumu inkar etse de, Avrupa Güvenlik İşbirliği ve Teşkilatı (AGİT) raporlarında Ukrayna'daki Rus güçlerinin altı çizildi. Rusya ayrılıkçıların eylemlerini "haklarını savunan insanların doğal tepkileri" olarak görüyor.
MH17 FACİASI
Ukrayna güçleri ve Rusya yanlısı ayrılıkçılar arasındaki çatışmalar yer yer şiddetlenerek devam ederken Temmuz 2014'te Malezya Hava Yolları'na ait bir yolcu uçağı Donetsk'te düşürüldü. 298 kişinin hayatını kaybettiği faciada, uçağın, Rus yapımı Buk füzesi ile vurulduğu belirlendi. Batılı ülkeler uçağı Rusya yanlısı silahlı grupların düşürdüğünü belirtirken, Rusya ise Ukrayna güçlerini suçladı. Amsterdam'dan Kuala Lumpur'a giden uçak, Ukrayna güvenlik güçleri ve ayrılıkçılar arasındaki çatışmaların en yoğun olduğu dönemde düşürüldü. Hayatını kaybedenlerin 196'sı Hollanda vatandaşıydı. Savaş halindeki bir bölgede sivil havacılığa yönelik sahanın kapalı olmaması uluslararası tartışmalara yol açtı. Hollanda Havacılık Dairesi raporlarında uçağın karadan atılan bir füze ile vurulduğu belirtildi. Rusya Dışişleri Bakanlığı ve Buk füzelerini üreten devlet şirketi Almaz-Antey, krize ilişkin yaptığı açıklamalarda Rus ayrılıkçıların bu füzeleri kullanmadığını, kendilerinde bulunan kanıtlara göre, uçağı düşüren füzelerin Ukrayna güçlerince ateşlendiğini öne sürdü.
DEVRİM SONRASI UKRAYNA
AB yanlısı devrim sonrası seçimle göreve gelen Cumhurbaşkanı Poroşenko, batılı ülkeler tarafından destekleniyor. 2015'te gerginliğin çözüme kavuşturulmasına yönelik Almanya, Fransa, Rusya ve Ukrayna arasında Belarus'un başkenti Minsk'te gerçekleştirilen görüşmeler meyvelerini vermiş değil. Ukrayna, Rusya ile karşı karşıya geldiği AB ile entegrasyon anlaşmarını da imzalamış durumda. Yürürlüğe giren anlaşmalar doğrultusunda ticari engellerin kalkması Kiev yönetiminin kazanımları arasında. Bununla birlikte Ukrayna vatandaşları Schengen bölgesinde vize serbestisi hakkını elde etti. Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu (IMF) talepleri doğrultusunda ülkede reform çalışmaları gerçekleştiriliyor. 2016'da göreve gelen ve Ukrayna'nın en genç başbakanı olan Vladimir Groysman'ın kabinesi zaman zaman artan çatışma ortamı ve ekonomik krizin üstesinden gelmeye çalışıyor. Ülkede, binlerce maddelik yasal düzenlemelerle devrim niteliği taşıyan yapısal değişiklikler sağlanıyor. Her ne kadar önemli reformlara imza atılsa da ülke içerisindeki rüşvet ve yolsuzluk gibi sorunlar devam ediyor. Rusya tarafından ilhak edilen Kırım'ın geri alınması için Kırım Tatarları ve Kiev yönetimi yoğun bir çaba gösteriyor. Ancak Kırım konusunda uluslararası arenada desteği azalan Ukrayna, bazı Batılı siyasetçilerin Rusya ile ilişkilerde engel teşkil etmemesi için Kırım sorununun rafa kaldırılması yönündeki söylemlerini şaşkınlıkla karşılıyor.
10 BİNDEN FAZLA KİŞİ HAYATINI KAYBETTİ
Son olarak Ukrayna'daki çatışmalara ilişkin Birleşmiş Milletler (BM) verileri, Ukrayna güvenlik güçleri ve Rusya yanlısı ayrılıkçı birlikler arasındaki çatışmalarda çoğu sivil olmak üzere 10 binden fazla kişinin hayatını kaybettiğini, 24 bin 500'den fazla kişinin de yaralandığını ifade ediyor. Sıcak çatışma döneminde Ukrayna ordusuna destek veren bazı aşırı milliyetçi gruplar denetim altına alınsa da, yer yer Kiev yönetimine sorun çıkaran gelişmelerle karşılaşılabiliyor. Amerika Birleşik Devletleri (ABD)'nin krize yönelik yaklaşımı silah yardımı çerçevesinde devam ederken, diplomatik alanda güçlü bir etki görülmüyor. Tüm bu süreç içerisinde Ukrayna krizinin çözümüne yönelik Almanya, Fransa, Rusya ve Ukrayna'nın katılımıyla kurulan Normandiya Formatı'nda defalarca toplantı düzenlenmesine karşın herhangi bir sonuç alınmış değil. Rusya tarafı ise Minsk'te verilen taahhütlerin yerine getirilmediği iddiasıyla Ukrayna'yı suçluyor. Ukrayna'da meydan olaylarıyla başlayan krizde Moskova yönetimi kararlı bir şekilde varlığını sürdürürken, Kiev'e destek veren batılı ülkeler gösterdikleri eylemsizlikle krizi rafa kaldırmaya çalışıyor.