Doğu Akdeniz çıkmazında çözüm var mı?

Son yıllarda keşfedilen zengin enerji rezervleri nedeniyle uluslararası paylaşım kavgasının en gözde adresi olan Doğu Akdeniz’de Türkiye ile Yunanistan arasındaki kriz giderek derinleşiyor. Peki iki ülke arasında anlaşma sağlanabilir mi? Yaptırım kararı alınmasını engelleyecek bir çözüm mümkün mü? Uzmanlar kuşkulu, gözler ise AB liderler zirvesinde.

Son yıllarda keşfedilen zengin enerji rezervleri nedeniyle uluslararası paylaşım kavgasının en gözde adresi olan Doğu Akdeniz’de Türkiye ile Yunanistan arasındaki kriz giderek derinleşiyor. Gerilim, Türkiye ve Yunanistan arasında çözümlenememiş eski sorunların da yeniden gün yüzüne çıkmasına neden oluyor.

NATO'nun iki müttefik ülkeyi masaya oturtma çabası sürüyor. Avrupa Birliği (AB) de Yunanistan ve Kıbrıs'ın çağrıları sonrası soruna aktif olarak katılma hazırlığında. AB, Türkiye'ye karşı yaptırım uygulamayı tartışıyor. Türkiye'ye karşı yaptırım uygulanıp uygulanmayacağı 24 Eylül'de düzenlenecek olan AB liderler zirvesinde belli olacak. 

ÇÖZÜM MÜMKÜN MÜ?

Geride bıraktığımız hafta dile getirilen çözüm önerilerinden biri, Akdeniz konusunda uluslararası bir konferans düzenlenmesi. Ancak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve AB Konseyi Başkanı Charles Michel'in önerdiği konferansın kapsamı ve içeriği henüz net değil. Uzmanlar ise böyle bir konferansın kalıcı çözüme katkı sağlayabileceği konusunda kuşkulu.

Gerilimin konferans ile çözüme kavuşmayacağını belirten analistler, 24-25 Eylül'de düzenlenecek AB zirvesinde Türkiye'ye yönelik alınacak kararların oldukça belirleyici olacağı görüşünde. Öte yandan Emekli Büyükelçi Uluç Özülker’de DW Türkçe’ye verdiği bir röportajda, böyle bir konferansın düzenlenmesinin Türkiye'nin Doğu Akdeniz'e kıyısı olan diğer ülkelerle yaşadığı sorunlar nedeniyle de zor olduğunu ifade ediyor.

"Türkiye'nin dış politikasında ne İsrail ne Mısır ne de Suriye ile iyi bir ilişkisi olduğuna" değinen Özülker, "Böyle bir toplantı yapılabilmesi için bu ülkelerle Türkiye'nin yeniden dost olmaya, arasını iyileştirmeye ihtiyacı var. Buna hazırsak olur, hazır değilsek hayalden öteye geçmez" değerlendirmesini yapıyor. Özülker, "Bunu yapmak için de duygusallık, dini ve mezhepsel yaklaşımlardan vazgeçmek gerekiyor. Bu ülkelerle barışmadığın sürece çıkış yok" diye sözlerini sürdürüyor.

TÜRKİYE İLE YUNANİSTAN MASAYA OTURMALI

Tüm bunların yanı sıra Türkiye'nin Libya politikası da Avrupa Birliği ülkelerinde tartışmalara neden oluyor. Yunanistan'da Türkiye ve Libya arasında 2019 yılında imzalanan deniz yetki alanlarının sınırlandırılması anlaşmasının egemenlik haklarının ihlali olarak değerlendirildiğine dikkat çeken uzmanlar, Türkiye ile Yunanistan’ın oturup iyi niyetle müzakere edebilmesi gerektiğini savunuyor.

ÜLKELER NEYİ SAVUNUYOR?

Her iki taraf da Doğu Akdeniz'deki hak iddiasında ısrarlı. Türkiye, her açıklamasında doğal gaz arama çalışmalarına devam edeceğinin altını çizerken Yunanistan, "Gerilimin azaltılması ancak bütün Türk gemilerinin Yunan kıta sahanlığından derhal çekilmesi ile mümkün olur" koşulunu öne sürüyor. Yunanistan'ın tezlerini UNCLOS'un (Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi) üzerinde insan yaşaması koşuluyla adaların da kıta sahanlığı olduğu kararına dayandırdığına işaret eden Alioğlu Çakmak, uluslararası mahkemelerin benzer durumlar için verdiği kararların ise Yunan tezinde göz ardı edildiğini söylüyor. Yunanistan, Türkiye'nin anakarasına çok yakında ve kendisine bağlı adaların da münhasır ekonomik bölgesi olduğunu iddia ediyor. Ancak Türkiye bu tezi kabul etmiyor.

Türk tarafı, özellikle Fransa ve İngiltere'nin Manş Denizi'nde yaşadığı adalar anlaşmazlığını örnek gösteriyor. Uluslararası tahkim, Fransa kıyılarına yakın konumdaki İngiltere'ye bağlı Manş Adalarını 12 millik çemberler içine alarak iki ülke arasındaki kıta sahanlığı çizgisini de kıyılar arasını orta hat olarak kabul edip Fransa'ya kıta sahanlığı hakkı tanımıştı.

Türkiye'nin tezlerini dayandırdığı bir diğer konu da Mavi Vatan doktrini. Emekli Tümamiral Cem Gürdeniz tarafından 2006 yılında ortaya atılan "Mavi Vatan" doktrini de Türkiye'nin Akdeniz, Karadeniz, Marmara ve Ege'de hak iddia ettiği deniz yetki alanlarını ifade ediyor. Bu doktrin Türkiye'nin denizlerdeki aktif ve askeri güce dayalı stratejisinin temelini oluşturuyor. Türkiye, Karadeniz'de ikili anlaşmalarla deniz sınırlarını belirlemiş durumda. Ancak Ege ve Doğu Akdeniz'de Yunanistan'la bir uzlaşı sağlayabilmiş değil.