Keşmir çıkmazında arabuluculuk mümkün mü?
Keşmir sorunu Hindistan ile Pakistan arasında uzun yıllardırdır çözüme kavuştmayı bekleyen ciddi bir mesele. Uzun süredir belirsizliğini koruyan bu sorun ne zaman çözüme kavuşacak? Keşmir çıkmazında arabuluculuk mümkün mü?
Hindistan topraklarını uzun bir dönem sömürgesi olarak kullanan İngiltere’nin bölgede nüfuzunun azalmasıyla Britanya Hindistanı bölündü ve Hindistan ile Pakistan bağımsızlıklarını kazandı. İki ülkenin bağımsızlıklarını kazanmalarıyla beraber patlak veren çatışmaları günümüze dek ikili arasında tam 4 savaşa neden oldu. Yeni Delhi, 5 Ağustos’ta Cammu ve Keşmir’in Anayasada yer alan özel statüsünü iptal etme kararı aldı. Söz konusu karardan önce Hindistan’daki diğer tüm eyaletlerden farklı olarak Cammu Keşmir’e farklı haklar tanıyordu. Hindistan 1947 tarihinde İngiltere'den bağımsızlığını kazandığı günden bu güne dek Keşmir kendi yasalarını çıkarabiliyordu.
Hindistan Anayasası'na, Cammu Keşmir'in demografik yapısını ve kimliğini korumak amacıyla "370'inci madde" eklendi. Yasaya göre, demografinin korunması adına eyalet dışındaki Hindistan vatandaşlarının bölgeden toprak satın alması, kalıcı olarak yerleşmesi ve yerel eyalet binalarında memur olarak çalışması yasaklıyordu. Böylece Cammu ve Keşmir’in özerkliği; yani savunma, iletişim ve dış ilişkiler dışındaki tüm meselelerde kanun yapma hakkı gibi hususlar ortadan kalkmış oldu.
Bu kararın ardından bölgede birtakım belirsizlikler kendini gösterdi. Buna dair çeşitli haberler, söylentiler ve yorumlar yayıldı; bunların gerçeği ne ölçüde yansıttığı belirsizliğini koruyor. Alınan siyasi kararların ve uygulanan politikaların halk üzerinde nasıl bir tesir oluşturduğuna dair kesin bir şey söylemek şimdilik güç görünüyor. Sorunun ne yöne evrileceğini zaman gösterecek fakat şu gerçek ki, dini ve siyasi görüşü ne olursa olsun özelde Cammu Keşmir’de genelde Hindistan’da yaşayan halk, bu gelişmelerden büyük ölçüde etkilenmiş durumda.
Keşmir krizinde arabulucu olmayacak
Stratejik konumu itibariyle oldukça önemli olan Keşmir sorununa, söz konusu bölgede aktif olmak isteyen dış kuvvetlerde katılmış durumda. Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Trump’ın “Keşmir konusunda arabulucu olabiliriz” açıklamasının da gösterdiği üzere tarafsız bir siyaset izlediği görüntüsü vermek istese de, yükselen Çin’i dengelemek adına Hindistan’ı alttan alta destekler bir siyaset izliyor. Zaten sorunun çözüme kavuşturulmasında Hindistan hükümetinin tavrı gayet net. Hiçbir ülkenin doğrudan müdahil olmasını istemiyor.
Bu sebeple yakın dönemde talepte bulunan ABD, Türkiye veya herhangi bir ülkenin arabuluculuk rolü üstlenmesi pek mümkün gözükmüyor. Bu konuya dair çeşitli ülkelerin siyasi aktörlerinden özel kuruluşlarına kadar pek çok kesimden birbirinden farklı değerlendirmeler ve çözüm önerileri gündeme taşındı ancak Hindistan hükümeti tarafından kabul edilmedi.
Gerek Başbakanlık gerekse Dışişleri ve İçişleri bakanlıkları düzeyinde yapılan resmi açıklamalarda Keşmir meselesinin Hindistan ile Pakistan arasında ikili bir mesele olduğu ve üçüncü tarafın bu konuda herhangi bir rolünün olamayacağı üzerinde ısrarla duruluyor. Bu sebeple aynı ABD Başkanı Trump gibi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ında arabuluculuk teklifine Hindistan’dan ret geldi.
Hindistan hükümeti Keşmir’le ilgili aldığı kararları birtakım gerekçelere dayandırıyor. Bu gerekçelerin birkaçı, Anayasada Keşmir’e tanınmış olan özel hakların daimi olmaması ve bölgedeki siyasi ve iktisadi hayatın yıllardır istikrara kavuşamıyor olması gösteriliyor. Keşmir meselesinde bazı adımların atılabilmesi için her iki ülkenin gerçekleri göz önünde bulundurarak, dini ve etnik kimliği ne olursa olsun bölgede yaşayan insanların taleplerini dikkate alarak hareket etmeleri gerekiyor.
Bu süre zarfında fevri olarak ortaya çıkan veya bazı güçler tarafından ateşlenen birtakım istenmeyen hadiseler karşısında her iki kesimin de dikkatli olması ve sağduyu ve soğukkanlılığı elden bırakmaması gerekiyor. Hiçbir dış gücün genelde Hint alt kıtasının özelde ise bölgenin sosyokültürel dokusunu ve siyasi-tarihi arka planını iki ülke kadar yakından bilemeyeceği ve tanıyamayacağı aşikar olduğundan yaşanan problemlerin belli ölçüce aşılabilmesi için Hindistan ve Pakistan’ın doğrudan müzakerelerde bulunmaları hayati önem taşıyor.