Brüksel'de Türkiye ve Doğu Akdeniz zirvesi
Avrupa Birliği ülkelerinin devlet ve hükümet başkanlarından oluşan AB Konseyi, Türkiye ile ilişkileri görüşmek üzere Brüksel’de toplandı. Çok sayıda liderin bir araya geldiği zirvede neler konuşulacak? Masadan Türkiye’ye yaptırım kararı çıkacak mı?
Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin liderleri, Doğu Akdeniz'de Türkiye ve Yunanistan arasındaki son gerilim başta olmak üzere Belarus ve Çin ile ilişkilerin de öncelikle ele alınacağı iki günlük zirve için bugün Brüksel’de bir araya geldi.
Zirvesinin daha önce 24-25 Eylül tarihlerinde yapılması öngörülmüştü. Ancak zirve, AB Konseyi Başkanı Charles Michel koronavirüs şüphesiyle karantinaya alındığından son anda ertelenmişti.
İki gün sürmesi planlanan zirvenin Perşembe akşamki ilk bölümünde tamamen “Doğu Akdeniz ve Türkiye ile ilişkilere” ayrılacağı bildirdi.Bununla birlikte Rus muhalif Aleksey Navalnıy'ın zehirlenmesi ve Dağlık Karabağ’daki son gelişmeler de AB liderlerinin ele alacağı konular arasında yer alıyor. AB liderleri, 19 Ağustos'ta video konferans yöntemiyle yaptıkları toplantıda Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum yönetimi ile dayanışma içinde olduklarını belirtirken, Türkiye’ye yönelik bir yaptırım kararı almamayı tercih etmişti.
ERDOĞAN’DAN AB LİDERLERİNE MEKTUP
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, zirve öncesi AB kurumlarının başkanlarına ve üye ülkelerin liderlerine birer mektup göndererek, Türkiye'nin Doğu Akdeniz konusuna yaklaşımını ve sorunların çözümüne yönelik önerilerini aktardı.
Mektupta, "Son dönemde, Doğu Akdeniz'de yaşanan gelişmeler nedeniyle ilişkilerimiz yeni bir sınamayla karşı karşıyadır” diyen Erdoğan, “Doğu Akdeniz politikamızın iki ana hedefi vardır. Birincisi, Doğu Akdeniz'de deniz yetki alanlarının uluslararası hukuka uygun olarak, hakça ve adil biçimde sınırlandırılması ve kıta sahanlığımızdaki egemen hak ve yetkilerimizin korunmasıdır. İkinci hedefimiz ise Kıbrıs Türklerinin, Kıbrıs Adası'nın eşit ortağı olarak Ada'nın hidrokarbon kaynakları üzerindeki eşit hak ve çıkarlarının garanti altına alınmasıdır." ifadesini kullandı.
"Türkiye, Doğu Akdeniz'in, tüm tarafların iş birliği yaptığı, hidrokarbon kaynaklarının hakça ve adil şekilde paylaşıldığı, barış ve istikrarın hüküm sürdüğü bir iş birliği bölgesi olmasını arzu etmektedir" diyen Erdoğan, “Yunanistan ile ön koşulsuz olarak diyaloga hazır olduğumuzu bir kez daha vurgulamak isterim. Bu çerçevede gerginliğin azaltılması için NATO Genel Sekreteri'nin deniz ve hava unsurlarını ayrıştırma girişimine de başından itibaren destek verdiğimizi dikkatinize getiririm." dedi.
AB’DEN TÜRKİYE’YE ZİRVE ÖNCESİ UYARI
Avrupa Konseyi Başkanı Charles Michel ise AB liderlerine gönderdiği mektupta, Doğu Akdeniz'deki anlaşmazlığın çözülmesinde Türkiye'nin "yapıcı" olmaması durumunda AB çıkarlarının savunulması için "tüm seçeneklerin masada olduğunu" bildirdi.
Michel mektubunda, "Hedefimiz, tüm bölgede istikrar ve güvenliği sağlamak amacıyla Türkiye ile yapıcı bir diyalog alanı yaratmak ve AB üyesi tüm devletlerin egemenlik haklarına ve egemenliklerine saygı gösterilmesini garanti altına almaktır. Bu, Türkiye yapıcı bir şekilde angaje olursa mümkün olabilir. Üye ülkelerin ve Avrupa Birliği'nin meşru çıkarlarını savunmak için tüm seçenekler masada bulunmayı sürdürüyor." İfadesini kullanmıştı.
DOĞU AKDENİZ’DEKİ GERGİNLİKTE SON DURUM
Eylül başında Türkiye ile Yunanistan arasında NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg'in girişimiyle istenmeyen olayları veya kazaları önlemeyi hedefleyen çatışmayı önleme veya "ayrıştırma usulleri" olarak adlandırılan bir mekanizma kurulması için askeri teknik görüşmeler başladı.
NATO, görüşmelerin askeri heyetler arasında teknik düzeyde yapıldığını, siyasi niteliği bulunmadığını ve Almanya'nın Türkiye ile Yunanistan arasında istikşafi görüşmelerin başlaması için yürüttüğü diplomatik çabaları tamamlayıcı nitelikte olduğunu özellikle vurguladı.
Oruç Reis sismik araştırma gemisinin eylül ortasında Antalya limanına dönmesinden sonra gerginlik yatışmaya başladı. Ancak Yavuz sondaj gemisinin Akdeniz'de çalışmalarını sürdürmesine Kıbrıs Rum kesimi itirazını sürdürdü.
ZİRVEDEN NASIL BİR KARAR ÇIKABİLİR?
Türkiye ve AB’den gelen mesajlar, Ankara ile Atina’nın istikşafi görüşmelere başlamaya hazır olduklarını duyurmaları, NATO’daki teknik görüşmeler ve Almanya’nın arabuluculuk girişimleri sayesinde, 1-2 Ekim AB zirvesinden Ankara'ya yönelik yaptırım kararı çıkması beklenmiyor. Kulislerde, çıkacak kararın Türkiye’yle ilişkilerde uzun vadeli stratejik yaklaşımdan ziyade, mevcut krizin yönetimine odaklanacağı konuşuluyor.
Kıbrıs Cumhuriyeti’nin “Türkiye’ye yaptırım uygulanmazsa ben de Belarus’a yaptırımları bloke ederim” şantajı da AB kulislerinde destek görmedi. Kıbrıslı Rumlar buna karşılık sonuç bildirgesinin Ankara’ya daha net mesajlar gönderen bir tarzda kaleme alınmasını isteyebilir.
Hazırlanacak sonuç bildirgesinin Türkiye bölümünde AB bir kez daha, üyeleri Yunanistan ve Kıbrıs Cumhuriyeti ile dayanışma içinde olduğunu ve AB devletlerinin egemenlik ve egemenlik haklarına saygı duyulması gerektiğini tekrarlayacak. Deniz yetki alanlarıyla ilgili sorunların uluslararası hukuk temelinde diyalog yoluyla çözümlenmesi gerektiği vurgulanıp, Kıbrıs müzakerelerinin BM çatışı altında yeniden başlatılması çağrısında bulunulması da bekleniyor. AB, Mart 2018'den bu yana Türkiye'nin Doğu Akdeniz’deki sismik araştırma faaliyetlerini kınıyor.
Türkiye’nin 2018’den bu yana donmuş halde olan AB katılım müzakereleri ise şu an için gündemde değil. Buna rağmen, AB liderlerinin sonuç bildirgesinde, Türkiye’de insan haklarının durumuna vurguda bulunulma olasılığının yüksek olduğu belirtiliyor.