Çin savaşa mı hazırlanıyor?

Çin’in deniz ticareti açısından hayati öneme sahip olan Güney Çin Denizi, uluslararası kamuoyunda sıcaklığını koruyor. Özellikle, yaşanan korsan saldırıları, Filipinler’de DAEŞ ile çatışmaların yaşanması ve ABD baskısı, Çin'i, savunma amaçlı olduğu söylenen yapay adacıklar inşa etmeye sevketti. Güney Çin Denizi'nin bu denli önemli oluşu sadece jeopolitik çıkarlardan kaynaklanmamaktır. Tarihten gelen rekabetleri ve bölgeyi yeni bir "Doğu Akdeniz" yapan keşifleri, haberimizde bulabilirsiniz.

Yaklaşık 3,5 milyon kilometrekarelik büyük bir alanı içeren Güney Çin Denizi’nde hak iddia eden Çin, Tayvan, Malezya, Brunei, Filipinler ve Vietnam gibi ülkeler arasındaki tartışmalar yıllardır devam etmektedir. Çünkü, Güney Çin Denizi sorunlarının temelinde tarihsel, ekonomik ve siyasal boyutların yanı sıra, son yıllarda şiddetlenen küresel ve bölgesel çaplı jeopolitik mücadele de yer almaktadır.

Bu nedenle de söz konusu sorunlar, kısa zamanda kolaylıkla çözülebilecek bir durumda değildir. Öte yandan, ABD Başkanı Donald Trump’un Asya-Pasifik Bölgesi’ne yönelik jeopolitik önlemleri de önümüzdeki dönemde Güney Çin Denizi sorununa yeni değişiklikler getirebilir. Soruna taraf olan ülkelerin Güney Çin Denizi’ndeki ekonomik, siyasi ve askeri çıkarları açısından bakıldığında, Güney Çin Denizi sorunu tarihsel, ekonomik, siyasal ve jeopolitik boyutlarıyla ele alınmalıdır. 

ENERJİ KAYNAKLARI

Son yıllarda Güney Çin Denizi’nin deniz yatağında büyük miktarlarda petrol ve doğalgaz rezervinin bulunduğu bilinmektedir. Bu bağlamda Güney Çin Denizi, çok zengin petrol ve doğalgaz kaynaklarına sahiptir denilebilir. Şöyle ki, ABD Enerji Bilgi Yönetimi İdaresi’nin 2013 yılındaki açıklamasına göre, Güney Çin Denizi’ndeki petrol rezervleri yaklaşık 11 milyar varil ve doğalgaz rezervleri yaklaşık 190 trilyon feetküptür.

Çin Toprak ve Kaynaklar Bakanlığı’nın verilerine göre, buradaki petrol rezervleri yaklaşık 23-30 milyar ton, doğalgaz rezervleri yaklaşık 16 trilyon metreküp olarak hesaplanmıştır. Bu rakamlar, Çin’in toplam petrol ve doğalgaz rezervlerinin 1/3’üne, dünyanın toplam petrol ve doğalgaz rezervlerinin ise %12’sine karşılık gelmektedir. Tek Kuşak Tek Yol projesinin getirdiği jeopolitik önem ve enerji kaynaklarının, Çin için artan önemini düşündüğümüzde, adeta “Doğu Akdeniz” in farklı bir çeşiti karşımıza çıkıyor.

DOKUZ KESİK ÇİZGİLİ HARİTA

Dokuz kesikli çizgi, 1947 yılında Japon işgaline karşı, dönemin Çin Cumhuriyeti'nin ele geçirdiği bölgeleri temsil ediyor. 1949'da iç savaş bittikten sonra ana karada Çin Halk Cumhuriyeti (Komünist Çin) kuruldu ve Çin Cumhuriyeti'nin yöneticileri Tayvan'a kaçtı.

Bu kapsamda bölgedeki egemenlik haklarını Çin Halk Cumhuriyeti üstlendi. Yeni Şafak’a konuşan Boğaziçi Üniversitesi Asya Çalışmaları Merkezi Asya-Pasifik Araştırmaları Uzmanı Kadir Temiz, bu konu ile ilgili şunları ifade ediyor:

“Bu düzen, Doğu Asya'da kurulması çok uzun ve kanlı savaşlardan sonra gerçekleşebildi. Bölgeye dışarıdan ilk yabancı müdahale sayılan Afyon Savaşı ve İngiliz müdahalesi 1800'lü yıllarda süreci tetikledi. Yaklaşık iki yüz yıl boyunca Çin'in bölgedeki merkezi ülke konumu değişti ve zayıfladı. 

Çin'in yerine 19. yüzyılda İngiltere, 20. yüzyıl başında Japonya ve 20. yüzyılın ikinci yarısından sonra ise ABD, Doğu Asya'daki bölgesel düzeni belirleyen taraf oldu. Çin, 9 kesik çizgili harita ile aslında iki yüzyılda kaybettiği merkezi konumunu yeniden kazanmak istiyor."

ABD’nin her platformda tepki gösterdiği Çin’in tartışmalı sularda inşa ettiği yapay adalar, bölgedeki gerilim en büyük nedenlerinden biri. Bir bakıma tartışmalı suları korumak için ABD’nin gönderdiği donanma, Çin’in, bu hareketi kendi arka bahçesine yapılan bir taciz olarak algılaması, bu süreci dahada kızıştırmış gibi gözüküyor. 

OLASI SAVAŞ DURUMUNDA SAVUNMA HAZIRLIĞI MI?

12 Temmuz 2016 tarihinde BM Uluslararası Daimi Tahkim Mahkemesi’nin Güney Çin Denizi’ndeki egemenlik hakları sorununa ilişkin Filipinler’in Çin’e karşı açtığı dava sonucunda verdiği karar, Güney Çin Denizi’ndeki gerginliğin tekrar artmasına neden oldu.

Uluslararası mahkemenin verdiği kararı tanımayan Çin, egemenlik hakkını korumak için elinden gelen her şeyi yapabileceği uyarısında bulundu. Bu bağlamda 11-19 Eylül 2016 tarihinde Çin Deniz Kuvvetleri ile Rusya Deniz Kuvvetleri Güney Çin Denizi’nde ortak deniz tatbikatı gerçekleştirdi. 

Buna ek olarak, Trump’un eski başdanışmanı Steve Bannon’un Güney Çin Denizi ile ilgili yaptığı açıklama endişeleri daha da arttırdı. Bannon açıklamasında: “Güney Çin Denizi’nde bir savaşa gireceğiz. Orada denizciydim, deniz subayıydım. 5-10 yıl içerisinde Güney Çin Denizi’nde savaşa gireceğiz. Buna şüphe yok.” diyerek olayın vehametini ortaya koymaktadır.

SONUÇ

ABD bu adacıkları “Kum Seddi” olarak görüyor. Çin ise bu adaları inşa ederek hem savunmasını güçlendirmeyi hem de bir hamle ile birden fazla kazanım elde edebilecek jeostratejik bir hamle yapmış gibi gözükmektedir. Çin’in enerji ihtiyacı noktasında bu bölge hayati önem taşımaktadır. Enerji arzında dışa bağımlı bir ülke olan Çin için bu konu milli güvenlik meselesi seviyesinde değerlendirilmektedir.

Çin için bu konuyu önemli bir hale getiren nokta ise Tek Kuşak Tek Yol projesinin deniz yolunun ilk kapısıdır. Malezya-Filipinler bölgesinde Çin gemilerine gerçekleştirilen korsan saldırıları, projenin deniz ayağının güvenliğini tehlikeye atmaktadır. ABD ise bu projeyi kendisine tehdit olarak görmekte ve projenin geçiş güzergahlarındaki gerilimleri daha da körüklemektedir.

Bu belirsizlikler içerisinde kesin olan tek şey yükselmekte olan gerilim ve artan siyasi rekabettir. Çin ile ABD’nin anlaşamaması halinde dünyada yaşanan hem ekonomik hem siyasi sıkıntılar ülkeler istemese bile tüm ülkeleri içine alacaktır.