Ahmet Davutoğlu'nun 17 yıllık AK Parti serüveni ve ''Gelecek Partisi''
Ahmet Davutoğlu, Adalet Kalkınma Partisi iktidarının en çok tartışılan isimleri arasında yer alıyor. Davutoğlu’nun geçmişten bugüne istifa ile sonlanan 17 yıllık AK Parti serüveni ve ''yeni parti'' çalışmalarına dair tüm detaylar haberimizde..
Konya'nın Taşkent ilçesinde 1959'da dünyaya gelen Davutoğlu’nun, Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi-Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümlerini çift ana dal programıyla bitirdiği ve başarılı bir öğrencilik dönemi geçirdiği biliniyor. Doktorasını da Boğaziçi'nde Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümünde tamamlayan Davutoğlu, uzun yıllar üniversitelerde akademisyenlik yapmış ve Profesör ünvanı almış bir siyasetçi. Siyasete ilk olarak danışmanlık sıfatıyla adım atan Davutoğlu’nu da, Ali Babacan gibi siyasete kazandıran isimin bir dönem Cumhurbaşkanlığı yapmış olan Abdullah Gül olduğu biliniyor.
2014 ile 2016 yılları arasında Adalet Kalkınma Partisi (AKP) Genel Başkanı ve Başbakan olarak görev yapan Ahmet Davutoğlu, tartışmalı dış politika tercihleri sebebiyle bugün dahi eleştirileri üzerine toplayan bir siyasetçi olmuştur. AK Parti'den istifa etmesinin ardından, şimdilerde hiçbir parti ile ilişkisi bulunmayan Davutoğlu’nun yeni bir parti kurarak siyaset hayatına devam etmesi öngörülüyor.
DANIŞMANLIK SÜRECİ
Erdoğan ve Gül ile yakın ilişkisi sayesinde siyaset hayatında hızlıca yükselen Davutoğlu, 2002'den itibaren özel temsilci veya arabulucu olarak Türk dış politikasında önemli roller oynamaya başladı. AK Parti hükümetine danışman olarak hizmet vermeye başlayan Davutoğlu, bu dönemde hassas konular ve bunalımların çözümünde önemli roller oynadı. Davutoğlu'nun uluslararası diplomasi sahnesinde giderek daha görünür olduğu bu dönemde Suriye ile İsrail arasında Golan Tepeleri sorunun çözümü için gerçekleştirdiği arabuluculuk girişimi, Hamas lideri Halid Meşal'in 2006 yılında yaptığı sürpriz Ankara ziyareti gibi gelişmeler oldukça dikkat çekti.
Davutoğlu, danışman olarak başladığı siyaset kariyerini 2007 seçimlerinden sonra bırakıp üniversite hocalığına geri dönmeyi planlıyordu. Milliyet gazetesine verdiği bir demeçte, kararından vazgeçme nedenini "Ben o dönem üniversiteye dönmeyi çok arzu ediyordum. Bunu da beyan etmiştim ancak o kararı vereceğim dönemde, Türkiye'de hukuka uygun olmayan gelişmeler yaşandı. Cumhurbaşkanlığı seçiminde 367 garabeti baş gösterdi. Dağlıca baskını oldu, içimiz yandı. Sonra 2008'in başında AK Parti'yi kapatma davası açıldı. Milli iradeye büyük bir müdahale vardı. Bu durumda üniversiteye dönemezdim. Bu davanın içinde kalmam gerekiyordu’’ ifadelerini kullanarak açıklamıştı.
DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI GÖREVİ
Milletvekili olmayan Davutoğlu, 1 Mayıs 2009 tarihinde dışardan atama yoluyla dış politikanın başına geldi. Dışişleri Bakanlığı'na başlayan Davutoğlu, 5 yıl sürecek görevi boyunca cumhuriyet tarihinin belki en çok tartışılan Dışişleri Bakanı oldu. Davutoğlu, muhalefet partilerinin hakkında en çok gensoru verdiği dışişleri bakanlarından biri olarak da siyaset tarihine girdi. Davutoğlu yönetimindeki Dışişleri Bakanlığı ilk ciddi eleştiriyi, İsrail ile yaşanan ve 10 Türk vatandaşının yaşamını yitirdiği Mavi Marmara bunalımında, Mavi Marmara isimli yardım gemisinin İsrail'e gitmesini engellemediği gerekçesiyle almıştı.
Davutoğlu'nun uzun Dışişleri Bakanlığı döneminde Türkiye'yi en çok meşgul eden, ve hala da etmekte olan, konu Suriye oldu. Suriye bunalımının bu kadar büyümesinde ve Türkiye'nin bu sürecin içine çekilmesinde en çok sorumluluk sahibi olarak görülen siyasetçilerin başında Davutoğlu geliyor. Suriye konusunda Davutoğlu’nu, sadece muhalefet partileri değil kendi partisinden üst düzey yetkililer de ciddi şekilde eleştirmişti. Hatta Davutoğlu, Temmuz ayında gazeteci Yavuz Oğhan'ın YouTube kanalına verdiği röportajda "Suriye politikasından pişman mısınız?" içerikli bir soruya yanıt verirken, bazı hesap hatalarının yapılmış olabileceği yanıtını vermişti.
BAŞBAKAN OLDU
Gül'ün dönem süresinin dolması ve Erdoğan'ın Ağustos 2014'te Cumhurbaşkanlığına seçilmesinin ardından gözler, AKP Genel Başkanlığı ve Başbakanlığa kimin geleceğine çevrilmişti. O dönem öne çıkan iki isim Davutoğlu ile birlikte Binali Yıldırım olmuştu. Erdoğan, AKP'de yapılan uzun değerlendirmelerin ardından Davutoğlu'nu halefi olarak seçmişti. Erdoğan, Davutoğlu'nu seçme nedenini şöyle açıklamıştı: "Zaten değerler noktasında fikri planda en ufak bir ayrılığımız söz konusu değil. Ve çalışkan bir kardeşimiz, arkadaşım. Ona inanıyorum ve güveniyorum.’’
FİKİR AYRILIKLARI BAŞLADI
Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından verilen hükümeti kurma görevini üstlenen Davutoğlu ile Erdoğan arasında çok geçemden çatışmalar başlamıştı. Davutoğlu, başbakanlık makamında iki seneyi bile tamamlayamadan 5 Mayıs 2016 tarihinde görevinden ve AKP Genel Başkanlığı'ndan istifa etmek zorunda kalmıştı. 2015'de yapılan iki seçimde Genel Başkan sıfatıyla AKP için oy isteyen Davutoğlu, 1 Kasım 2015 seçimlerinde yüzde 49,5 oy oranıyla 2002'de bu yana en yüksek oy oranını almış ama sadece 7 ay sonra makamından ayrılmak durumunda kalmıştı. Temmuz ayındaki demecinde bu dönemede Davutoğlu, Erdoğan'ın kendisine "Sen başbakan gibi görün ama başbakan olma. Başbakanmış gibi yap ama yetki kullanma" mesajını verdiğini kaydetti. Davutoğlu, "O dönemde düşük profilli bir başbakan isteniyordu. Ben kendimi bilirim benden her şey olur da düşük profilli olmaz" ifadelerini kaydetti.
Erdoğan ile Davutoğlu ilişkisi arasında yaşanan ciddi çatlaklar bir türlü tamir edilemedi ve iki siyasetçi dış politikada da benzer ayrılıklar yaşadı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Davutoğlu'nun müzakere ettiği AB ile göçmen anlaşmasından hoşnut olmadığı, Başbakan'ın ABD ile temasların kendi üzerinden yapılması için Beyaz Saray'dan randevu istemesi ve Rusya ile ilişkilerde düşürülen uçak bunalımını aşmak yönünde ciddi bir çaba göstermemesi iki liderin arasın açan diğer gelişmeler oldu. Davutoğlu ise Rus uçağının düşürülmesinin ardından krizi yönetmeye çalıştığını ancak Cumhurbaşkanlığı'ndan birinin ”Rus uçağını düşürdük" açıklaması yaparak süreci sabote ettiğini iddia etti. Rus uçağının düşürülmesi Davutoğlu'nun başbakanlığının dış politikada karşılaştığı en önemli krizlerden birini oluştururken, içeride en ciddi kriz, çözüm süreci sırasında silahların bir dönem sustuğu Kürt sorununun alevlenmesi olmuştu.
İSTİFA SÜRECİ
Davutoğlu'nu istifaya götüren süreç 29 Nisan 2016'da toplanan Merkez Karar ve Yönetim Kurulu'nun Genel Başkanın yetkilerini elinden alması ile başlamıştı. İkinci darbe ise Mayıs ayı başında Pelikan Dosyası adı verilen bir bildirinin sosyal medyada yayılmasıyla yaşandı. Davutoğlu ile Erdoğan arasındaki çatışma unsurlarını irdeleyen ve Başbakan'ı küçük düşürecek bir dil kullanılan bildiri, AKP Genel Başkanlığı ve Başbakanlıkta yakında yaşanacak görev değişikliğini haber veriyordu. Görevden uzaklaştırılmasıyla ilgili uzun süre konuşmayan Davutoğlu, Temmuz ayındaki demecinde “Söz konusu bildirinin arkasında kimlerin olduğunu ve kimlerden talimat aldıklarını biliyorum. Beni istifaya zorlamak isteyen bildiri beni Alman ajanı ilan ediyordu. Ben ne yaptım ki bu kadar ağır bir ithamla karşı karşıya kaldım?" diyerek hayalkırıklığının sürdüğünü kayıtlara geçirdi. Ahmet Davutoğlu’nun uzun yıllar süren AK parti serüveni geçtiğimiz günlerde ettiği istifa ile sona ermiş oldu.
YENİ PARTİ ÇALIŞMALARI
Davutoğlu'nun yeni bir parti kuracağı bilgisi, daha AK Parti'den istifa etmeden önce kulislerde konuşulmaya başlamıştı. İstifasını gerçekleştiren Davutoğlu çalışmalarını hızlandırdı ve kuracağı yeni partisi hakkında kamuoyuna ser verip sır vermedi. Ancak beklenen gün geldi çattı. Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun yeni parti kurma çalışmaları tamamlandı ve partisinin kuruluş dilekçesini İçişleri Bakanlığı’na teslim etti.
''GELECEK PARTİSİ''
Ahmet Davutoğlu'nu partisinin ismi ve amblemi ile ilgili çok sayıda isim yazıldı çizildi. İlk olarak "Bizim Parti" ismi kulislere düştü, son olarak da “Yaşam ve Adalet Partisi” adı öne çıkmıştı. Ancak Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun kuracağı yeni partinin adının “Gelecek Partisi” olacağını, düzenlediği basın toplantısında açıkladı. Bugün “Gelecek milletimizindir, gelecek Türkiye’nindir” diyerek partinin kuruluşunu resmen ilan etti.
HANGİ İSİMLER VAR?
Davutoğlu, partisinin kurucular kurulunu da açıkladı. 154 isimden oluşan listede, eski AK Parti İstanbul İl Başkanı Selim Temurci, Emine Erdoğan’ın eski özel kalem müdürü Sema Silkin Ün, yazar Etyen Mahçupyan, 15 Temmuz Darbe Girişimi sırasında hayatını kaybeden Erol Olçok’un eşi Nihal Olçok, gazeteci Hakan Albayrak, Vahdettin İnce, Alevi Kültür Dernekleri Genel Başkanı Doğan Demir, AK Parti’den istifa eden Milat Gazetesi Yazarı Bayram Zilan, eski emniyet müdürü Mevlüt Demir, eski Milli Savunma Bakanı Fikri Işık’ın danışmanı Muammer Duran, eski AK Parti’li Prof. Dr. Mustafa Baloğlu, eski YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan gibi isimler yer aldı.
Fethiye Mutaf Narin - INTELL4