Keşmir sorunu nedir?
Hindistan ABD Başkonsolosu Sandeep Chakravorty, İsrail’in Filistin’deki stratejisinin kendilerine örnek olması gerektiğini belirtti.
İktidardaki Hindu milliyetçisi Bharatiya Janata Partisi, geçtiğimiz ağustos ayında Keşmir’in özel statüsünü kaldırmıştı. Statüyü muhafaza eden yasanın kaldırılmasının ardından açıklamalarda bulunan Modi, ülkenin diğer bölgeleriyle Cammu Keşmir arasında bir entegrasyon sorunu olduğunu ve bunun yakında giderileceğini ifade etmişti. Hint başkanın açıklamasını, Hindistan ABD Başkonsolosu Chakravorty’nin açıklaması ile birlikte düşündüğümüzde Keşmir’i hareketli ve zor günlerin beklediği uzak bir ihtimal olarak gözükmüyor.
#India consul general in the US, Sandeep Chakravorty told Hindus & Indian nationals that India will build settlements modelled after Israel for the return of the Hindu population to Kashmir.
— DOAM (@doamuslims) November 27, 2019
'It has happened in the Middle East. If the Israeli people can do it, we can also do it' pic.twitter.com/ztMjMti5oP
SORUNUN KISA TARİHİ
Bin dokuz yüz kırk yedi yılında Hindistan’ın Britanya sömürüsünden kurtulmasıyla birlikte, mevcut Hindistan’dan Pakistan devleti kurulmuş Hindistan ise bağımsızlığını ilan etmiştir. Bu bağımsızlığın ardından üç sorunlu bölge ortaya çıkmış, bunların ikisi zaman içinde Hindistan’a bağlanırken halkının büyük çoğunluğu Müslüman olan Cammu Keşmir Hindistan’a dahil olmak istememiştir.
Bağımsız bir devlet olmak isteyen Keşmir, 1947 yılında çıkan iç karışıklıkları 2019’a kadar taşıdı. 26 Ekim 1947 yılında Pakistan-Hindistan arasında yaşanan savaş Keşmir özelinde gerçekleşen ilk savaştır.
Bu savaşın sonucunda Keşmir’in üçte biri Pakistan’a, geri kalan kısmı Hindistan yönetimine dahil oldu. Bu savaşın ardından 1965 yılında Pakistan-Hindistan arasında ikinci bir savaş yaşanmıştır. Savaşın ardından 1972 yılında Simla Anlaşması imzalanmış iki ülkede kendi kontrol bölgesini resmî olarak tanımıştır.
Halkının yüzde 80’i Müslüman olan Keşmir halkı Hint yönetiminden memnun kalmamış 1980-1990 yılları arasında yaşanan olaylarda on binlerce insan hayatını kaybetmiştir. O dönemden şimdiye kadar uzanan huzursuzluk ve istikrarsızlıki Hindistan’ın Keşmir’in özel statüsünü kaldırmasının ardından yeni bir boyuta ulaşmıştır.
HİNDİSTAN NE YAPMAYI HEDEFLİYOR?
Mevcut gelişmeler, Hint Yönetiminin hayata geçirdiği politikanın uzun ve dikkatli bir planlamanın ürünü olduğunu, yapılan stratejik değerlendirmelerin dış dünya ile ilgili kısmının tuttuğunu ve Pakistan’ın, Hindistan’ın bu adımı atabileceğini öngöremediğini gösteriyor.
ABD, Rusya Federasyonu, Çin Halk Cumhuriyeti ve uluslararası camianın tepkileri ile Pakistan’ın karşı adımları dikkate alındığında Hindistan’ı şaşırtan bir gelişme yaşanmadığı görülüyor. Atılan adımların zamanlaması, küresel ve bölgesel gelişmelerin dikkate alınarak bu politikanın hayata geçirildiğini düşündürüyor.
Halk desteğini de arkasına alan Modi yönetimi, Keşmir Vadisi Müslümanlarını dış dünyaya kapatıp, sorunu Hindu milliyetçisi söylemleri paralelinde ve kesin olarak çözmeye kararlı bir tutum ortaya koyuyor. BJP’nin Keşmir stratejisinin en can alıcı noktası da burada yatıyor. Bu noktada Keşmir Müslümanlarının reaksiyon ve direnme potansiyeli önem kazanıyor.
Bin dokuz yüz kırk altı yılında imzalanan Amritsar Antlaşması'ndan bu yana yaklaşık iki asır boyunca Hindu baskısı altında yaşayan, 1949 sonrasında ciddi kayıplar veren ve özellikle 1989 sonrasında normal insanların tahammül edemeyeceği bir baskı düzeni altında yaşayan Keşmir Müslümanlarının korku duvarını aştığı da biliniyor. Bundan sonraki süreçte; Hint yönetiminin sindirme ve Müslümanları azınlığa düşürme politikasının başarı derecesini, Keşmir Müslümanlarının vereceği tepki ve göstereceği direncin seviyesi belirleyecek. Bu da maalesef Keşmir’in ikinci bir Filistin olması ihtimalini artırıyor.
Küresel reaksiyonların ifade ediliş şekli, Hint devlet mekanizmasının planlama safhasında ABD ve Rusya Federasyonu ile perde gerisinde temasa geçerek bilgi paylaşımı yaptığını akla getiriyor. Neticede Hindistan’ın dış dinamikleri iyi değerlendirip stratejik bir hamle yaptığı anlaşılıyor.
Keşmir’de yaşanan gelişmelerin yeni milenyumda küresel güç mücadelesinin merkezine oturan Asya-Pasifik denklemleri ile bu dönemin yükselen güçleri Çin ile Hindistan arasındaki tarihi rekabet ile de sıkı bir bağı var.
Afganistan’da yaşanan gelişmeler, Hong Kong olayları, Şincan Uygur Özerk Bölgesi gelişmeleri, Kore’lerin birleştirilmesi çabaları, Sri Lanka ve Myanmar gelişmeleri, Nepal ve Maldivler’de yaşanan siyasi gelişmeler, Çin Halk Cumhuriyeti’nin Tek Kuşak Tek Yol Projesi ve bu projenin temel ayaklarından Çin-Pakistan Ekonomik Koridoru Projesi, Güney Çin Denizi gelişmeleri, ABD-Çin Ticaret Savaşı; Japonya’nın Silahlı Kuvvetlerini güçlendirmesine izin verilmesi, Taiwan gelişmeleri dikkate alınmadan Keşmir‘de son dönemde yaşanan tarihi gelişmelerin değerlendirilmesi pazılın bir kısmını eksik bırakacaktır.