Hazar'ın statüsü ve kıyıdaş ülkelerin durumu

Sovyetler Birliği sonrası yıllarca Rusya, İran, Azerbaycan, Türkmenistan ve Kazakistan arasındaki tartışmaların odağında bulunan Hazar'a ilişkin anlaşma sağlansa da, yer yer tartışmalar sürüyor. Yaşanan gelişmeler neticesinde ilerleyen dönemde kıyıdaş ülkeleri neyin beklediği belirsiz.

Sovyetler Birliği'nin dağılması sonrası Hazar Denizi'nin statüsünün belirlenmesine yönelik 1996'ta başlayan görüşmeler 2018 yazında nihayete erdi. Hazar'a kıyısı bulunan Rusya, Azerbaycan, İran, Türkmenistan ve Kazakistan arasında sağlanan anlaşma neticesinde deniz, 5 parçaya bölündü. Lakin anlaşmanın Rusya'nın belirlediği çizgiler çerçevesinde oluşması özellikle İran'da büyük rahatsızlık uyandırdı. İranlılar, İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'nin imzaladığı Hazar anlaşmasının tarihi bir hezimet olduğu görüşünde. İlerleyen dönemde gerçekleşebilecek olumsuz gelişmeler doğrultusunda Hazar'a kıyısı olan ülkeleri neyin beklediği belirsiz.

HAZAR DENİZ Mİ, GÖL MÜ?

Barındırdırdığı enerji kaynakları sebebiyle "enerji denizi" olarak isimlendirilen Hazar, hem deniz, hem de göl özellikleri taşıyor. Adını Hazar Kağanlığı'ndan alan ve yanı sıra Farsça Kaspiyan ismiyle de anılan Hazar, dünyanın en büyük tuzlu su gölü olarak biliniyor. Hazar Denizi doğuda Türkmenistan, kuzeydoğu ve doğuda Kazakistan, batıda Azerbaycan ve Rusya, güneyde ise İran toprakları ile çevrili. Okyanusla irtibatı bulunmayan Hazar'ın uzunluğu bin 210 ve genişliği 210-436 kilometredir. Bu nedenle su seviyesinin zaman zaman değiştiği gözlemlenmekte. Hazar özellikle petrol yataklarınca zengin bir yapıya sahip, dolaylı olarak bölge ülkeleri açısından büyük önem kazanıyor. Denizin kuzeyi sığı, güneyi ise derindir. Enerji kaynakları yanında balıkçılık açısından da zenginlik gösteren Hazar, kış ayları hariç ana ulaşım güzargahıdır ve sodyum sülfat yatakları barındırır. Rusya, Hazar'ın gölden büyük denizden küçük olması sebebiyle, uluslararası anlaşmaların dışında özel statü altında bulunmasını savunuyor. Hazar'da yaklaşık 50 milyar varil petrol ve 300 trilyon metreküp doğal gaz bulunuyor.

RUSYA VE İRAN İLİŞKİLERİNDE HAZAR

Hazar, tarih sahnesinde Ruslar ve İranlıları defalarca karşı karşıya getirdi. Ruslar, büyük oranda İran hakimiyetinde geçen yılların ardından imzalanan 1732 Reşt anlaşması ile Hazar üzerinde çeşitli haklara sahip olurken, ticari ve serbest dolaşım konusunda atılım yapma imkanı buldu. İlerleyen dönemde sürekli olarak güneye inmeye çalışan Ruslar, İranlılarla karşı karşıya geldi. Ruslar bu süreçte üstünlüğü ele geçirirken 1813 Gülistan ve 1828 Türkmençay Anlaşmaları ile İranlıların hareket alanını kısıtladı. Sonrasında iki tarafa da ticari anlamda açık olan Hazar üzerinde bir paylaşıma gidilmedi ve askeri sınırlandırmalar getirildi. Rusya'da 1917'de gerçekleşen Bolşevik ihtilali sonrası Hazar'a dair tüm anlaşmalar iptal edildi. Gelişmeleri takiben yapılan görüşmelerde iki tarafa da serbest dolaşım, savaş gemisi bulundurma ve balıkçılık alanı hakkı sağlandı. Sovyetler Birliği'nin dağılması sonrası Hazar'a kıyıdaş yeni devletler ve hak sahipleri ortaya çıktığı gerekçesiyle tüm anlaşmalar iptal edildi.

HAZAR SORUNU

Hazar'ın durumu Sovyetler Birliği dönemi sonrası artan kıyıdaş ülke sayısı nedeniyle bir türlü belirlenemedi. Konuya ilişkin tartışmalar Hazar'ın göl mü yoksa deniz olarak mı kabul edilmesi yönünde devam etti. Azerbaycan, Hazar'ın "açık deniz" ve "sınır gölü" olduğu tezlerini savunurken, açık deniz politikasıyla 12 millik karasuları, 200 mil ve daha fazla kıta sahanlığı ve 200 millik münhasır ekonomik bölge sahibi olmayı istiyordu. Sınır gölü tezi ile de Hazar beş ulusal sektöre bölünecekti. İran tarafında ise bir göl olarak kabul edilen Hazar, beş ülkenin ortaklaşa kullanacağı bir alandan yanaydı. İran ayrıca Hazar'a kıyısı bulunmayan ülkelerin buradan yaralanamayacağını savundu. Rusya, Sovyetler Birliği'nin dağılmasından bu yana Hazar'ın bölünmesinden yana olarak ve Kazakistan ile Hazar tabanını kapsayan anlaşmalar imzaladı. Rusya ve İran ile aynı fikri paylaşsa da sık sık politika değiştiren Türkmenistan da son olarak kıyıdaş ülkelerin hepsinin onayladığı bir anlaşmaya kadar Hazar tabanının ortak kullanımını istedi. Kazakistan ile Azerbaycan ile aynı politikayı sürdürerek Hazar'ı iç deniz olarak tanımladı.

MUTABAKAT VE PAYLAŞIM

20 yıllık müzakere süreci 13 Ağustos 2018 tarihinde Hazar Anlaşması ile son buldu. Anlaşma Kazakistan'ın Aktau şehrinde, Hazar'a kıyısı bulunan Azerbaycan, Rusya, İran, Kazakistan ve Türkmenistan devlet başkanları tarafından imzalandı. İmzalanan anlaşmaya göre Hazar 5 parçaya bölündü. Buna göre her ülke kıyıdan 15 mil açığa kadar kendi arazisini oluşturdu, balıkçılık alanı ise kıyıdan 25 mil olarak belirlendi. Kalan bölümler tarafsız ve ortak kullanıma bırakıldı. Hazar Denizi'nin tabanı karşılıklı ve yan olarak kıyısı bulunan ülkeler arasında bölüştürüldü. İmzalanan anlaşma gereği Hazar'da yabancı asker bulundurulması engelleniyor. Doğal gaz ve petrol boru hatları için ilgili ülkelerin karşılıklı anlaşma sağlaması öngörülüyor. Anlaşmaya göre Hazar'ın statüsü deniz olarak belirlenirken paylaşım da bu tanıma göre yapıldı. Yanı sıra denizin hava sahası hususunda anlaşmanın daha sonra görüşülmesi ifade edildi.

EN BÜYÜK KAYBEDEN İRAN

Tüm bunların yanında yaşanan yeni tartışmaların merkezinde İran bulunuyor. İranlı kaynaklar imzalanan anlaşmanın İran halkının milli duygularıyla alay ettiğini ve Tahran yönetiminin Hazar'daki haklarını elleriyle kendisini cılız gören Rusya'ya teslim ettiğini vurguluyor. Eleştirileri yersiz bulan hükümet endişelerin temelsiz olduğunu ifade ederken, İranlı uzmanlar, Rusya Savunma Bakanlığı tarafından hazırlandığını iddia ettiği metinlerde kullanılan bazı terimlerin uluslararası anlaşmalara engel olmak amacıyla bilinçli olarak yerleştirildiği düşüncesinde. Buna örnek olarak, "kıta sahanlığı" yerine "deniz yatağı", "su yatağı" ifadesi yerine ise "su derinliği" kelimelerinin kullanılması aktarılıyor. Ayrıca, Hazar'a kıyısı bulunan devletler arasında anlaşmazlık yaşanması durumunda bir tahkim mekanizmasına ihtiyaç duyulacağı belirtilirken, bu durum İran için büyük önem arz ediyor. Azerbaycan ve Türkmenistan ile deniz tabanındaki petrol sahaları konusunda görüş ayrılıklarına sahip Tahran yönetiminin, anlaşmanın tam bir şekilde uygulanması durumunda Hazar'daki enerji kaynaklarındaki payı yüzde 1'e kadar gerileyebilir. Dolaylı olarak İran'ın Hazar'da 371 bin kilometrekare olan alan payı da 14 bin 800 kilometrekarelere düşecek.