Kelime anlamı olarak; bir yargıyı yerine getirme, uygulama anlamına gelen infaz hukukta; kesinleşmiş ceza ve güvenlik tedbirlerinin yerine getirilmesine ilişkin esasları gösterir. Yaptırımların yerine getirilmesi ile ilgilenir.
İnfaz Hukuku 3. Maddesine göre, infazda temel amaç; Ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazı ile ulaşılmak istenilen temel amaç, öncelikle genel ve özel önlemeyi sağlamak, bu maksatla hükümlünün yeniden suç işlemesini engelleyici etkenleri güçlendirmek, toplumu suça karşı korumak, hükümlünün; yeniden sosyalleşmesini teşvik etmek, üretken ve kanunlara, nizamlara ve toplumsal kurallara saygılı, sorumluluk taşıyan bir yaşam biçimine uyumunu kolaylaştırmaktır.
İnfaz kelimesinden söz edebilmek için ortada mahkemelerce verilen ve kesinleşen kararlar olmalıdır. Bu yönüyle infaz, hükmün devamı niteliğini taşır.
İnfazın ana teması mahkumiyet hükmüdür. İnfaz, kesinleşmiş ceza ile devreye girer ve “ödetme”, “önleme” olmak üzere ikiye ayrılır.
İnfaz Hukukunun Amacı:
• Suç işlenmesinin önlenmesi (genel ve özel önleme)
• Hükümlünün yeniden suç işlemesine engel olma
• Toplumu suça karşı koruma
• Hükümlünün yeniden sosyalleşmesini teşvik etme
• Hükümlünün üretken, kanunlara saygılı bir yaşam biçimine uyumunu kolaylaştırma
Tarihsel süreçte Ceza hukuku ile birlikte yürütülen İnfaz Hukuku, eski çağlarda ölüm, kırbaçlamak, işkence, kölelik, sakat bırakmak şeklinde uygulanıyordu.
İlk uygulanma biçimlerinde intikam aracı olarak görülen Orta Çağ’da infaz acı çektirmek için törensel bir niteliğe büründü. 18.yy'in sonlarından itibaren cezanın bedene yönelik olma durumu, hapis, zorla çalıştırma, sürgün gibi cezalara dönüşürken, 1792’den itibaren ‘giyotin’ cezası uygulandı.
1850’lerde giyotin uygulamasının sonlandırılmasının ardından ‘insan hakları’nın devreye girmesi ile birlikte fiziksel infazın yerini ruhsal infaz devreye girmiştir.
Bu dönemlerde hapishane kurumları bugüne ulaşacak şekilde yaygınlaşmış ve diğer cezalar içinde önemini artırmıştır.