Doğu Kudüs Türkiye-İsrail ilişkilerinin geleceğini nasıl etkileyecek?

Filistin topraklarında 73 yıldır çözülemeyen düğüm, her geçen gün biraz daha karmaşık hale geliyor. Tüm dünya, İsrail'in iki devletli çözüm arayışından uzaklaşarak Filistin halkına zulmetmesini sessizce izlerken, Ankara Tel Aviv yönetimine yönelik sert ifadelerde bulunuyor. İsrail’in zulmüne sessiz kalmayan Türkiye'nin, normalleşme süreci içinde olduğu İsrail ile ilişkilerinde bundan sonra nasıl bir yol izleyeceği merak ediliyor.

İsrail’in Filistin topraklarındaki zulmü, 73 yıldır artarak devam ediyor. Dünya, gözünü kucağını kapatmış şekilde İsrail’in Filistin’lilere yönelik ‘’apartheid’’ tutumunu sessizce izlerken, Doğu Kudüs'te yeniden alevlenen ve şimdi Gazze Şeridi'ne de sıçrayan gerilim Ankara'da yakından takip ediliyor. Türkiye’nin bu konuda önümüzdeki günlerde izleyeceği dış politika bir hayli önemli.

Geçmişten bu yana Filistin ve Kudüs meselesinin Türkiye’nin kırmızı çizgisi olduğu biliniyor. Bu konu her zaman Türkiye-İsrail ilişkilerinin en önemli belirleyicileri unsurlarından biri oldu.

Peki, İsrail’in zulmüne sessiz kalmayan Türkiye, normalleşme süreci içinde olduğu İsrail ile ilişkilerinde nasıl bir yol izleyecek?

KUDÜS MESELESİ TÜRKİYE’NİN KIRMIZI ÇİZGİSİ 

Bu yıl ’’az düşman, çok dost’’ stratejisiyle hem Batı hem de Orta Doğu ülkeleriyle ilişkilerini normalleştirmek isteyen Türkiye’nin hedefindeki ülkelerden biri de İsraildi.

Nitekim Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’da yaptığı bir açıklamasında, Türkiye’nin İsrail ile daha iyi ilişki içinde olmak istediğini kaydetmiş ancak İsrail yönetiminin Filistin konusundaki politikasının yarattığı olumsuz etkiye dikkat çekmişti.

Ankara’nın Tel Aviv yönetimi ile ilişkilerini normalleştirmek istemesinin çok önemli iki sebebi var. İlki, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de kendi aleyhine olan denklemini değiştirme amacı içinde olması. Bir diğeri ise, Orta Doğu ülkeleriyle sıcak ilişkiler kurup "düşmanların sayısını azaltıp, dostların sayısını artırmak" anlayışını hakim kılmak. Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Suudi Arabistan ve Mısır ile sorunları diplomasi yoluyla çözmek isteyen Ankara, İsrail’i de bu denklemiş dışında tutmak istemiyordu.

Ancak İsrail’in Filistinlilere ve Kudüs’ün statüsünü değiştirmeye dönük politikasını sürdürmesi ile birlikte Kudüs ve Filistin’in Türkiye’nin kırmızı çizgisi olması, iki ülke arasındaki ilişkilerde kısa vadede bir normalleşme yaşanmasını çokta mümkün kılmıyor.

TÜRKİYE İSRAİL DAVETİNİ GERİ ÇEKTİ

Bunun en önemli göstergesi, İsrail ile Doğu Akdeniz özelinde bir dış politika izleyen Türkiye’nin, iki ülke arasındaki ilişkilerin normalleşmesi adına attığı en somut çağrıyı geri çekmesi oldu.

Ankara, İsrail Enerji Bakanı Yuval Steinitz’i 18-20 Haziran’da Antalya’da düzenlenecek olan Diplomasi Forumu’na davet  etmişti. Ancak İsrail’in son günlerde Filistinlililere yönelik ‘’apartheid’’ tutumu, Türkiye’nin davetini geri çekmesiyle sonuçlandı.

Türkiye’nin aldığı bu kararla birlikte, İsrail’in işlediği insanlık suçundan geri adım atmaması kısa vadede bir normalleşmenin her iki ülke açısından da mümkün olmadığını gösteriyor.

TÜRKİYE ARABULUCULUK ROLÜ ÜSTLENEBİLİR Mİ?

Ankara, İsrail’in Filistin’lilere yönelik eylemlerini uluslararası platforma taşıyarak, başta İslam ülkeleri olmak üzere uluslararası toplumu İsrail’e karşı ortak tavır almaya çağırdı. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, bu kapsamda oldukça yoğun diplomasi trafiği başlattı. Bazı analistler, bu gelişmeleri Türkiye'nin Tel Aviv-Hamas çatışmasında arabulucu olabileceği şeklinde yorumladı.

Peki, Orta Doğu ülkeleriyle ilişkilerini normalleştirmek isteyen Türkiye, Doğu Kudüs’te arabuluculuk rolü oynayabilir mi?

Dış politika uzanmalarına göre, Türkiye, bölge barışında çok aktif rol oynayabilir ancak İsrail’in Filistin halkına yönelik zulmü sona ermediği sürece bir arabuluculuk mümkün olmaz.

Özellikle İsrail’in iki devletli çözümden tamamen uzaklaşmış olması ile birlikte Batı ve Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) bu konuda bir adım atmaması, Türkiye'nin de tek başına arabuluculuk yapma ihtimalinide ortadan kaldırıyor.

Bütün bu faktörler göz önüne alınarak yapılan değerlendirmeler, Ankara’nın normalleşme konusundaki planlarını belli bir zaman öteleyeceğini, sürecin, İsrail’deki siyasi gelişmeler ışığında ve Filistinlilere dönük tavrın yumuşamasına göre değerlendirileceğini gösteriyor.