ABD'de bölünmeyi siyahiler getirecek!

ABD'de polis şiddeti nedeniyle hayatını kaybeden siyahilerin sayısı her geçen gün artıyor. ABD Başkanı Donald Trump'ın siyahi politikaları eleştirilerin odağında yer alırken, ülkedeki polis şiddetinden kurtulmak isteyen siyahiler toprak satın almaya başladı. 2020 yılından başından bu yana gündeme gelen 'ABD bölünecek' iddialarını güçlendiren bu hamle, ülkede nasıl karşılanacak? ABD'yi siyahiler mi bölecek?

2020 yılının başından bu yana dünyayı etkisi altına alan yeni tip koronavirüsün ABD kıtasını esir almasıyla birlikte eyaletlerden de farklı sesler yükselmeye başladı.

Federal bir düzen üzerine bina edilen ABD eyaletlerinden “Texas ve Californiya” Covid-19 sürecinde federal devlete sürekli karşı çıkarak, ekonomik anlamda bulundukları konumu ABD’nin geri kalanı nedeniyle kaybettiklerini vurgulayarak bu sistemden ayrılmak istediklerini yüksek sesle dile getiriyor.

Geçtiğimiz on yıllık süreçte ABD’nin bölünmesine zemin hazırlayan birçok olay sayılabilecekken, Covid-19 son damla oldu da denilebilir.

Fakat bu ABD’nin bölünmesine dair tezleri tam da destekleyen bir açıklama olmaz. Zira, yine ülke Covid-19 vaka sayıları ve ölüm oranlarıyla gündemdeyken ABD Başkanı Donald Trump’ın birbirinden çelişkili açıklamaları da ülkedeki kaosun bir diğer göstergesi.

Başkan Trump’ın politikaları, virüse ilişkin yaklaşımı, Çin ile sürdürdüğü savaş eyaletlerin Amerika Federal Devleti’ne açtıkları davaları tetikleyen unsurlardan.

Covid-19 nedeniyle ekonomik olarak küçülen ABD, resesyon kararı almadan 2020 yılını tamamlamaya çalışırken, Çin üzerinden sanal paralar ile yeniden inşa edilemeye çalışılan kapitalist sistem de yine virüs çöktü.

Ülkede halkın neredeyse tamamı devlet felsefesinde meydana gelen sapmalardan şikayetini dile getirirken, ülkede siyahilere yönelik polis şiddetinin de sosyal ağlar aracılığıyla ortaya saçılması, hem seçim sürecinde olan liderlerin geleceğini hem de ülkenin geleceğini tehdit etmeye devam ediyor.

ABD hem ekonomik hem de toplumsal kıskacın içerisinde bir çıkış yolu ararken, toplum devlete olan güvenini yitirdi. Özellikle ülkede yaşayan siyahiler, polis şiddeti gölgesinde yaşamaktan şikayetini bu kez sokaklarda dile getirmeye başladı.

George Floyd’un polis şiddeti sonrasında hayatını kaybetmesinin ardından virüs tehlikesine aldırmadan sokaklara dökülen binlerce ABD vatandaşı, 40 yakın kentte OHAL ilan edilmesine neden oldu. ABD Başkanı Donald Trump’ın Floyd’un ölümünün ardından yaptığı açıklamalar olayların derinliğini gözler önüne sererken, Neue Osnabrücker Zeitung gazetesi açıklamaları, “Trump yine ırkçı fikirlerle flört ediyor. Ve her zaman yaptığını yapıyor: Düşman ara, ülkeyi böl, çatışmayı alevlendir” sözleriyle değerlendirdi.

Yine bu süreçte, New York Times, basılı yayınında manşetten verdiği olaylar için "Gitgide yayılan kargaşa ülkeyi bölünmenin kıyısına getirdi" yorumunda bulundu.

Son olarak ABD basınında yer alan haberler ise iddiaları daha da güçlendirdi. Afro-Amerikalı ailelerden oluşan bir grup, Georgia eyaletinde bulunan ortak mülkiyetli 90 akrelik (yaklaşık 364 dönüm) toprak parçasında ırkçılıktan arındırılmış bir şehir kurmayı planladığı ABD basınında geniş yer buldu.

Siyahi aileler için güvenli bir alan yaratmayı amaçlayan "Georgia Özgürlük Girişimi" (Freedom Georgia Initiative) 12'den fazla aileyi kapsıyor.

Projeyi emlakçı Ashley Scott ile girişimci arkadaşı Renee Walters yönetiyor.

George Floyd, Breonna Taylor ve Ahmaud Arbery gibi gündeme oturan siyahi cinayetlerinin ardından iki kadın bu yerleşim projesini hayata geçirmek için harekete geçti.

CNN'e konuşan Scott şu ifadeleri kullandı:

“İnsanlarımızın sokağa çıkıp protesto ettiğini görüyoruz, bu önemli ve ben insanların sokaklarda olmasını, siyahi halka yapılan adaletsizliklere dikkat çekmesini istiyorum. Bizim bir alan yaratmamız, yeniden bir köy, bir kabile olabileceğimiz bir alan yaratmamız gerekiyordu. Kendi sorunlarımıza ve endişelerimize çözüm arayabileceğimiz bu güvenli alanı yaratmak istedik.”

İki kadın bu fikirlerini arkadaşları ve aile üyeleriyle paylaştı. Sonrasında kaynaklarını bir araya getiren grup, Georgia eyaleti sınırlarındaki Toomsboro'nun hemen dışında yer alan ve yerel belediyeye ait olmayan Wilkinson bölgesinde arazi satın aldı. Söz konusu arazi 1,7 milyon dolara (yaklaşık 12,7 milyon TL) mal oldu.

Independent Türkçe’nin aktardığı habere göre, Scott, Insider'a verdiği röportajda, "New York'ta küçük bir apartman dairesi alabileceğiniz parayla tüm bir şehre sahip olabiliyorsunuz" dedi.

Scott, girişimin temelinin, siyahilere ait bankalar ve inşaat şirketleri gibi işletmeler üzerine kurulu güçlü bir topluluk olacağını söyledi.

Bahsi geçen yerleşim bölgesinin siyahi ailelerin iyi şartlar altında yaşayabileceği güvenli bir alan olması amaçlansa da Scott bu topluluğun ırksal açıdan homojen olmasının planlanmadığını belirtirken, “Bu sadece ‘siyahi işi' bir mesele de değil. Bu, hepimizin gurur duyabileceği; siyahi yeteneğe sahip olduğumuz için siyahi halk arasında insan itibarına, onuruna, haysiyetine ve eşitliğine ulaşabileceğimiz bir alana sahip olmakla ilgili” dedi.

Walters ise grubun toplumda özlem duydukları değişime ulaşabilmek için kendince harekete geçme zorunda kaldığına inandığını ifade etti. “Temel amaçlarımızdan biri bunun başarılabilir olduğunu göstermek” diyen Walters, “Bize yardımcı olmaları için siyasetçileri, rapçileri ve diğer herkesi beklemek zorunda değilsiniz. Kendi başımızın çaresine bakmak zorundayız” ifadelerini kullandı.

İki kadın, yerleşim alanını aşamalar halinde geliştirmeyi planlıyor ve nihayetinde bu toprak parçası üzerinde Georgia eyaletinin tanıdığı bir şehir oluşturmayı umuyor.

Yerleşimciler öncelikli olarak arazinin geliştirilmesine, Wi-Fi tesisatına, su planlamasına ve nihai imar paylaşım planlamasına odaklanacak. Grup, kasabanın inşaatının ilk aşamaları için öncelikle sahiplerinin siyahi, kadın veya savaş gazisi olduğu işletmelerden istifade edecek.

Kurucu grubun bazı üyeleri, yapı çalışmalarının ilk aşamaları sırasında arazi sınırları içinde kamplar ve karavanlarda kalacak.