Alexander Valchyshen: Ukrayna, AB ve NATO üyeliğine eskisinden daha yakın
2014'te yaşanan Meydan Devrimi sonrası Rusya'nın tehdit ve saldırılarına maruz kalan Ukrayna, Batılı güçlerin desteğinde yaşadığı sıkıntıları aşmaya çalışıyor. Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Ukraynalı akademisyen ve analist Alexander Valchyshen, devrim sonrası yaşanan durgunluğun aşılması için atılan adımları anlattı.
New York Bard Koleji Levy Ekonomi Enstitüsü akademisyenlerinden Alexander Valchyshen, 2014'teki devrim sonrası gerilen Rusya-Ukrayna ilişkileri ve geçen sürede elde edilen ilerlemelere dair Intell4 Global Strateji Ajansı'na özel açıklamalarda bulundu. İsmail Okan'ın sorularını cevaplayan Valchyshen, Ukrayna'nın NATO ve Avrupa Birliği (AB)'nin genişleme tehditlerinden ziyade, Rusya'nın iç kaygılarından dolayı hedef alındığını vurguladı. Türkiye ve Azerbaycan ile olan ilişkilere de değinen Ukraynalı analist, oluşturulacak ortak mekanizma ile ticari ilişkilerin daha da ileri taşınabileceğini ifade etti.
"Ukrayna, Rusya'nın iç kaygıları nedeniyle hedef seçildi"
Meydan olaylarına bağlı olarak Rusya ile Rus ayrılıkçılar tarafından işgal veya ilhak edilen Kırım, Luhansk ve Donetsk bölgelerini işaret eden Valchyshen, Moskova yönetiminin iç finansal kaygılardan dolayı bu adımları attığını belirtti. Rus halkında yükselen memnuniyetsizliğe de dikkat çeken Ukraynalı analist, açıklamasını şöyle sürdürdü:
"2014'ten bu yana Ukrayna'da köklü bir değişim yaşandı. İlk olarak bir zamanlar ülkenin en büyük ticaret ortağı olan Rusya, saldırgan tavırları, iç siyasete ve ekonomiye müdahale eden yaklaşımı ile Ukrayna'nın zengin enerji kaynaklarının bulunduğu güney ve doğu bölgelerini işgal ederek sınırlarını genişletti. Yaşananları değerlendirenler genel olarak Rusya'nın bu adımları NATO ve AB'nin genişleme tehditlerine yönelik attığını ifade ediyor. Ancak tek neden bu değil. Gözlemlediğim kadarıyla, Moskova yönetimi 2012-13 yıllarından bu yana önemli finansal tehditlerle karşı karşıya. Ülkede halkın yaşam koşullarını ciddi oranda etkileyecek ve uzun süreli ekonomik durgunluğa neden olabilecek bir durum var. Aynı zamanda mevcut makamlara karşı yüksek memnuniyetsizlik gözlemleniyor. Bir başka neden ise Rusya'nın 1990'lardan bu yana toprak elde etmeye çalıştığı Kırım. Tüm bunlar göz önünde bulundurulduğunda Rusya'nın iç piyasa sorunları ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD) nezdinde doların değer kazanması, kaçınılmaz bir şekilde petrol fiyatlarının düşmesine neden oluyordu. Bu süreçte finansal açıdan daha kırılgan bir ekonomiye sahip ve dış güçlerin müdahalesine açık olan Ukrayna, hedef seçildi. Ne yazık ki Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik tutumu yakın süreçte değişecek gibi gözükmüyor."
"AB ile sağlanan ilerleme, Ukraynalılara büyük katkı sağladı"
Valchyshen, Ukrayna'nın gelinen noktada ekonomik anlamda olumlu gelişmeler yaşadığını ifade ederken, AB ile yürütülen müzakereler doğrultusunda elde edilen vizesiz geçiş haklarının Ukrayna halkına büyük katkı sağladığını vurguladı. Valchyshen açıklamasının devamında şu ifadeleri kullandı:
"İkincisi ise 2014-15 döneminde derin bir durgunluk yaşayan Ukrayna ekonomisinin gösterdiği gelişim. Yeni yönetim ile geçtiğimi birkaç yıl içerisinde reel gayrisafi yurt içi hasıla (GSYİH)'da yüzde 2-3 oranlarında büyüme sağlandı. Bu noktada Uluslararası Para Fonu (IMF) destekli bir istikrar programı seçildi. Dış kredilere bağlı etki altında bulunan ekonomi oldukça sıkı bir mali karışım ve merkezi otoritelerin para politikaları ile yönetiliyor. Bu durum, döviz kuru ve devalüasyon endişesinden dolayı yürürlüğe giren bir tür yerel tasarruf rejimi olarak öne çıkıyor. AB ile elde edilen ilerlemeler sayesinde Ukrayna halkı, Avrupa ülkelerine vizesiz giriş hakkı elde etti. Bu daha önce olmayan bir lüks. Pek çok Ukraynalı bu sayede Orta Avrupa ülkelerinde iş imkanı bulabiliyor. Aynı zamanda gelişmeler neticesinde yurt içinde sıradan maaş kazananların oldukça düşük olan gelirleriyle yaşamayı bıraktıkları gözlemleniyor. Bana göre, bu özellik ülkenin memur liderliğine olan zayıf desteği körüklemiş durumda. Haziran 2014'te bir iş gezisi için İstanbul'da bulundum. Ukrayna dahil, Karadeniz bölgesindeki bir dizi işletmede yatırım yapan Hollanda merkezli bir özel sermaye grubunun yöneticilerine Ukrayna ekonomisi hakkında bir sunum yaptım. Yatırımcıların ilgisi daha çok Ukrayna'nın yakın vadeli geleceğine yönelikti. Temel makroekonomik göstergelerle ilgili bazı detaylara bakıldığında, 2014 yılının başında, Ukrayna'da seçmenin ne olursa olsun görevdeki yönetim ile ilgili zorlu ve eleştirel bir duruş sergilediği açıktı. Bu nedenle önümüzdeki Ukrayna seçimlerinin sıcak bir rekabet ortamı oluşturacağına şüphe yok."
"Toprak bütünlüğü sağlanmadan anlaşma zor"
Rusya'nın nükleer tehditler ile Ukrayna ve Avrupa'nın doğu sınırlarında endişe oluşturduğunu belirten Valchyshen, bu nedenle iki ülke arasındaki çözüme ilişkin adımların temkinli atıldığını vurguladı. Ukraynalı analist aynı zamanda, Ukrayna-Batı ile Rusya arasındaki ilişkilerin ülkenin toprak bütünlüğüne bağlı olduğunu ve Moskova yönetiminin askeri güçlerini Ukrayna'nın meşru sınırları dışına taşımadan anlaşma sağlanamayacağını ifade etti. NATO ve AB üyeliklerine ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Valchyshen, Ukrayna'nın söz konusu birlik üyeliklerine daha önce hiç bu kadar yakın olmadığını belirtti. Valchyshen, Ukrayna'nın üyelik şansının gerçekleştirilecek reformlara bağlı olduğunun altını çizdi.
"Metsamor'daki olası bir kaza dünyayı etkileyecek"
Türkiye ve Azerbaycan ile Ukrayna arasındaki ilişkileri de değerlendiren Valchyshen, iki ülkenin bu kritik süreçte Ukrayna'ya ciddi oranda destek sağladığını hatırlattı. Söz konusu ülkeler arasındaki ticaret hacminin daha da geliştirebileceğini ifade eden Ukraynalı uzman, döviz borçlanması birikiminin önüne geçilmesi adına ortak bir takas kuruluşu veya mekanizma geliştirilerek, ticari gelişmelerin daha sağlıklı işlemesinin sağlanabileceğini savundu. Ayrıca Ermenistan'ın Türkiye sınırında bulunan ağır hasarlı nükleer santrali Metsamor'a ilişkin bir soruyu da cevaplayan Valchyshen, Çernobil faciasını hatırlatarak, yaşanan olayda etkinin ülke sınırlarını aştığı ve aradan geçen yıllara rağmen olumsuzlukların devam ettiğini söyledi. Valchyshen konunun uluslararası çevreler tarafından değerlendirmesi gerektiğini, yaşanacak bir facianın sadece Türkiye veya komşu sınırları değil tüm bölgeyi ve dünyayı etkileyeceğini belirtti.