Prof. Dr. Utku Perktaş: "Kıyı bölgelerindeki şehirler su altında kalabilir"
İklim değişikliği yangın, sel ve diğer doğal afetlerde kendini göstermeye devam ediyor. Peki, söz konusu değişikliklerin canlılar üzerindeki etkileri neler? Prof. Dr. Utku Perktaş, Intell4’a anlattı.
Tüm dünyada küresel ısınmaya bağlı iklim değişikliğinin etkileri sürerken, bilim insanları yaşanan değişikliklerin canlılara olan etkilerini araştırıyor. Hacettepe Üniversitesi Biyoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Utku Perktaş, iklim değişikliklerinin Akdeniz'deki bülbüller başta olmak üzere canlılar üzerindeki etkilerine dair soruları Intell4’a cevaplandırdı.
Cambridge Üniversitesi ve Tübingen Üniversitesi tarafından yayınlanan ortak raporda, küresel iklim değişikliğinin insan vücudunda değişimlere neden olduğu ortaya konuldu. Bu kapsamda, etkisinin giderek daha çok hissedildiği iklim değişikliklerinin insan genetiği üzerinde uzun vadede etkileri neler olabilir?
“Küresel ısınmanın neden olduğu iklim değişimi, hayatın her alanında çeşitli etkilere neden oluyor. Örneğin, iklim değişimi sonucu insan sağlığını tehdit eden mikroplar, dünya genelinde salgınların ortaya çıkmasına neden olabiliyor. İnsan vücudu bu etkenlere uyum sağlamak için farklı uyum süreçlerine maruz kalabilir. Bu uyum süreçlerini başarıyla atlatırsa elbette birtakım değişiklikler insan popülasyonunda kalıcı hale gelebilir ve gelecek nesillerde görülebilir. Ve bu durum da küresel ısınmanın insan türüne etkisi olarak belirtilebilir.”
Yapılan araştırmalarda, küresel ısınmanın etkisiyle başta kuşlar olmak üzere soğukkanlı kurbağalardan sıcak vücutlu memelilere kadar her tür canlının vücut ölçülerinin bozulduğu ve çoğu zaman hayvanları küçülttüğü sonucu kaydedildi. Bu küçülmelerin etkisi ne kadar sürede ortaya çıkabilir? Bu tarz değişiklikler hayvan türlerinin yok olmasına neden olabilir mi?
“Bu sorunun net bir cevabı var. Doğal seçilim kısa sürede canlılar üzerinde etkisini hissettirebilir. Bu duruma en iyi örnek ise bülbüllerdir. Küresel ısınma, bülbüllerin Akdeniz Bölgesi'ndeki varlığını tehdit ediyor.
Geçtiğimiz yılın nisan ayında, Amerikan Ornitologlar Birliği’nin dergisi olan The Auk’da (şimdiki ismi Ornithology) yayımlanan çalışma, Akdeniz Bölgesi’ndeki göçmen bülbüller üzerine yapıldı. Çalışmadan çıkan çarpıcı sonuçlar büyük bir etki yaratarak, kısa sürede en çok okunan iklim haberleri arasına girdi.
İKLİM DEĞİŞİMİ BÜLBÜLLERİ DEĞİŞTİRDİ
Araştırmacılar, 20 yıldır devam ettirdikleri çalışma ile bülbüllerin kanat açıklığı hakkında veriler topladı. Verilere göre bülbüller, son 20 yılda vücut ölçülerine kıyasla daha küçük kanat açıklığı geliştirdi. Bu gelişmeler de ilkbahar başlangıcının erkene kayması ve Akdeniz Bölgesi’ndeki artan kuraklığa bağlandı. Diğer bir ifadeyle, küresel ısınmaya nedeniyle değişen iklim koşulları, Akdeniz Bölgesi’ndeki bülbüllerin kanat açıklığının daralmasına neden oldu.
Bilim insanları, gerçekleşen bu durumun söz konusu türün kış aylarındaki göç yeteneğini de olumsuz etkileyebileceğinden endişe ediyor. Bu da aslında önemli bir endişe. Çünkü kısa bir süre içinde (sadece bir göç dönemi olabilir) bu türün popülasyonunda şiddetli bir düşüşe neden olabilir. Bülbüller dışında diğer türlerde ısınmaya bu şekilde uyumsal cevaplar verebilirler.”
IPCC'nin iklim değişikliği raporuna göre, küresel iklim değişikliği konusunda birçok eşik aşıldı ve söz konusu iklim krizinin önümüzdeki yıllarda dünyadaki yaşamı yeniden şekillendirmesi bekleniyor. Siz bu raporu nasıl değerlendiriyorsunuz? Bundan sonra hayatlarımız nasıl değişecek?
“IPPC'nin raporu çok önemli. Bugün yaşadığımız problemler biyoçeşitlilik krizinin fragmanları niteliğinde. Bu fragmanlar çok daha uzun metrajlı filmlere dönüşebilir. Böyle olunca da ütopya niteliğinde birçok hikaye gerçek olabilir.
“KIYI BÖLGELERİNDEKİ ŞEHİRLER SU ALTINDA KALABİLİR”
Artık hava olaylarında ekstremler olarak tanımladığımız hadiselerin (mesela seller, aşırı yağmurlar, kuraklık gibi olaylar) sıklığı eskiye göre çok daha artacak. Yeni normaller görmeye başlayacağız. Yangın coğrafyaları için doğal yangınların görüldüğü zaman dilimlerinde uzamalar söz konusu olacak. Bu durum biyoçeşitlilik başta olmak üzere insana kadar birçok canlıya etki edecek.
Kıyı bölgelerindeki şehirler su altında kalabilir. Tüm bunları dikkate alarak yaşamımızı gelecek açısından planlamalıyız. Daha da önemlisi sürdürülebilir bir dünya için bu tehditleri görerek iklim krizine karşı eylem planları içine girmeliyiz. Aksi halde bir şeyler yapabilmek için çok geç olacak.”
*Kapak görseli: James Ferguson