Nükleer güç üreten ilk Arap ülkesi BAE oldu! Körfez’de dengeleri değiştirir mi?
BAE Federal Nükleer Denetim İdaresi, Güney Kore Elektrik Enerjisi Şirketi (KEPCO) tarafından inşa edilen nükleer santralin birinci reaktörünün faaliyetine geçmesine izin verdi. Arap yarımadasının ilk nükleer santraline karşı İran’ın nükleer çalışmalarından rahatsız olan ABD, İsrail ve Körfez ülkeleri nasıl bir tutum sergiliyor? BAE’nin nükleer atağı ne anlama geliyor, Körfez’deki dengeleri değiştirir mi?
Güney Kore Haber Ajansı Yonhap, Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) ilk nükleer santralinin birinci reaktörünün faaliyete geçmesine izin verildiğini duyurdu. Bu konuda BAE’den ise henüz bir açıklama gelmedi.
BAE Nükleer Enerji Şirketi (ENEC) 2009 yılında ihaleyi kazanan KEPCO, başkent Abu Dabi’nin 270 kilometre batısında APR-1400 tipi 4 reaktörden oluşan bir nükleer santral inşa etmişti.
Arap yarımadasının ilk nükleer santrali olan Bereket’in diğer 3 reaktörünün 2021 yılına kadar devreye sokulması planlanıyordu. Diğer reaktörlerin de devreye girmesiyle 5 bin 600 megavat kapasiteye ulaşacak nükleer santral, BAE’nin elektrik ihtiyacının yüzde 27’sini karşılayabilecek.
Yaklaşık 20 milyar dolara mal olan nükleer santral çalışmalarına devam etmek isteyen BAE, 2,4 milyon varil günlük petrol üretiminin yaklaşık 2 milyon varillik kısmını ihracata ayırıyor. 2050 yılından itibaren BAE enerjisinin yüzde 50'sinin nükleer kaynaklı olması hedefleniyor.
BAE İLE ANLAŞMA, TÜRKİYE’YE YAPTIRIM
ABD eski Başkanı Barack Obama, petrol zengini Birleşik Arap Emirlikleri ile nükleer enerji teknolojisini paylaşmayı öngören, kendisinden önceki Başkan George Bush'un görevinin son günlerinde imzaladığı anlaşmayı 2009 yılında onaylamıştı.
Anlaşmayla ABD, artan elektrik ihtiyacını karşılamak için nükleer enerjiyi kullanmak isteyen BAE'ye hassas nükleer malzeme transferi için pazar oluşturmayı hedeflemişti.
DÜNYADA NÜKLEER ENERJİ SANTRALLERİ
Türkiye nükleer enerji santrallerinden üreteceği elektriği, yenilenebilir enerji santrallerinden üreteceği elektrik ile değil; elektrik üretiminde en yüksek paya sahip olan doğalgaz santrallerinden ürettiği elektrik ile ikame etmeyi planlıyor. Türkiye’nin nükleer santrallerle ilgili 2023 programı, ilk nükleer santralin elektrik üretimine başlamasıdır.
Dünyada nükleer santraller görünümüne bakıldığında ise; 31 ülkede 450 nükleer santralin bulunduğu görülüyor.
Fukuşima kazası sonrası ömrü dolan nükleer santralleri kapatan Almanya'da 7 santral halen işletilirken, Japonya ise geçici olarak durdurduğu nükleer santralleri güvenlik denetimlerinin ardından tekrar işletmeye aldı.
Avrupa Parlamentosu (AP), Türkiye’nin inşası halen süren Akkuyu Nükleer Enerji Santrali projesine karşı çıkıyor.
Türkiye’ye nükleer santral projesini durdurmasını söyleyen AB ülkelerinden Almanya, Belçika, Çek Cumhuriyeti, Finlandiya, Fransa, Hollanda, İspanya, İsveç, Macaristan, Slovakya, Slovenya, Bulgaristan ve Romanya nükleer rektöre sahip. AB’nin yarısında 115 adet nükleer enerji santrali var. ABD’den ayrılan İngiltere’nin nükleer enerji sayısı ise 15.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geçtiğimiz eylül ayında yaptığı “Bazı ülkelerin nükleer başlıklı füzeleri var. Ancak Batı bizim bunlara sahip olamayacağımız konusunda ısrarlı. Bunu kabul edemem” şeklindeki açıklamasından ABD’liler rahatsız oldu.
Türkiye’ye yaptırım amacıyla “Nükleer Silahların Yayılmasının Engellenmesi Yasası” başlıklı tasarı hazırlandı. Tasarı, ABD Başkanı'nı, sivil nükleer işbirliği konusunda yeni bir anlaşma imzalama ya da mevcut anlaşmayı yenilemeyle bağlantılı olarak, herhangi bir yabancı ülkenin kitle imha silahları anlaşması altındaki yükümlülüklerini ihlal edip etmediğini ya da yabancı ülkenin nükleer programının barışçıl olup olmadığını tasdik etmekle yükümlü tutuyor.
KÖRFEZ’DE DENGELER DEĞİŞİR Mİ?
Nükleer silah yapımına ilişkin BAE, 2009 yılında ABD ile imzaladığı anlaşmadan bir yıl önce uranyum zenginleştirmeyeceği yönünde taahhüt verdi.
BAE, ABD ile yaptığı anlaşma sonrası nükleer enerji santralini, artan enerji talebi, fosil yakıta bağımlılığı azaltmak, daha fazla petrol ihracatı yapabilmek için inşa etti.
ABD’nin onayıyla BAE’nin nükleer enerji alanındaki atağına, İsrail de tepki göstermedi. Sadece İsrail eski Savunma Bakanı Moşe Yaalon, “Arap dünyasındaki ülkelerin nükleer silaha sahip olma çabasına dair işaretler görüyoruz. Yanı başlarında bir atom bombasıyla birlikte İran’ın hemen dibinde öyle sessiz bir şekilde oturmaya pek de hevesli görünmüyorlar” diyerek, bu çalışmaların İran tehdidine karşı yürütülmesinin doğru olabileceğine işaret ediyor.
ABD eski savunma bakanlarından Robert Gates ise İran’ın bölgedeki diğr ülkeleri denk bir nükleer kapasite geliştirme konusunda tahrik ettiğini savunurken, önceki dönem başkan adaylarından Hillary Clinton da BAE ile Suudi Arabistan’ın nükleer silah sahibi olmak için arayış içinde olduklarını dile getirmişti.
Görüldüğü üzere ABD, İsrail ve Batı, kendilerine karşı tehdit oluşturmayacak Arap ülkelerinin Ortadoğu’da nükleer çalışmalarına sessiz kalıyor. Bugün nükleer enerji santrali ile başlayan Araplar’daki bu iştah, yarın nükleer yarışa adaptasyon ile sürebilir.
Filistinlileri Yahudiler ile birlikte aynı devlet çatısı altında yaşayarak, bir şey öğrenmeleri önerisinde bulunan Körfez ülkeleri, gelecekte nükleer silah yarışına girdikleri takdirde İran karşısında İsrail’in müttefiki konumuna gelebilirler.
ABD ile yakın ilişkiler içindeki BAE’den sonraki diğer Körfez ülkelerinin de yapacakları nükleer çalışma hamleleri, İsrail ittifakıyla beraber düşünüldüğünde Ortadoğu için ne kadar tehlikeli sonuçlar doğurması açısından endişe vericidir.