Washington ve Pekin arasında ‘Denge Siyaseti’
ABD ve Çin’in Asya-Pasifik’te vazgeçilmez ülkelerden olan Filipinler bugün bir dizi problemler ile karşı karşıya. VFA anlaşması kapsamında ABD’nin askerinin ülkeden çıkmasını isteyen Manila hükümeti, diğer taraftan Çin ile Güney Çin Denizi ve Tayvan konusunda karşı karşıya gelmiş durumda. ABD Filipinler politikası nedir? Filipinler’in Çin için önemi nedir? Filipinler'in 'denge siyaseti' politikasında karşı karşıya kalacağı güçlükler nelerdir?
Soğuk Savaş boyunca Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) Asya Pasifik’teki önemli müttefiklerinden olan Filipinler, 11 Eylül saldırılarının ardından ABD’nin müttefiklik ilişkilerinde samimiyetini göstermek adına Irak’a insani yardım amacıyla 60 sağlık görevlisi, 25 polis, 50 asker ve 39 işçi gönderdi. Filipinler bu girişimi sonrasında ABD tarafından “NATO üyesi olmayan önemli müttefik” olarak nitelendirildi. Ancak Filipinli bir şoförün Iraklı direnişçilerce kaçırılması Filipinler ve ABD arasında ciddi bir krize neden oldu. İlişkilerin bozulması ise şoförün serbest bırakılması karşılığında Filipin askerlerinin Irak’tan çekilmesiyle yaşandı. Bu durum, aynı yıllarda ASEAN ülkeleri ile siyasi ve ekonomik ilişkilerini geliştirme eğilimindeki Çin ile Filipinler’in yakınlaşmasına yol açtı.
Soğuk Savaş boyunca ABD ile iyi ilişkiler geliştiren Filipinler’in 2003 yılından sonra Çin ile yakınlaşmaya başlaması Washington’un Asya-Pasifik politikasını altüst etmeye yetti. Öyle ki, ABD, Asya-Pasifik’teki ülkeleri kendi safına çekerek Çin’in dünyaya açılan kapısı olan deniz yoluna set çekmeyi planlıyordu. Kuzey Kore, Japonya, Malezya, Singapur, Vietnam ve Filipinler’i kendi bloğunda tutmayı çalışan Washington yönetiminin bu politikası, Manila yönetiminin 2003’te Çin ile yakınlaşmaya başlamasıyla suya düşütü.
FİLİPİNLERİN ÇİN İLE YAKINLAŞMASI
Filipinler’in ABD’den uzaklaşmasını fırsata çeviren Pekin hükümeti, 2001 yılında itibaren ASEAN ülkeleri ile ilişkilerini geliştirmeye başladı. Söz konusu ülkelerle serbest ticaret anlaşması imzalama önerisi ve bu kapsamda 2002’de taraflar arasında Ekonomik İşbirliği İçin Çerçeve Anlaşma’nın imzalanması Çin’in hem ASEAN ülkeleri arasındaki hem de Manila hükümeti nezdindeki itibarını yükseltti.
1998 yılında Çin ve Filipinler arasındaki ticaret hacmi 2 milyar dolar civarındayken, 2007 yılına gelindiğinde iki ülke arasındaki ticaret hacmi 30 milyar dolara ulaştı. Bu dönemde Filipinler ve Çin arasında ekonomik işbirliği alanında önemli gelişmeler kaydedildi. 2007 yılında Çin 3,8 milyar dolarlık tarım projesi üstlenerek, Manila’nın kuzeyindeki bir demiryolu hattının yapımına finansman sağlama kararı aldı. 2011 yılında Filipinler’in Çin ile olan ticaret hacmi bu ülkenin Japonya ve ABD ile sahip olduğu ticaret hacimlerini geçti. Filipinler-Çin arasında askeri ve diplomatik ilişkilerde de önemli ilerlemeler kaydedildi.
Diğer taraftan Çin ve Filipinler arasındaki yakınlaşmanın istikrarlı olduğundan söz etmek mümkün değil. Nitekim Pekin’in Güney Çin Deniz ve Tayvan’a yönelik girişimleri iki ülke arasındaki ilişkilerin gerilmesine neden oluyor. Pekin yönetiminin tek Çin politikası kapsamında Tayvan üzerinde baskı kurması Filipinler tarafından kabul edilmiyor. Deniz ticareti açısından stratejik önemi, zengin petrol ve doğalgaz kaynaklarını barındırdığının düşünülmesi (yaklaşık 30 milyar tonluk petrol ve 16 trilyon metreküplük doğalgaz kaynağı olduğu tahmin edilmektedir) ve sualtı zenginlikleri Güney Çin Denizi’ni kıyı devletler için vazgeçilmez bir suyolu haline getirmekte ve egemenlik iddialarını körüklemektedir. Filipinler, Birleşmiş Milletler (BM) Deniz Hukuku Sözleşmesi’yle belirlenen 200 millik kıta sahanlığı çerçevesinde Spratly adalarının kendilerine ait olduğunu savunurken, Çin adaların eskiden beri kendi topraklarının bir parçasının olduğunu ve adalardaki egemenliğinin tartışılamayacağını ifade etmektedir.
VFA SONA ERİYOR
2017 yılında Filipinler’de DEAŞ terörünün patlak vermesinden sonra ülke zor duruma düştü. Filipinler’in Marawi kentinde DAEŞ'i kuşatan ordu birlikleri, bir günde 13 kayıp verdi. Bunun üzerine ülke yönetimi, ABD'den yardım istedi. ABD’den yardım isteyen Filipinler’in Genelkurmay başkanlığı, Amerikan askerlerinin teknik konularda danışmanlık yapacağını açıkladı.
İki ülke arasında imzalanan Ziyaretçi Kuvvetler Anlaşması (VFA) kapsamında Filipinler’e özel kuvvetlerini gönderen ABD’nin askerlerinin ülkeden çekilmesi gündeme geldi. Filipinler Devlet Başkanı Rodrigo Duterte, Amerikan askerlerinin ülkede bulunmasını ve eğitim yapmasını sağlayan VFA’yı sonlandırma kararını savunarak, ülkesinin ABD olmadan da isyancılar ve aşırılıkçılarla mücadele edebileceğini söyledi.
Filipinler’in VFA’yı tek taraflı olarak fesh etmesine ABD’den itiraz geldi. Çin’in Asya’ya sıkıştırılmasında Filipinler’e büyük bir önem atfeden ABD, ülke üzerinde elde ettiği kazanımları kaybetmek istemiyor. Nitekim iki hafta önce, ABD Hint Pasifik Güçleri Komutanı Amiral Philip S. Davidson, Filipinler'in VFA'yı sonlandırma planından vazgeçmesini umduklarını dile getirmişti.
WASHİNGTON VE PEKİN ARASINDA DENGE SİYASETİ
2003’te yaşanan Irak krizinin ardından bozulan ABD-Filipinler ilişkiler, Çin’in hızlı yükselişi sonucunda bölgenin önem kazanmasından ötürü tekrardan normale döndü. Ancak Manila’nın bu süreçte Pekin ile bağlarını geliştirmesi ve özellikle ekonomik açıdan önemli ilişkiler kurması Filipinler’i hassas bir denge gözetmek durumuna soktu. Bölgede rekabet halindeki iki güç arasında kalan Filipinler ulusal çıkarlarını korumak adına denge politikası izlemeye özen gösteriyor.
Filipinler’in ABD ile olan müttefiklik ilişkileri ve Çin’in ekonomik yükselişinin kendisine ticaret-yatırım olarak döneceğini düşünmesi denge politikasının işletilmesini zora sokmaktadır. Nitekim ABD ve Çin’in Tayvan sorununda karşı karşıya gelmesi ilerleyen süreçlerde Filipinler’in başını ağrıtacak ve Manila’yı Washington-Pekin arasında tercih yapmaya zorlayacaktır.
Sonuç olarak Filipinler için Çin de en az ABD kadar vazgeçilmez bir ortak ülke konumundadır. Manila’nın iki ülke arasında denge politikası gözetmeyi başarması durumunda, zaman zaman anlaşmazlıklara bağlı olarak gerilim yükselse de bugünkü statükonun orta vadede değişmeyeceği öngörülebilir. ABD ve Çin için de Filipinler büyük bir öneme sahip. Bölgede söz sahibi olmak isteyen ABD, Filipinler ile müttefiklik ilişkilerini geliştirmeye çalışırken, Çin ise ABD’yi engellemek için ülkeyi kendisine çekmeye çalışıyor.