Kosova - Sırbistan geriliminin arkasında Rusya mı var?
Geçtiğimiz haftalara damga vuran Kosova - Sırbistan geriliminin arka perdesindeki Moskova yönetimi, Balkanlar'daki 'mezhepsel' ayrışmayı destekleyen politikalar ile Avrupa'nın yaptırımlarını delmeyi başarıyor.
2008 yılında Sırbistan’dan bağımsızlığını ilan eden Kosova içerisindeki Sırp azınlıklar nedeniyle başlayan kriz, kısa süreli olarak askıya alındı.
Rusya'nın Sırbistan ile yakın ilişkisi, Kremlin'in Balkanlar'daki milliyetçi Sırp diasporası ile Kosova, Bosna ve bölgedeki diğer Batı yanlısı devletleri istikrarsızlaştırmak için bağlar geliştirmesine izin veriyor.
Sırbistan Kosova krizi, gözleri bir kez daha Ukrayna’yı işgal eden Rusya’ya çevirdi. Otokratik liderler arasında sayılan Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic, Rusya’nın bölgedeki istikrarı bozucu çabalarına hizmet etmekle itham edildi.
1990’larda Yugoslavya’nın dağılmasının ardından kendini çatışmada taraf olan devletlerin vatandaşı olarak bulan milyonlarca Sırp, Avrupa’daki mezhepsel bölünmeyi de bir kez daha gözler önüne sermişti.
Belgrad’ın dış politikasında etkili olan mezhepler, Priştine'nin tek taraflı bağımsızlık ilanının gayrimeşruluğunu gerekçe göstererek Kosova'nın Sırbistan'ın bir parçası olduğunu iddia etmeye devam ediyor.
Sırbistan ile derin kültürel bağlarından yaralanan Rusya, Belgrad’ın dış politikasına diplomatik ve retorik destek vermeyi de sürdürüyor. Moskova yönetiminin desteği Sırbistan’ın Balkanlar'daki Sırp diasporası arasında Rus etkisinin yayılmasını kolaylaştırmak için Balkanlar'da bir Truva atı gibi davranmasını da kolaylaştırıyor.
Rusya, Sırbistan’ın batısında Bosna yönetiminin Sırp üyesi Milorad Dedik ile sağlam ilişkilerini sürdürürken, ülke içerisinde hükümet karşıtı kurumların faaliyete geçmesinde de etkili oluyor. Dodik Bosna’da ayrılıkçı faaliyetlerini sürdürürken ilk hamle Almanya’dan geldi ve ülke içerisindeki istikrarsızlık nedeniyle Bosna’ya asker konuşlandıracağını duyurdu.
Dodik'in tehditleri Bosna'yı istikrarsızlaştırmaya ve ülkenin Batılı kurumlara katılımını Moskova'yı memnun edecek şekilde geciktirmeye devam ediyor. 18 Haziran’da bir araya gelen Rusya Devlet Başkanı Putin ve Dodik ekonomik iş birliğini artırma ve Moskova yönetimine Ukrayna savaşının ardından uygulanan yaptırımlarla mücadele etme konularında önemli ilerleme kaydetti.
Görüşmenin ardından açıklama yapan Putin, Dodik'in Bosna'nın Ukrayna savaşından kaynaklanan Batı yaptırımlarına uymasını engellemeye yönelik çabalarını takdir ettiğini ifade etti.
Moskova yönetiminin Kosova’ya kadar uzanan bölgedeki Sırp diasporasına desteği, Sırp-Kosova anlaşmazlığının çözümünü geciktirmeye devam ediyor. Bu destek, Kosova’nın Sırbistan’dan ayrılmasını halkın iradesinden ziyade Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü'nün (NATO) Moskova yönetimi ile Sırbistan ayrışmasına destek olarak yorumlayan Rusya’nın dış politikasında önemli yer tutuyor.
Vucic'in partisinden Sırp parlamenter Vladimir Djukanoviç, Sırbistan - Kosova arasında yaşanan gerilime ilişkin sosyal medya hesabından paylaştığı mesajında, Rusya'nın Ukrayna işgaline açıktan destek vererek, Sırbistan'ın “Balkanlar'ı Nazilerden arındırmaya başlamak zorunda kalacağını” söyledi.
Gerilimin yaşandığı süre boyunca Rus basını sürekli olarak Batı’nın bölgedeki etkisine atıfta bulunan makaleler ile tarafını belli etti. Basında yer alan haberlerle birlikte Rusya Federasyonu Konseyi Uluslararası İlişkiler Komitesi Birinci Başkan Yardımcısı Vladimir Dzhabarov, ülkesinin gerekirse askeri destek sağlayabileceklerinin altını çizdi.
Rusya’nın Sırbistan desteği, Belgrad’ın Kosova’dan elde edebileceği tavizleri beslerken NATO’nun bölgedeki güvenlik kaygılarını da artırıyor.
Uzmanlar Moskova yönetiminin desteğini, Sırbistan'ı iç istikrarı dış politika zaferlerine bağlı olan 'küçük bir Rusya'ya dönüştürdüğüne dikkat çekiyor.
Sırbistan’ın Rusya desteği ile muhalefetin sustururken, basın özgürlüğünü engelleyen ve yargı üzerinde kontrol sağlayan yapıyı da güçlendiriyor.
Rusya’nın bölgedeki etkisi, mezhepsel çatışmaları yönlendirmekte ne kadar uzman olduğunu bir kez daha gözler önüne sererken uzmanlar, yalnızca Batı’nın güvenlik kaygılarını beslemekle kalmıyor aynı zamanda Balkanlar’daki demokratikleşmenin de engellenmesinde rol oynuyor.
Bosna ve Sırbistan’daki Moskova yanlısı yetkililer, diplomatik destek karşılığında Rusya’nın bölgesel çıkarlarına hizmet etmeyi sürdürüyor.
Kremlin yaptırımların ardından Batı'ya saldırmanın yollarını ararken, Balkanlar'daki müdahalesi, Avrupa'nın güvenliğini tehdit etmesi için düşük risk-yüksek ödül fırsatı olarak hizmet etmeye devam ediyor.