BAE, İsrail ile normalleşme sürecinde El Aksa'yı nasıl kullanıyor?

İsrail ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin ilişkilerini normalleştirme kararı alması Ortadoğu’da yeni bir dönemin başlangıcı olarak görülebilir. Uzun süredir İsrail’le örtük ilişkilerini alenileştirmekten kaçınan çeşitli Arap ülkelerinin, BAE’nin bu adımıyla birlikte İsrail’e yaklaşımlarını değiştirebileceği öngörülüyor.

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ile İsrail'in, uzun yıllar perde arkasında geliştirdikleri ilişkilerinin resmi bir şekilde normalleşeceği ve çeşitli alanlarda işbirliği anlaşmaları imzalayacakları kısa süre önce kesinleşmişti. Ancak BAE ile İsrail arasında imzalanan normalleşme anlaşması, zaten sürekli olaylara sahne olan El-Aksa Camii’ndeki gerginlikleri daha da kızıştırdı.

İki taraf arasında yapılan anlaşmanın maddelerinden birisi de caminin BAE’li cemaatinin sayısını arttırmaktı. Bu çerçevede geçtiğimiz ay camiye gelen BAE’li ziyaretçiler Filistinlilerden çok sert tepki gördü ve bu ziyaretçiler Filistinliler tarafından camiden kovuldu.

Bu yılın başında Amerika Birleşik Devletleri (ABD) tarafından masaya konulan İsrail-Filistin “barış planı” El-Aksa'da sadece Müslümanların ibadet etmesinin aksine “tüm inançların takipçilerinin” camii yerleşkesinde ibadet etmesine izin verilmesini öngörmekteydi. 

ABD’nin desteği ile anlaşma üzerinden İsrail ile ilişkilerini normalleştirme kararı alan BAE’li yetkililer Filistinlilerin ağır tepkisini çekti. (Abu Dabi Veliaht Prensi) “Muhammed bin Zayed bir haindir” yazılı büyük posterler cami yerleşkesine asıldı. Prensin resimleri yakıldı ve Kudüs Başmüftüsü, BAE-İsrail anlaşması çerçevesinde gelip El-Aksa'da ibadet etmek isteyenlere müsaade edilmemesine yönelik bir fetva verdi.

BAE, İSRAİL İLE NORMALLEŞME SÜRECİNİ PAZARLAMAK İÇİN EL AKSA'YI NASIL SÖMÜRÜYOR?

Terrestrial Jerusalem isimli STK tarafından hazırlanan rapora göre ABD-İsrail-BAE anlaşması beraberinde “hali hazırdaki statükodan radikal seviyede bir sapma getirecek. Bu sapmanın sonuçları her kesimi etkileyecek ve büyük ihtimalle bazı hadiselere neden olacaktır.”

Filistinli bazı uzmanlar, BAE’nin camiye ziyaretçi götürme planının başarısızlığa uğramasının ihtimal dahilinde olduğu görüşündedir zira BAE’lilerin yapılan çağrılara kulak verip büyük kafileler şeklinde gelecek kadar meselenin umurlarında olmadığı barizdir. Gelenlerin çoğu da Kudüs yerine, turizm ve eğlence amacıyla Tel Aviv’i tercih edecektir.

İsrail-BAE yaklaşımı, Ürdünlülerin ve Filistinlilerin cami idaresindeki rollerinin önemsizleştirilmesinden endişe eden Vakıf yetkililerini de alarma geçirdi. BAE merkezli propaganda makinası, İsrail ile devam eden normalleşme sürecini pazarlamak amacıyla, anlaşmanın Müslümanların El-Aksa'yı ziyaret etmesini özgürlüğünü arttırdığını işlemekte ve sanki Müslümanlar ziyaret edince El-Aksa İsrail işgalinden kurtulacakmış gibi davranmaktadır.

BAE’li yetkililer ile Kudüs Belediyesi arasında imzalanan mutabakat gereği işgal altındaki Doğu Kudüs’ün Wadi el-Coz mahallesinde yaklaşık 600 milyon dolar harcanarak son derece teknolojik bir endüstriyel yerleşke kurulması kararlaştırıldı.

Kudüs konusunda uzman bir profesör olan Cemal Amro şöyle diyor: “Kendilerini Filistin bölgesindeki BAE elçileri olarak gören bazı Kudüslü Filistinliler de bu projede yer almaktadır. BAE, bu Kudüslüleri projelerine katılım olduğunu göstermek için beyinlerini yıkayarak kendi tarafına çekti.”