Brüksel'deki görüşmelerin Türkiye dış politikasına etkileri ne olacak?

Brüksel’de yapılan NATO görüşmeleri, Türkiye dış politikasının geleceği açısından oldukça önemli. Üye devletlerin dışişleri bakanlarının katıldığı toplantıda, ABD ve Avrupa ülkeleri görüşerek ortak bir Türkiye politikası ortaya koyması bekleniyor.

Türkiye, dış politikasında bugüne kadar çifte dengeleme politikasını izledi. Osmanlı zamanında da uygulanan bu strateji, bir taraftan Avrupa devletleri arasında, diğer taraftan da Avrupa ve Doğu devletleri arasında siyasi dengenin kurulduğu bir politika. Türkiye’nin Soğuk Savaş döneminde de hem Batı bloğunda ABD ve Avrupa arasında hem de Batı blogu ile Rusya ve bölgesel güçler arasında denge politikası izlediği görülebilir. Soğuk Savaş sonrası dönemde de Irak işgaline karşı çıkılması, Filistin-İsrail krizi ve İran’ın nükleer çalışmalarına olan yaklaşım yine bu politikayı destekleyen göstergeler.

Ancak bugün gelinen noktada Türkiye’nin Trump yönetiminin olduğu dönemdeki geniş hareket alanı, yeni gelen Biden döneminde bulunmuyor. Öte yandan, Biden’ın dış politikasında izlediği transatlantik demokrasi ittifakı, Türkiye’nin Batı devletleri arasındaki dengeleme politikasını sarsabilir. Hem ABD hem de AB ülkeleri tarafından Türkiye’nin son dönemdeki demokrasi ve insan hakları konusunda attığı adımlara olumlu bakılmıyor. Bunun yanı sıra S-400 gibi güvenlik meselelerinde de Türkiye ve ABD’nin çatıştığı görülüyor.

BRÜKSEL’DEKİ GÖRÜŞMELERİN DIŞ POLİTİKAYA ETKİLERİ

Türkiye’nin son dönemde AB’ye olan ılımlı tavrına AB tarafından tam olarak karşılık verilmiş değil. Avrupa ülkeleri ile arasındaki gerginliği yumuşatmaya çalışan Türkiye’nin karşısına Biden yönetimi çıkıyor. ABD ile AB, Türkiye’ye yönelik politikalarını birlikte koordine etme niyetinde. Bu nedenle Brüksel’de yapılan NATO görüşmeleri Türkiye’nin dış politikasının geleceği açısından oldukça önemli.

Yaşanan gelişmeler Türkiye’nin uzun yıllardır izlediği dengeleme politikasının artık işe yaramayacağını gösterir mi? Tarihe bakıldığında Türkiye, dış politikasında Batı ile olan yol ayrımlarında bölgesel güçlere yöneldiği görülüyor. SSCB ile olan ilişkiler, İslam ülkeleriyle anlaşmalar, Afrika ülkeleri ve Türki devletlerle yakınlaşma gibi politikalar, Batıyı dengelemek üzere yapılmıştı. Ancak yine de bölgesel ilişkiler “ikincil” kalarak Batı merkezli politikalar daha çok öne çıktı. Batı ile arasına fazla mesafe koyan bir Türkiye’nin stratejik olarak ilerleyebilmesi çok daha zorlaşır.

TÜRKİYE DIŞ POLİTİKADA NASIL BİR YOL İZLEYECEK?

Son dönemde yaşanan ekonomik sıkıntıların ve diplomatik dışlanmanın önüne geçebilmek için Batı ile olan ilişkilerin yoluna koyulması gerekiyor. Erdoğan’ın yaptığı reform açıklamaları ve AB ülkelerine karşı olan ılımlı tavrın bu nedenle olduğu söylenebilir. Ancak İstanbul Sözleşmesi, parti kapatma davası ve kurumsal yapıların etkinliğinin azalması gibi gelişmeler, Türkiye’nin dış politikada Avrupa ile olan ilişkisinde yabancılaşmanın artmasına neden oluyor. Erdoğan yönetiminin iktidar süresince uyguladığı siyasette oluşan bağımlılıklar hem dış hem de iç politikada hareket alanını kısıtlıyor.

Türkiye’nin dış politikasında Avrupa ile uyumlu bir ilişkiyi yakalayamaması, Avrasya ülkelerine yönelmesini mecbur kılacaktır. S-400 satın alınması, Doğu Türkistan politikası ve Rusya ile olan ilişkilerde bunun etkileri görülebilir. Diğer taraftan Türkiye’nin içinde bulunduğu krizlerden çıkabilmesinin en kısa yolu Batı’nın finans kaynaklarına ulaşması ve siyasi normlarıyla uyumlu hale gelmesidir. Türkiye’nin iç ve dış siyasetindeki uyumsuzluk, Biden yönetiminin dış politikası ve AB ile olan koordinasyonu kapsamında sürdürülebilir görünmüyor.