ABD-Çin ticaret savaşının gölgesinde Huawei krizi
ABD ve Çin arasındaki ticaret savaşı, son dönemde elde ettiği yükseliş ile Amerikan devlerini geri plana iten Huawei şirketine de sıçradı. ABD, AB ve Kanada'da tartışmalara yol açan şirketin söz konusu bölgelerdeki bazı yöneticileri gözaltına alınırken, Pekin-Washington DC gerginliği büyüdü. Yaşanan gelişmeler ışığında Huawei'nin Batılı ülkelerdeki geleceğinin nasıl şekilleneceği tartışma konusu.
Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Donald Trump liderliğinde yürütülen ekonomi politikaları, özellikle Çin'e yönelik ciddi adımlar içeriyor. Çin ve diğer devletlerden ithal edilen ürünlere yüksek oranlarda vergi getiren Trump yönetimi, bu sayede ABD'nin önemli bir ekonomik avantaj elde ettiğini savunuyor. Çin başta olmak üzere birçok ülke ABD'yi Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ)'ye şikayet ederken, yaşanan gerginlik küresel alanda "ticaret savaşı" olarak nitelendirildi. Bu savaş kapsamında son rakamlara göre liderlik yarışında Amerikan devi Apple'ı yerinden eden Huawei de hedef haline geldi. ABD'nin yönlendirmesi neticesinde Kanada ve Avrupa'da söz konusu şirkete yönelik adımlar atıldı. Hatta bazı Huawei yöneticileri bu girişimler kapsamında gözaltına alındı. Gelişmeler ışığında Pekin ve Washington DC arasında gerginliğe sebep olan Huawei'nin adı geçen bölgelerdeki geleceği nasıl şekillenecek merak ediliyor.
Huawei
Merkezi Çin'in Shenzen şehrinde bulunan Huawei Teknoloji, Çin'in en önemli teknoloji kuruluşları arasında yer alıyor. 1987 yılında eski bir subay olan Ren Zhengfei tarafından kurulan Huawei, 2012 yılı itibarıyla İsveçli Ericsson'u geçerek dünyanın en büyük ağ ve telekomünikasyon cihazı üreticisi konumuna geldi. Şirketin temel amacı kurulduğu günden beri ağ ve telekomünikasyon cihazları üretmek ve söz konusu cihazları Çin'in yanı sıra dünya piyasasına sokarak teknik destek hizmeti alanında güçlü bir konuma erişmekti. 2015 yılında dünya genelinde 170 binden fazla çalışanla yerini sağlamlaştıran Huawei'nin sadece Araştırma & Geliştirme (AR-GE) biriminde 76 bin kişinin çalıştığı ifade ediliyor. Yanı sıra şirket, Türkiye'nin de aralarında bulunduğu birçok ülkede 20'den fazla AR-GE enstitüsüyle varlığını sürdürüyor. AR-GE alanındaki kazancını 2016'da 7 milyar dolar üzerine taşıyan Huawei'nin net karı ise 5 milyar doları aşıyor. Ericsson ve Motorola gibi şirketlerin ürünleri iş birliği anlaşmaları kapsamında Huawei'nin Guangzhou merkezinde üretilerek dünyaya ihraç ediliyor. Huawei, Türk Telekom'un resmi modem sağlayıcısı olarak öne çıkarken, Vodafone'a da çeşitli alanlarda hizmet sağlıyor. 2019 yılı ilk çeyreğinde satışlarını artıran tek büyük telefon üreticisi olan Huawei, Amerikan merkezli Apple'ı geçerek dünyanın ikinci büyük telefon üreticisi oldu.
Ticaret savaşı
ABD Başkanı Trump yönetimi altında Çin başta olmak üzere birçok ülkeye adeta savaş ilan eden ABD, akıl almaz rakamlara ulaşan vergi hamleleri ile dünyanın tepkisini çekti. Çin'in ABD karşısındaki etkisini kırmak için yeni adımlar atan Trump yönetimi, bu sayede kendi ekonomisinin güçleneceğini savunuyor. Aynı yaklaşımı farklı devletlere karşı da sürdüren ABD, bu kapsamda DTÖ'ye defalarca şikayet edildi. Son olarak Çin'e yönelik yeni ek vergiler getiren Trump, söz konusu gelişmeyi sosyal medya hesabından paylaşarak, "Çin, 10 aydır ABD'ye 50 milyar dolar değerindeki yüksek teknoloji ürünlerinde yüzde 25, 200 milyar dolar değerindeki diğer ürünlerinde ise yüzde 10 gümrük vergisi ödüyor. Bu yüzde 10 da cuma günü yüzde 25'e çıkacak. Çin'den gelen 325 milyar dolar değerindeki diğer ürünler halen vergilendirilmiyor ancak yakında yüzde 25 olacak. ABD'ye ödenen vergilerin, Çin tarafından karşılanması sayesinde ürün fiyatları üzerinde çok az etkisi oldu. Çin ile Ticaret Anlaşması devam ediyor ancak tekrar müzakere etmek istemeleri nedeniyle çok yavaş ilerliyor." ifadelerini kullandı. Çin yönetiminin misillemeleri ile birlikte karşılıklı daha da yükselen gerilim küresel piyasaları da olumsuz etkiliyor.
Huawei'ye nasıl sıçradı?
Çinli şirketleri doğrudan etkileyen savaş kapsamında Huawei firması da yaşananlardan nasibini aldı. ABD yönetiminin getirdiği vergilere rağmen satışları tırmanan Huawei, bu kez Amerikan Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA)'nın iddiaları ile karşı karşıya kaldı. CIA bu süreçte Huawei'nin, Çin Halk Kurtuluş Ordusu, Çin Ulusal Güvenlik Komisyonu ve Çin devletinin istihbarat ağı tarafından finanse edildiğini öne sürdü. CIA ayrıca konuyla ilgili elde edilen verilerin oldukça güçlü olduğunu ama yüzde yüz kesinlik içermediğinin altını çizmişti. ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ise Huawei'yi hedef göstererek, şirket ile iş birliği yapan ve bu kuruluşun teknolojisini kullanan tüm oluşumlarla ne kadar önemli olursa olsun ABD'nin çalışmayı durduracağını kaydetti. Bu gelişmelere paralel olarak Huawei, Washington DC'yi daha da telaşa sevk ederek küresel 5G teknolojisi ağları kurmaya başladı. ABD'nin iddialarını dikkate alan Avustralya, Kanada, Yeni Zelanda, Japonya ve bazı Avrupalı ülkeler de Huawei'yi mercek altına alırken, adı geçen yönetimlerden bazıları Huawei ürünlerinin hükümet kurumlarıyla çalışan şirketlerde kullanılmasına kısıtlama getirdi.
Kanada-Huawei gerilimi
Kanada'da patlak veren Huawei krizinde ise bu kez ABD'nin İran'a yönelik yaptırımlarına bağlı olarak şirketin Mali İşler Direktörü Meng Vancou gözaltına alındı. Kanada tarafından İran yaptırımlarını delmek için sahtekarlık yaptığı gerekçesiyle gözaltına alınan Vancou, Pekin-Ottawa ilişkilerini gerdi. Çin bu girişim karşısında Kanada'ya nota verirken, misilleme olarak ülkede bulunan bazı Kanadalıları da gözaltına aldı. Vancou ve Huawei'ye, ABD'nin İran'a yönelik yaptırımlarını delmenin yanı sıra yolsuzluk ve teknoloji hırsızlığının da aralarında bulunduğu 23 farklı suç yöneltildi. Aynı zamanda Kanada, Çin'in uyarıları ve taleplerine rağmen Huawei şirketinin sahibi Ren Zhengfei'nin de kızı olan Vancou'yu, ABD'ye iade etmek için çalışmalara başladı. Gelişmeler neticesinde Vancou gözaltına alındığı, arandığı ve sorguya çekildiği sırada "anayasal haklarının ciddi şekilde ihlal edilmesi" iddiasıyla Kanada Sınır Hizmetleri Ajansı, Kanada Kraliyet Atlı Polisi ve Kanada Federal Hükümeti'nden davacı oldu.
Huawei'den ABD'ye dava
Vancou'nun Kanada'ya yönelik iddialarını takiben Huawei şirketi de ürünlerinin hükümet kurumlarında ve hükümet kurumlarıyla çalışan şirketlerde kullanılmasına getirdiği yasak nedeniyle ABD hükümetine dava açtı. Yaşananların anayasaya aykırı olduğunu savunan Huawei Yönetim Kurulu Başkanı Guo Ping, söz konusu yasağın Amerikalı tüketicilere zarar verdiğini ifade etti. Ping açıklamasında, "ABD Kongresi, Huawei ürünlerine getirdiği kısıtlamaya yönelik herhangi bir kanıt sunmakta başarısız oldu. Son çare olarak bu davayı açmaya mecbur kaldık. Bu yasak sadece hukuksuz değil, aynı zamanda Huawei'nin rekabet gücünü de sınırlandırıyor ve sonuçta Amerikalı tüketicilere zarar veriyor. Belki de Amerikan hükümeti Huawei'nin baskılanmasından fayda sağlayacağını düşünüyordur. Ancak gerçek şu ki, ABD'nin ve diğer ulusların Huawei'nin 5G ağına katkısını sınırlandırmak sadece milli çıkarlarına zarar verecek." ifadelerine yer verdi. Huawei-Kanada-ABD üçgeninde mevcut davaların nasıl sonuçlanacağı ve Vancou'nun iadesinin gerçekleşip gerçekleşmeyeceği şu anlık belirsizliğini koruyor.
Avrupa bölünmüş durumda
Avrupa nezdinde şirkete yönelik tartışmalar sürerken ABD'nin bölge ülkelerine yönelik tehdit söylemleri dikkat çekiyor. Bu kapsamda Belçika, Avrupa Birliği (AB) ve NATO'ya ev sahipliği yapan Brüksel'de Siber Güvenlik ve Şeffaflık Merkezi açan Huawei'nin sağladığı telekom ekipmanlarının casusluk faaliyeti için kullanılabileceğine dair herhangi bir kanıta rastlanmadığını açıkladı. ABD'nin istihbarat iş birliğini sona erdirme tehdidiyle karşı karşıya kalan Almanya ve İngiltere ise şirketi mercek altına almış durumda. Bu bağlamda Almanya Başbakanı Angela Merkel, 5G mobil altyapısını da içeren dijital ağların güvenliğine yoğun bir şekilde odaklanıldığını ve Berlin'in yeni 5G ağı için kendi standartlarını tanımlayacağını ifade etti. İngiltere'nin ise Huawei'nin 5G şebekesine sınırlı erişim verebileceği öngörülüyor. Huawei'ye yönelik iddialarla ilgili açıklama yapan Vodafone da şirketin ürünlerine ilişkin İtalya biriminde keşfedildiği öne sürülen ciddi güvenlik açıkları bulunduğunu öne sürüyor. Şirket cihazlarında oluşturulan bir arka kapının, Çinli firmanın kullanıcıların ev ağlarına ve Vodafone'un İtalya'daki sabit hat ağına erişim sağlamasının yolunu açtığı belirtiliyor. Ancak söz konusu yol ile elde edilen verilerin kullanıldığına dair bir kanıt olmadığı vurgulanıyor.
ABD-Çin gerilimi Huawei'yi nasıl etkiler?
Tüm bu gelişmeler ışığında ilerleyen dönemde daha da artması beklenen ek vergi oranlarının Huawei'ye yönelik politikaları daha da katılaştıracağı öngörülüyor. Aynı zamanda Çinli yetkililer ABD'nin tüm birimleriyle savaş açtığı Huawei'nin bu süreçten en az zararla çıkması için çalışmalarını sürdürüyor. Bu kapsamda ABD ve Kanada'ya açılan davaların neticesi de önemli. Şirketin söz konusu davaları kazanması halinde Huawei'nin muhtemel zararlarını karşılayacağından daha da yüksek rakamlarda tazminat elde edebileceği konuşuluyor. Bununla birlikte ABD ve Çin arasındaki rekabetin karşı yönde Apple ve diğer Amerikan ürünleri üzerinde oluşturacağı etkiler Trump yönetiminin başını ağrıtabilir. Sonuçta Washington DC, yalnız Çin ve Huawei değil, farklı birçok devlet ve markaya yönelik uyguladığı siyaset nedeniyle tepkilerin hedefinde. Bu duruma küresel piyasalarda şekillenen olumsuz koşullar da eklendiğinde, ortaya çıkan yeni düzen ABD'ye karşı yeni ekonomik birliktelikler doğurabilir.