Fransa’da İslam düşmanlığı
Milletvekili Julian Odoul'un Müslüman bir kadına başörtüsünden ötürü ırkçı saldırganlı dünya kamuoyunda büyük yanı uyandırmıştı. Fransa Cumhurbaşkanı Emanuel Macron, Fransa’nın deniz aşırı topraklarından olan La Reunion Adası’nda temaslarda bulunduğu sırada son günlerde Fransa genelinde tartışma konusu olan başörtüsüne ilişkin gazetecilere açıklamalarda bulundu.
Fransa Cumhurbaşkanı Emanuel Macron, Fransa’nın deniz aşırı topraklarından olan La Reunion Adası’nda temaslarda bulundu. Temaslar sırasında Macron, son günlerde Fransa genelinde tartışma konusu olan başörtüsüne ilişkin gazetecilere açıklamalarda bulundu.
Gazetecilere yaptığı açıklamada Fransız lider, "Kamuya açık alanlarda başörtüsü beni ilgilendirmez ancak kamu kurumlarında, okulda ve çocuklara eğitim verildiğinde başörtüsü meselesi beni ilgilendirir. Laiklik bunu gerektirir." ifadelerini kullandı. Ayrıca kamu görevlilerinin ve okuldaki öğretmenlerin dini konularda tarafsız olmaları gerektiğini savundu.
İslam’ın sorunsallaştırılması
Macron’un yaptığı açıklamalarda İslam’ı bir sorun olarak gördüğü konuşmalarına yansıdı. Ülke genelinde yaşananları İslam sorunu olarak tanımlayan ve bunların çözülmesi gerektiğini belirten Macron, “Bazı mahallelerde bazıları başörtüyü cumhuriyet ile bağını koparan bir simge olarak kullanmaktadır. Bunun adı mezhepçiliktir." ifadelerini kullandı.
2. Dünya Savaşı’ndan kalma bir ideolojiyi yansıtan sözleriyle Macron, toplumun tek düze olmasını istediğini sözlerine yansıtmıştır. İslam’ı cumhuriyete karşı bir tehdit olarak gören lider, “Bugün dininden dolayı cumhuriyetin değerlerine bağlı olmadığını ifade eden kadın ve erkekler var. Bunu birçok şekilde görebiliyoruz. Çocuğumu okuldan sonra eve götürüyorum, (kız ve erkeklerin bir arada olduğu) havuza gitmesini istemiyorum, müzik öğrenmesini istemiyorum diyenler var. Bu kişilerin cumhuriyetin değerleriyle bağdaşmayan başka siyasi projeleri var. Bu benim için sorun ve bu mezhepçiliktir.” ifadelerini kullanmıştır.
Fransa’da artan islam karşıtlığı
Fransa’da Cumhurbaşkan’ı Macron’un açıklamalarından ve toplumdan gelen açıklamalara göre, dinlerinden dolayı bireylerin çocuklarını okuldan sonra eve götürmeleri, kadın ve erkeklerin ortak kullandığı havuza girmemeleri, müzik öğrenmemeleri cumhuriyete karşı bir tehdit unsuru olarak görülmekle birlikte bireylerin dinlerinin gerektirdiklerini yerine getirmeleri hem siyasiler tarafından hem de toplum içerisinde nefret söylemine maruz kalıyor.
Nitekim aşırı sağcı milletvekillerinden Julien Odoul, yaklaşık iki hafta önce Besançon’da düzenlenen bir toplantıda Müslüman kadından oğlunun yanında baş örtüsünü çıkarmasını istemişti ve kendisine sözlü saldırıda bulunmuştu. Nefret söyleminin giderek arttığı ülkede yaşanan olaydan sonra tartışmalar başlamış, Müslümanlar hedef tahtasına konmuştu. Ülke içerisinde yaşanan olaylarda Müslümanların hedef haline getirildiğini açık bir şekilde gösterilmektedir.
Geçen hafta ülke genelinde basında yer alan haberlerde, Fransa’nın en önemli televizyon kanallarında başörtüsü hakkında düzenlenen 85 tartışma programına 286 kişinin davet edildiği belirtilmişti. Düzenlenen programlarda başörtülü kadınlara söz verilmemesi dikkatlerden kaçmamıştı. Ayrıca ülkenin önde gelen gazetelerinden Le Figaro’nun Genel Yayın Yönetmeni Yardımcısı Yves Threard, LCI televizyonunda yaptığı açıklamada, "İslam dininden nefret ediyorum. Eğer bindiğim otobüste başörtülü bir kadın olursa inerim." ifadesini kullanmıştı.
Fransa Eğitim Bakanı Jean-Michel Blanquer de Fransız toplumunun başörtüsünü istemediğini savunarak, okul gezilerinde öğrencilere refakat eden annelerin başörtüsü takmalarına ilişkin açıklamalarda bulundu. Blanquer, "Yasa başörtüyü yasaklamıyor ancak yerel yönetimlerin başörtüyü yasaklamasını teşvik edebiliriz." ifadelerini kullanmıştı.
Julien Odoul’a kınama çağrısı
16 Ekim’de Le Monde gazetesinde yayımlanan açık mektupta, aralarında ünlü Fransız aktör Omar Sy ve gazeteci Alain Gresh’in de bulunduğu 90 akademisyen, sanatçı, film yönetmeni, aktör ve gazeteci, aşırı sağcı Macron’dan, aşırı sağcı Milletvekili Julien Odoul’un ırkçı saldırısının kınanmasını istedi. Mektupta, Odoul’un ırkçı saldırısına da tepki gösterildi.
İnsanların dini aidiyetleri nedeniyle hakarete ve saldırıya uğramasının, ırkçılığa maruz kalmasının kabul edilemeyeceği belirtilen mektupta, Macron’un başörtülü veya başörtüsüz Müslüman kadınların toplumda yeri olduğunu, Müslümanların ayrımcılığa maruz kalmaması gerektiğini açıklaması gerektiği ifade edildi. Mektupta, Fransa’da aşırı sağcıların, Müslümanlara yönelik nefreti propaganda haline getirdiği vurgulandı.
Sonuç olarak Fransa’da artış gösteren ırkçı saldırılar ve dini aidiyetler nedeniyle yaşanan saldırılar, devletin en tepesinden yapıldığı yapılan açıklamalar göstermiştir. Makron’un, Fransa Eğitim Bakanı Blanquer’ın ve aşırı sağcı partilerden olan Ulusal Cephe partisinden milletvekili olan Julien Odoul’un açıklamaları ırkçılığın, ayrımcılığın, nefret söyleminin siyasi kadrolardan topluma yansıdığı görülmektedir.