Macron, Türkiye karşıtlığında yeni destek arayışında

Son dönemde gerçekleşen Irak merkezli yoğun diplomasi trafiği Fransa-Türkiye gerginliğinin tırmandığı gergin bir döneme denk geldi. Uzmanlar, Macron'un Türkiye karşıtlığını Irak siyasetine taşımak istediğini ve kendine yeni destek arayışında olduğunu kaydetti.

Son dönemde gerçekleşen Irak merkezli yoğun diplomasi trafiği Fransa-Türkiye gerginliğinin tırmandığı gergin bir döneme denk geldi. Irak Başbakanı Mustafa el-Kazımi’nin Ağustos ayında Washington ziyaretinin ardından ABD’nin Irak’ta asker sayısını düşürmeye yönelik açıklamalarından sonra Irak’ta yoğunlaşan diplomasi trafiği hem bölgesel hem de Irak içi dengeler açısından bir hayli önemli.

Özellikle Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Lübnan'daki temaslarının ardından 2 Eylül’de Bağdat'ta Irak Cumhurbaşkanı Berham Salih, Başbakan Mustafa el-Kazımi ve Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Neçirvan Barzani ile görüşmesi, Fransa’nın Türkiye karşıtlığını Irak siyasetine taşımaya yönelik bir hamle olarak değerlendirilmekte.

Analistlere göre bu görüşmenin altında yatan bir diğer sebep ise, geçmişten bu yana Iraklı Kürtlerle iyi ilişkileri bulunan Fransa Cumhurbaşkanının IKBY’nin Irak’ın bir parçası olduğunu vurgulayarak, son dönemde sıkça kullandığı Irak’ın egemenliği söylemini fiiliyatta da göstermek istemesi.  

MACRON, DESTEK ARAYIŞINDA

Ayrıca, Macron’un Bağdat ziyareti sırasında, Irak'ta son bir yıldır yaşanan olumsuzluklarda İran ve Türkiye'nin etkisi olduğunu ileri sürerek, “Bu zorluklar, İran'ın çok güçlü etkisi ve Türkiye'nin, Irak'ın içişlerine giderek daha fazla müdahale eden ve tekrarlayan saldırılarıyla olağanüstü gergin bir bölgesel bağlamda ortaya çıkıyor." ifadesini kullanması ise iki bölgesel aktöre karşı mesajı olarak okunabilir. Türkiye’nin son dönemlerde Irak'ın kuzeyindeki PKK hedeflerine yönelik sınır ötesi operasyonlarını eleştiren, Libya ve Doğu Akdeniz politikalarına muhalefet eden Macron’un Bağdat ziyareti, Ankara karşıtı tutumunu Irak’ta da artan oranda sürdürebileceği şeklinde değerlendirilebilir.

Nitekim Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian’ın Temmuz’da ve Fransa Savunma Bakanı Florence Parly’in de Ağustos’ta Bağdat ve Erbil’deki temasları ve ziyaretleri sırasında Macron gibi Irak’ın egemenliği konusunu vurgulamaları, Fransa’nın bu politikasının gidişatına dair fikir vermektedir.

Tüm bunların yanı sıra Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun, PKK'nın, Süleymaniye bölgesinde Kürdistan Yurtseverler Birliğini (KYB) neredeyse tamamen kontrolü altına aldığı yönündeki açıklamasından iki gün sonra 10 Eylül’de, Fransa’nın Erbil Başkonsolosunun Erbil’de KYB’li yetkililerle bir araya gelmesi ise Fransa’nın, Irak’taki Türkiye karşıtlığını partiler düzeyine indirme çabası olarak da okunabilir.

Ancak Türkiye ile yakın ilişkileri olan Barzani’nin de, Macron’la görüşmesinden iki gün sonra Ankara’ya gelerek Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile görüşmesi, Erbil yönetiminin Türkiye karşıtı bir denklemde yer almak istemediğine işaret.

BAĞDAT, DİPLOMASİ YOLUNU TERCİH EDECEK

Irak’taki diplomasi trafiğinin bir ayağı da Başbakan Kazımi’nin 10-11 Eylül'de beklenmedik bir kapsayıcı tavırla IKBY’nin Erbil, Duhok, Süleymaniye ve Halepçe vilayetlerine gerçekleştirdiği ziyaretler oldu. Kazımi’nin seleflerinden ayrışarak IKBY’nin tüm vilayetlerini ziyaret etmesi, Kürtlerin Irak’ın bir parçası olduğu mesajını verirken, bu ziyaretlerde Irak’ın egemenliğinden bahsetmesi Macron’un Irak’ın egemenliği söylemiyle de paralellik arz etti. Buna rağmen, Irak’ın kuzeyindeki PKK karşıtı operasyonlar nedeniyle Türkiye ile hafif tonda gerilim yaşayan Kazımi’nin, kendisini en zorlayan gündemlerin başında gelen İran’ın ülkedeki nüfuzuna karşı politika geliştirirken, Türkiye’yi tamamen karşısına almak istemediği ve Bağdat’ın Ankara ile krizi değil diplomasi yolunu tercih edeceği belirtilebilir.