ABD neden Çin ile savaşıyor?
Uzun süredir teknoloji alanında dünyayı domine eden ABD, teknolojik üstünlüğünü Çin’e kaptırıyor. Çinli teknoloji devi Huawei’nin dünyanın pek çok bölgesinde faaliyet göstermesi ve ABD’li şirketleri geride bırakması Washington’u rahatsız ediyor. ABD’nin yoğun baskılarına rağmen AB ülkelerinin ve İngiltere’nin Huawei ile çalışması tepkilere neden olurken, Dışişleri Bakanı Pompeo, Londra’da katıldığı bir programda İngiltere’ye uyarılarda bulundu. Peki ABD neden Çinli şirketi tehdit olarak görüyor?
Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) yoğun baskısına rağmen Londra, Huawei’nin İngiltere’de 5G şebekesinin kurulumu çalışmalarına izin vereceğini duyurdu. İngiltere’nin, ABD baskısına rağmen Huawei ile çalışmayı onaylaması şirketti oldukça memnun etti. Kararın ardından, Huawei Başkan Yardımcısı Victor Zhang yaptığı açıklamada “Huawei’nin İngiltere’de yürüttüğü 5G çalışmalarının geleceği, hükümetin bu alanda çalışmaya devam edebileceğimize dair onayıyla güvence altına alınmıştır. Bu karar, İngiltere için daha gelişmiş, daha güvenli ve daha uygun maliyetli bir telekomünikasyon altyapısının yolunu açmıştır.” ifadelerini kullandı.
İngiltere Güvenlik ve İstihbarat Teşkilatı MI5 Başkanı Andrew Parker da “Gerçek şu ki 5G’de Huawei’ye ihtiyacımız var. Bu fırsatı kaçırırsak, bu teknolojiye erişmemiz uzun yıllar alabilir. İngiltere’nin Huawei teknolojisini kullanmasının Amerika Birleşik Devletleri ile istihbarat ilişkilerini olumsuz yönde etkileyeceğini düşünmüyoruz” değerlendirmesinde bulunmuştu.
Washington’un baskısına rağmen 5G ağı için Çin teknoloji devi Huawei ile iş birliğinden vazgeçmeyen Londra’da ‘Policy Exchange’ adında bir tartışma toplantısına katılan Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, ABD’nin güvenlik algısında yaşanan değişikliklerle ilgili çarpıcı açıklamalara yer verdi. Huawei şirketinin, Pekin yönetimi ile yakın dirsek teması içinde olması Washington’u oldukça rahatsız ediyor. Dolayısıyla ABD’nin güvenlik algısı tamamen değiştirerek, Çin’in hedef tahtasına konduğu bir algıya büründü.
Londra’da düzenlenen tartışma programına Britanyalı mevkidaşı Dominic Raab ile birlikte katılan Mike Pompeo, Çin Komünist Partisi’nin (ÇKP) ‘zamanımızın merkezi tehdidini’ oluşturduğunu ileri sürdü. Pompeo, ‘esas tehdit’ diye sunduğu ÇKP’nin gündeminin Batılı değerlerle uyumlu olmadığını savundu. Batılı müttefiklerin gelecek yüzyılın Batılı demokratik ilkeler tarafından yönetilmesini garantiye almak zorunda olduğunu ve bunu sağlamak için gereken askeri ve teknolojik güce de sahip olma zorunluluğu bulunduğunu dile getiren Pompeo, "Hala terörle ilgili en üst düzey alarmda olmamız gerekse de ÇKP, zamanımızın merkezi tehdidini teşkil ediyor" diye konuştu.
Joined Foreign Secretary @DominicRaab for a positive and candid discussion at @Policy_Exchange in London. We had a fantastic exchange of ideas – it’s these dynamic conversations that make our bilateral and people-to-people relationship so strong. pic.twitter.com/KKKPdgfpkB
— Secretary Pompeo (@SecPompeo) January 30, 2020
‘Policy Exchange’ adlı tartışma programında, gelecek nesil teknolojinin güvenli olmasını güvenceye almak için birlikte ilerlemekten söz eden Pompeo, ancak Britanya’nın Huawei ile birlikte çalışmayı kabul ederek risk aldığını dile getirdi. “Vatandaşlarınızın kişisel ya da ulusal güvenlikle ilgili bilgilerinin ÇKP’nin girmek için yasal yetki sahibi olduğu bir ağa iletilmesine izin verirseniz, risk yaratırsınız” vurgusu yapan ABD Dışişleri Bakanı, ABD’nin vatandaşlarının bilgilerinin uygun bulmadığı bir ağ üzerinden iletilmesine izin vermeyeceğini belirtti.
Asker kökenli 'şahin' bir milletvekiliyken, Donald Trump ABD Başkanı seçilince, CIA direktörlüğüne ve ardından Dışişleri Bakanlığına getirilen Pompeo, 2018 yılında bir mülakatta, ABD'nin orta ve uzun vadede karşılaşacağı en büyük meydan okumanın Çin'den geldiğini, ABD'nin 2 ile 15 yıla kadar Çin'in karşısında kapasitesini koruyamayabileceğinden söz etmişti.
VERİ HIRSIZLIĞI SUÇLAMASI
Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) Donald Trump yönetimi, Çinli teknoloji devini ABD'nin İran'a yönelik yaptırımlarını ihlal etmekle, Amerikalı şirketlerin teknolojilerini ve fikri mülkiyetlerini ele geçirmeye çalışmakla suçlamış ve iki ülke arasında gerginliğin artmasına neden olmuştu. Söz konusu suçlamaları kabul etmeyen Huawei, ABD’nin amacının şirketin yükselişini durdurmak olduğunu belirtmişti. Nitekim 2018’in ilk çeyreğinde Huawei 39 milyon, Apple ise 52 milyon akıllı telefon satışı gerçekleştirdi. Fakat 2019 ilk çeyreğinde Huawei 59 milyon akıllı telefon satışı gerçekleştirerek, aynı dönem 42 milyon akıllı telefon satışı gerçekleştiren Appel’ı geride bıraktı.
5G DEVİ, HUAWEİ
Dünyanın en büyük ikinci akıllı telefon üreticisi konumunda olan Huawei, akıllı telefon satışlarında ABD’li Apple’ın pazar payını ele geçirirken, dünyada telekomünikasyon sektörünü çok daha üst düzeye taşıyacak 5G teknolojisinde de küresel yarışın en ön sırasında yer alıyor. Nitekim şirket 5G standart esaslı patentlerin yüzde 15’ine karşılık gelen bin 554’ünü elinde bulundururken, dünya genelinde 30’dan fazla operatörle 5G şebekesi için anlaşma imzaladı. 5G standartlarının oluşturulabilmesi için şirket 10 bin 844 adet teknik katkı sağladı. Çinli teknoloji devinin bu denli dünya geneline yayılması ve Pekin hükümetinin kontrolünde olması ABD’yi tedirgin ediyor.
ABD’li Apple, 2019 yılının ilk çeyreğinde 59,1 milyon adet akıllı telefon satan şirketin, 17 milyon adet gerisinde kaldı. Huawei’nin satışlarında artış kaydedilmesi ve yıllık gelirini 100 milyar doların üzerine çıkarması, şirketi Google ve Microsoft ile aynı lige taşıdı.
Sonuç olarak yıllardır pek çok alanda olduğu gibi teknoloji sektöründe de dünyayı domine eden Amerika Birleşik Devletleri (ABD) elde ettiği üstünlüğü, Çinli teknoloji devi Huawei’ye kaptırmak istemiyor. Dolayısıyla ABD, Huawei’nin faaliyet gösterdiği ülkeleri teker teker şirketin ağından kurtarmaya çalışıyor. ABD’nin dünya kamuoyunu yönlendirmesiyle Huawei’ye karşı bir yargı oluşmuş durumda. Japonya, Avustralya ve Yeni Zelanda, dünyanın en büyük telekomünikasyon ekipmanı üreticisi olan Huawei'nin 5G ağları ile ilgili ihalelere girmesini yasaklarken, İngiltere, bazı Avrupa Birliği ülkeleri ve Türkiye Çinli şirketle çalışmaya devam etme kararı aldı.
Pazarın Huawei’nin kontrolüne geçmesini istemeyen ABD, diğer taraftan da şirketin veri sızdırma ihtimalini de göz önünde tutuyor. Huawei’nin Pekin yönetiminin kontrolü altında olduğunu dile getiren ABD’li yetkililer, Çin’in istediği zaman şirketin verilerine erişebileceğini iddia ediyor. Çin’in istihbarat amacıyla şirketi kullandığını belirten Washington, Huawei ile iş yapan ülkeleri bu konuda uyarıyor.