Türkiye dünyanın yeni üretim sahası mı olacak?
Çin'in Wuhan kentinden dünyaya yayılan yeni tip koronavirüs ile birlikte dünyanın öncü ekonomileri ve ekonominin temellerini oluşturan kapitalist sistemler tartışılmaya başlandı. Virüsün etkisi ile küresel ekonomi dalga dalga resesyona sürüklenirken, Türkiye büyüyen ülkeler arasında yerini aldı. 2020 yılında Türkiye ekonomisi hedeflenen rakamlara ulaşabilecek mi? Küresel ekonomik kriz nasıl sonuçlanacak?
G20 NEDİR?
Avrupa Birliği temsilcileri ve 19 ülkeden oluşan uluslararası danışma ve karar alma platformu olan G20, dünyanın en yüksek GSYH’sine sahip olan ülkeleri de bir araya getirir. G20’ye üye 19 ülke belirlenirken ayrıca coğrafi dengeler de dikkate alınmıştır.
GSYH RAKAMLARINA GÖRE TÜRKİYE’NİN G20’DEKİ YERİ
Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYH), yerleşik olan üretici birimlerin belli bir dönemdeki ekonomik faaliyetleri sonucunda yaratmış oldukları tüm mal ve hizmetlerin değerleri toplamından bu mal ve hizmetlerin üretiminde kullanılan girdiler toplamının düşülmesi sonucunda elde edilir.
İlgili yılın GSYH’sini o yılın yıl ortası nüfusuna bölündüğünde, kişi başı gelir bulunur. GSYH ve kişi başına gelir, ülkelerin kendi para birimiyle hesaplanır. Bu şekilde bulunan değerler uluslararası karşılaştırmalarda kullanılmak üzere o yıla ait yıllık ortalama dolar kuruna bölünerek dolar cinsinden de hesaplanır.
T24’ün Mahfi Eğilmez’in blog sayfasından aktardığı verilere göre, G20’nin ilk yılı olan 2000’de Türkiye, GSYH rakamlarına göre 16’ıncı sırada yer alırken, 2018 yılında 17’inci sıraya gerilemiştir.
Tabloya bakıldığında en fazla kazanan ülkelerin Çin, Rusya, Endonezya ve Hindistam olduğu görülmektedir.
Türkiye bu dönemde G20 ülkelerine göre değerlendirildiğinde yalnızca 0,1 puanlık bir büyüme kaydederken dünya sıralamasında ise 2018 yılında 771 milyar dolarlık GSYH ile 19’uncu sırada yer almıştır.
KİŞİ BAŞI GELİR RAKAMLARINA GÖRE TÜRKİYE’NİN G20’DEKİ YERİ
Yine 2000 ve 2018 yıllarını kıyaslayan tabloya bakıldığında kişi başı gelirini en çok artıran ülkeler Çin, Rusya, Endonezya ve Hindistan olarak karşımıza çıkarken en düşük artışlar Japonya, Arjantin, Meksika ve İngiltere’de görülmekte.
Tabloya göre Türkiye bu dönemde kişi başına gelirini 1,2 kat artırmış buna karşılık G20 ülkeleri içinde kişi başına gelir sıralamasındaki yeri 13’üncülükten 15’inciliğe gerilemiştir.
Dünya sıralamasına bakılırsa Türkiye kişi başına gelir sıralamasında 2018 yılında 9.405 dolarlık kişi başına gelirle 72’nci sırada bulunmaktadır.
COVİD-19 SÜRECİ ve TÜRKİYE
Göbeklitepe’den I. Endüstri Devrimi’ne 12.000 yılda gelen dünyanın IV. Endüstri Devrimi’ne uzanması yalnızca 200 yıl sürmüştür.
Mekanik enerji ile başlayan ilerleme, manuel üretimden mikro elektronik ve otomasyona uzanan üretim hattında bugün gelinen nokta ise; iş modelleri, para sistemleri, analizler, mekanlar ve en önemlisi de işgücündeki değişimi zorunlu kılmakta.
2020 yılının ilk gününden itibaren ortaya çıkan Covid-19 salgını ise önümüzdeki 3-5 yıla yayılması öngörülen dijitalleşme ve teknoloji kullanımını yalnızca altı aya sığdırmayı başardı.
Mevcut teknoloji ve otomasyon çalışmalarının denenmesi ve eksiklerinin görülmesi, yapay zekanın insan hayatına nüfuz etmesi, inovasyon çözümlerinin ivme kazanması noktasında baş döndürücü bir hızla ilerleyen dünya salgın sonrası için belirsizlik gibi görülen birçok alanda adımlar attı.
Covid-19 salgını nedeniyle küresel ekonomi tarihinin en önemli krizlerinden birini yaşarken, Türkiye stratejik alanları önceleyerek yapay zeka, sağlık ekipmanları, ilaç ve aşı üretimi noktalarında kritik adımlar attı.
Üretimde dışa bağımlılığın azaltılması hedefleri çerçevesinde mevcut oranları artırmaya çalışan Türkiye, aynı zamanda Çin’e alternatif olmak yolunda da önemli bir mesafe kat etti.
Covid-19 sürecinde büyüme kaydeden iki G20 ülkesinden biri olan Türkiye, Çin'in yükselme sürecinden giderek daha fazla korkmaya başlayan Avrupalı devletler ve ABD’nin üretim çözümlerine alternatif olmak yolunda ilerlemeye de devam ediyor.
Ticaret ve teknoloji rekabeti savaşın Asya’ya kaymasına zemin hazırlarken Avrupa tarafından ‘Gelişmekte olan ülkeler’ olarak adlandırılan toplumların küresel GSYH’nın üçte birine katkıda bulunduğu biliniyor. Üretimin bu ülkelere kaydırılmasıyla birlikte, 2026 - 2030 yılları arasında gelişmekte olan ülkelerin küresel GSYİH’nın yarısına ulaşmasını sağlayacağı öngörülüyor.
Demografi özellikleri ve işgücü verimliliği ile Batı için cazip hale gelen bu ülkeler, Covid-19 krizi ile daralan küresel piyasalar içinde büyük önem arz ediyor.
Covid-19 sürecinin darboğazında gelişmiş ülkelerden daha fazla hasar alması beklenen bu ülkeler IMF, G20 ülkeleri, Dünya Bankası gibi kurumlar tarafından desteklenirken, aynı zamanda meydana çıkacak ekonomik serpintiden de korunmaya çalışılıyor.
Türkiye’nin bu süreçten büyüyerek çıkması ise 2020’nin ilk çeyreğinde istediği hedefe ulaşamamış görünse bile ekonominin geleceği açısından büyük önem arz ediyor.