Dünyada iklim krizi: "Geri dönülemez felakete adım adım ilerliyoruz"
İklim krizinin dünyamız üzerindeki etkileri her geçen gün derinleşiyor. Yaşamın her ânını, her alanını, bugünü ve yarını derinden etkileyen bu krizin etkileriyle başa çıkabilmek için uzmanlara göre sadece son 10 yılımız kaldı. Bu bağlamda en büyük sorumluluk hükûmetlere ve şirketlere düşüyor.
İklim krizi, etkilerini hepimizin derinden hissettiği bir kriz. Şu an değişen iklimin neden olduğu kuraklık, içme suyu kıtlığı, yaşam alanlarının yok olması, gıda güvensizliği, aşırı hava durumu olayları, hava kirliliği, yoksulluk gibi etkiler dünya çapında hissediliyor. Uzmanlar, emisyonların 2030’a kadar %45 oranında düşürülmemesi hâlinde iklim değişikliğinin kalıcı olacağına dikkat çekiyor.
Bu krizin oluşmasındaki en büyük etken fosil yakıtların üretim ve tüketimi olurken aşırı plastik kullanımı, israf, hükûmet politikaları, çokuluslu şirketlerin kural tanımazlığı, eşitsiz tüketim gibi olgular da iklim krizinin oluşma ve derinleşmesinde rol oynayan diğer etkenler oluyor.
HÜKUMETLERİN TUTUMU NE?
Bireysel olarak bu krize karşı çoğu hükümetin önlemler aldığı görülse de; 197 ülkenin olduğu bir dünyada bireysel çabanın çok da efektif olduğu söylenemez. Ulusaşırı hükûmetler ve uluslararası kuruluşlarda ortak alınan kararların ise iklim hedefine ulaşma konusunda daha etkili olduğu uzmanlarca ifade ediliyor.
Önümüzdeki haftalarda gerçekleşecek olan Birleşmiş Milletler İklim Zirvesi de; bu doğrultuda hükûmetler arası ortak çabayı geliştirmek için önemli bir adım. Zirveden önce Londra’da yapılan oturumda konuşan ABD İklim Özel Temsilcisi John Kerry, ülkelerin artık bu değişime karşı birlik olması gerektiğini belirterek yenilenebilir enerjinin küresel çapta yeteri kadar hızlı kullanıma sokulmasıyla 2030 hedeflerine varılabileceğini belirtti. “Hiçbir hükûmet tek başına sıfır emisyon hedefine ulaşamaz” diyen Kerry, liderlere acil çağrıda bulundu.
Bu zirveye her ülkenin katılımı temenni edilirken İngiltere’de başbakanlık koltuğuna yeni oturan Rishi Sunak’ın sözcüsünden, başbakanın “daha acil öncelikleri olduğu” gerekçesiyle zirveye katılım sağlayamayacağı öğrenildi. Başbakanın göreve geldiğinde iklim değişikliğiyle ilgili verdiği sözlere rağmen böyle bir tutum takınması, muhalif çevrelerden ve sivil toplum kuruluşlarından tepki çekiyor.
Birleşmiş Milletler raporları, hükûmetler karbon ayak izlerini daha fazla düşürme konusunda daha net adımlar atmazlarsa “döndürülemez bir felaket” ile karşı karşıya kalınmasının muhtemel olduğuna dikkat çekiyor.
The Guardian'dan Fiona Harvey, 26 Ekim'deki makalesinde, geçen sene İskoçya’nın Glasgow kentinde gerçekleştirilen COP26’da verilen sözler üzerine yeniden yazılan iklim değişikliği ile mücadele önerilerinin yetersiz olduğuna dikkat çekti.
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİN KURBANI SONRAKİ NESİLLER
İklim değişikliğinin etkilerinin günümüzde de hissediliyor olmasına karşın bunun etkilerini en ağır hissedecek ve yaşayacak olanlar sonraki jenerasyonlar. Eğer hükûmetler sözlerini tutmazlarsa ve hedef tutturulamazsa, gelecekte içinde bulunduğumuz dünya ekonomik ve ekolojik olarak şimdikinden çok daha eşitsiz olacak.
Natgeo’nun internet sitesinde yer alan bilgiye göre, 70 yıl içinde 200 milyon insanın yaşam alanları sular altında kalabilir. Bu olay sonucunda en az 200 milyon insan yerinden edilebilir ve göç etmek zorunda kalabilir.
İklim değişikliğinin geleceğe etkisi bununla da sınırlı değil. Save The Children International’ın (Uluslararası Çocukları Kurtarın Derneği) yayınladığı rapora göre, 2020 yılında doğan insanlar, 1960 yılında doğanlara kıyasla hayatları boyunca yedi kat daha fazla sıcaklık dalgası, üç kata kadar daha fazla mahsul kıtlığıyla karşılaşacaklar.