ABD’nin travma yılı: Orta Doğu'daki varlığını sürdürebilecek mi?
Covid-19 salgınının yıkıcı sonuçlarıyla mücadelede yetersiz kalan Washington yönetimi, şimdi de polis şiddetine karşı başlayan ve hızla yayılan protesto dalgasıyla mücadele etmeye çalışıyor. ABD’nin son dönemde iç ve dış politikada sergilediği başarısızlık, Amerika’nın hegemon devlet olma özelliğini her geçen gün biraz daha yitirdiği şeklinde yorumlanıyor ve ABD'nin Orta Doğu’daki varlığını tehlikeye sokuyor.
Fethiye Mutaf Narin/ INTELL4
Covid-19 pandemisinin yıkıcı sonuçlarıyla mücadelede yetersiz kalan Washington yönetimi, siyahi Amerikalı George Floyd’ın bir polis memuru tarafından nefessiz bırakılarak öldürülmesinin ardından ikinci kriz ile mücadele etmek zorunda kaldı. Floyd’ın ölüm anının videosunun sosyal medya ve yerel basında yayınlanması ülkede büyük bir infiale yol açtı. Yaşanan bu durum ülkedeki ırkçılık tartışmalarını yeniden gündeme taşıdı ve ilk kez Minneapolis şehrinde başlayan protestolar hızla ülke ve hatta dünya geneline yayıldı.
Trump yönetiminin ülke genelinde yaşanan bu ciddi krizi bastırmaya yönelik attığı tüm adımların başarısızlıkla sonuçlanması ve son dönemde Çin ile sürdürdüğü ticaret savaşında da kayda değer gelişme sarf edememesi, Amerika’nın hegemon devlet olma özelliğini yitirmeye başladığı şeklinde yorumlandı.
ABD ORTA DOĞU’DAKİ VARLIĞINDAN VAZGEÇMEK ZORUNDA KALACAK
2019 yılı, ABD’nin geçtiğimiz 30 senede Orta Doğu’da kurduğu hegemonyadan, Donald Trump başkanlığında kademeli olarak vazgeçeceğinin herkes tarafından anlaşıldığı bir yıl olmuştu. Ancak ABD’nin koronvirüs süresince ortaya çıkan ekonomik zorluklarla mücadelesini değerlendiren uzmanlar, bu kademeli vazgeçişin hızlanabileceği görüşünde.
ABD’nin Orta Doğu’daki varlığının şu an için, bölgedeki operasyonların maliyeti ve sonuçlarına dair kamuoyu desteği, bölgedeki ulusal çıkarların azalması ve ABD hükümetinin COVID-19 salgını ile mücadele kapsamında yaptığı yüksek masraflardan oluşan üç ana temele bağlı olduğu görülüyor.
Virüs nedeniyle yaşanan ekonomik sıkıntılar bir nebze olsun tolere edilebilir gibi görünsede, son olarak Trump yönetiminin halk ile karşı karşıya gelmesi yani bir nevi kamuoyu desteğini kaybetmesi, Washington yönetimini Orta Doğu’da varlığını sürdürmek ile sürdürmemek arasında bir seçim yapmaya zorlayacak gibi görünüyor. Ayrıca bu süreçte ABD’nin Orta Doğu’dan çekilmesine yönelik kamuoyu baskısının da artacağı da düşünülüyor.
SONUÇ
Son günlerde ABD’de cereyan eden toplumsal olayları şimdiden iç savaş olarak nitelendirmek oldukça gerçek dışı olacaktır. ABD’nin yakın tarihine baktığımızda can kayıplarının yaşandığı ve günler süren çatışmalarla sonuçlanan onlarca protesto olduğunu görebiliriz. Ancak bu durum yaşananların, daha da büyümeyeceği anlamını taşımıyor. Çünkü koronavirüs salgını nedeniyle yaşanan hasar son derece yoğun ve bu durum sokak olaylarını ciddi şekilde tetikleyecektir.
ABD tarihinde yaşanan onca olumsuz olaya rağmen, daha önce hiç bu kadar ciddi kutuplaşmalar görülmemesi ve Trump yönetiminin henüz yılın ilk yarısında sergilemiş olduğu başarısızlık, ABD’nin küresel liderlik iddiasının çürümesine neden oldu. Hatta bazı gözlemcilere göre; Amerikan rüyası, Amerikan kabusu oldu.