Davos bir elitler kulübü mü?

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başbakanlık döneminde "one minute" (bir dakika) çıkışıyla hafızalara kazınan Davos Zirvesi, bu gün 50’inci kez gerçekleşiyor. Dört gün sürecek toplantıya Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’da katılıyor. Peki geçmişten günümüze Davos ne anlama geliyor, gündemde hangi konular olacak? Zirveyle ilgili bilmeniz gereken tüm detaylar haberimizde..

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başbakanlığı döneminde Davos Zirvesi'ndeki "one minute" (bir dakika) çıkışı, üzerinden tam on yıl geçti ancak hala hafızalardan silinmedi. O günün ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir daha Davos’a katılmama kararı aldı ve bu kararlı tutumunu sürdürdü.

Uzun yıllar siyasi anlamda Türkiye’den katılımın yok denecek kadar az olduğu Davos bugün 50’inci kez toplanıyor. Dünyanın en büyük şirketlerinin yöneticileri, çok sayıda ülke lideri ve sayısız ünlü isim bugün İsviçre'nin küçük Davos kasabasında Dünya Ekonomik Forumu (WEF) için bir araya geliyor.

DAVOS NEDİR?

Bundan tam 50 yıl önce, 1970 senesinde başlayan Dünya Ekonomik Forumu, bugün yeniden bir araya geliyor. Organizasyonun vizyonu ''Dünyayı daha iyi bir yer haline getirmek'' olarak özetleniyor. Her yıl, İsviçre'nin kayak dağı merkezlerinden biri olan Davos kasabasında düzenlenen Forum'da, dünya liderleri, uluslararası şirketlerin yöneticileri ve bilim insanları bir araya geliyor. Zirve kapsamında, dünyanın sorunlarına çözüm aranıyor.

Davos zirvesi olarak hafızalara kazınmış olan forum, birçok isim için büyük fayda sağlıyor. Ülke liderleri kapalı kapılar ardında toplantılarını gerçekleştirirken, iş insanları yeni anlaşmalara imza atabiliyor. Bilim insanları ve dünya çapında tanınmış isimler de Davos'ta yaptıkları konuşmalarla küresel bir farkındalık yaratmaya çalışıyor.

DAVOS’A KİMLER KATILIYOR?

Elli yıldan bu yana her sene üç binden fazla ziyaretçiyi ağırlayan zirveye katılmak için davet almış olmak gerekiyor. Davet edilmiş misafirler için organizasyon ücretsiz ancak zirveye katılmanın bir diğer yolu ise Dünya Ekonomik Forumu'na üye olmak. Üyelik bedelleri ise yaklaşık 650 bin dolar civarında.

Bu yılki zirveye, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Donald Trump, iklim aktivisti Greta Thunberg gibi isimlerin yanı sıra, Coca-Cola, International Business Machines (IBM) şirketlerinin üst düzey yöneticileri ve Facebook'un kurucusu Mark Zuckerberg gibi isimlerin katılacağı biliniyor.

TÜRKİYE’Yİ BAKAN ÇAVUŞOĞLU TEMSİL EDECEK

Bakanlık, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun Davos'ta gerçekleştirilecek Dünya Ekonomik Forumu ‘’50’inci Yıl Toplantısı’’na katılımı hakkında bakanlığın internet sitesinde açıklama yapıldı. Açıklamada şu ifadeler yer aldı: Sayın Bakanımız 21-24 Ocak 2020 tarihlerinde Dünya Ekonomik Forumu (WEF) tarafından İsviçre’nin Davos kentinde düzenlenecek “WEF 50. Yıllık Toplantısı”na katılacaktır. Söz konusu Toplantı çerçevesinde, küresel gündemdeki güncel siyasi ekonomik sınama ve fırsatlar üzerinde fikir alışverişinde bulunulacaktır.

MODERN DÜNYA’NIN AİLE TOPLANTISI

2007 ile 2008 yılları arasında gerçekleşen küresel kriz öncesinde Davos'a katılmak oldukça prestijli bir kazanım olarak görülüyordu. Ancak kriz sonrasında toplantıların bazı düzenli katılımcıları, ekonomik çöküşü tetikleyen 'sorumsuz elitler' olarak nitelenmişlerdi. Geçen yıl, Time dergisinden Anand Giridharadas Davos'u "Modern dünyayı alt üst edenler için bir aile toplantısı" benzetmesini yapmıştı.

HİYERARŞİK DÜZEN

Zirveye katılan isimler arasında çok ciddi bir hiyerarşi var. Tüm katılımcılar, dilediği toplantılara katılamıyor. Değişik renklerdeki yaka rozetleri, hangi delegenin kimin bulunduğu salona girebileceğini gösteriyor. En üst düzey konuklara herkesten farklı yaka kartları veriliyor ve bu kartlara sahip isimler diledikleri tüm toplantılara katılım sağlayabiliyor. 'Otel kartı' olarak adlandırılan en düşük seviyedeki yaka kartı ile ise konferans merkezine dahi girmek mümkün değil.

DAVOS BU GÜNE KADAR NELER BAŞARDI?

Pek çok dünya ve sektör lideri, Davos’u seslerini duyurabilecekleri bir platform olarak görüyor. Şu ana kadar Davos Zirvelerinden çıkan en somut siyasi sonuç 1980'lerde siyasi anlamda büyük bir gerilim yaşayan (Hora krizi) Türkiye ve Yunanistan'ın savaşın eşiğinden döndürülmüş olması. O yıllarda Türkiye Başbakanı Turgut Özal, Yunan mevkidaşıyla görüşüp, Andreas Papandreu'nun güvenebileceği bir kişi olduğu kanaatine varmıştı.