Adım adım küresel işsizliğe doğru

Dünya genelindeki neredeyse tüm devletleri ciddi şekilde etkileyen salgın, ticarî hayatın büyük oranda durma noktasına gelmesi nedeniyle küresel çapta ekonomik krize yol açmış durumda. Bu krizin ortaya çıkardığı en büyük sorun ve daha büyük sıkıntılara yol açacak olan ise işsizlik olarak göze çarpıyor.

Tüm ülke ekonomilerini derinden sarsan korona virüs salgını sonrası dünyada yaşanacak en önemli sorunun işsizlik oranlarındaki artışlar olacağına dikkat çeken İstanbul Gelişim Üniversitesi’nden Dr. Öğr. Üyesi Onur Özdemir, “Avustralya’da son 25 yılın en yüksek işsizlik oranlarına ulaşılacağı, İspanya’da yüzde 20’lerin üzerine çıkabileceği, Amerika Birleşik Devletleri’nde ise 20 milyon yeni işsiz nüfusun ortaya çıkması öngörülüyor” dedi.

İşsizlik artışına karşın alınan önlemlere vurgu yapan İstanbul Gelişim Üniversitesi'nden Dr. Öğr. Üyesi Onur Özdemir, “İşten çıkarma yasakları, ücretsiz izinlilere yönelik belirli düzeylerde gelir destekleri ve borçların ertelenmesi gibi başlıklar bulunsa da bunlar kısa vadeli iktisadi sonuçlar üretmesi nedeniyle dikkatle takip edilmelidir. Diğer bir ifadeyle, orta ve uzun vadede artan işsizlik sonucunda ortaya çıkabilecek dolaylı ve dolaysız sorunların varlığı muhtemel görülmektedir” dedi.

SALGIN SONRASI İÇİN ÇÖZÜM BULUNMALI

Mevcut iktisadi sistemin geleceğinin de tartışıldığını ifade eden Onur Özdemir, “Mevcut olguların tartışılması ayrıca teknolojik gelişme düzeylerinin etkilerini de hesaba katmayı gerektiriyor. Hem üretim sisteminde teknoloji temelli dönüşümler hem de COVID-19 nedeniyle yatırım düzeylerinde yaşanabilecek potansiyel sorunlar açısından emek piyasalarında ortaya çıkması muhtemel sorunların salgın sonrasında çözüm bulunması gereken acil başlıklar listesine eklenmesi gerekiyor” şeklinde konuştu.

Dr. Öğr. Üyesi Onur Özdemir, “IMF'nin en son yayınladığı 2020 ve 2021 yıllarını kapsayan revize edilmiş ekonomik küçülme - toparlanma senaryoları temelindeki Dünya Ekonomik Görünüm Raporu incelendiğinde ülkelerin büyüme açısından ciddi sorunlar ile karşı karşıya kalacağı bekleniyor” dedi ve ekledi: “Bu nedenle, toparlanmanın başlayacağı döneme kadar geçen süre içerisinde özellikle çoğu çalışanın mevcut işlerinden çıkarılarak işsiz konuma geleceği öngörülüyor. Böyle bir olgunun sadece kendi içerisinde emek piyasalarını etkilemeyeceği, ayrıca toparlanma sürecini de tüketim ve yatırımların geleceği açısından tehlikeye atacağı söylenebilir” diye konuştu.

GELECEĞE DÖNÜK PLANLAMALAR YAPILMALI

Belirtmek gerekir ki bu kriz özellikle düşük/orta vasıf düzeyine sahip, finansal olanakları kısıtlı çalışanları vurma eğiliminde olacaktır. Yüksek vasıflı çalışanların gerek evden çalışma olanaklarının çok daha yüksek olması gerekse sahip oldukları pazarlık gücü nedeniyle işsiz kalma olasılıkları düşük vasıflı çalışanlara göre önemli oranda daha azdır. İşsiz kalınması durumunda da kendilerini belirli bir süre koruyacak finansal varlıklara sahip olma ihtimalleri diğerlerine kıyasla daha yüksektir.

Genel olarak bu kriz sürecinde uygulanacak istihdam politikaları işsizlik oranını kontrol altında tutma noktasında belirli oranda başarılı olacaktır. Fakat yine de bu süreçte işsizlik oranında ciddi yükselişlerin olacağı ve istihdam piyasasında “yeni normale” –yüksek ihtimalle– genel olarak iki-üç yıl sonra ve tam olarak da beş yıl sonra dönülebileceği unutulmamalıdır.